İbrahim Karagül çok ilginç bir konuya değinmiş “Türkiye dünyanın eksenini değiştirdi” başlıklı yorumunda…
İstedim sizlerle paylaşayım…
“İster kabul edelim ister etmeyelim: ABD ve Avrupa dışında bir dünya düzeni şekilleniyor. Ve bu düzen arayışı; Batı’nın yüzlerce yıldır devam eden kesintisiz üstünlüğüne son verme konusunda çok kararlı.
İster inanalım ister inanmayalım: Türkiye bu yenidünyanın tam merkezine yerleşmiş durumda. Doğu-Batı ayrışmasının kesişme noktaları hep çatışma olur. Ama Türkiye tam tersini inşa etti ve Doğu-Batı arasında inanılmaz bir güç alanı oluşturdu.
Türkiye; Ortadoğu, Orta Asya, Kuzey ve Orta Afrika’da şaşkınlık veren bir hızla devam ettirdiği jeopolitik güç oluşumunu, Dolmabahçe’de yapılan Rusya-Ukrayna müzakereleri ile zirveye taşıdı.
ABD’nin, Avrupa’nın, BM’nin, Batılı bütün kurumların devre dışı kaldığı krizde, sadece Türkiye söz söyleyebildi. Sadece Türkiye çözüm üretebildi. Sadece Türkiye hem Batı’ya hem Doğu’ya kapılar açabildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müzakereye salonuna bizzat gelmesi, heyete konuşması, “dünya sizden müjde bekliyor” demesi, müthiş bir “barış müdahalesi”ydi.
Eğer “Türkiye inisiyatifi” başarılı olur ve sonuç alınırsa, Erdoğan ve Türkiye, sadece Ukrayna savaşını durdurmakla kalmayacak, nükleer saldırıların bile ihtimal dahilinde olduğu yeni dünya savaşına açılan kapıları da kapatmış olacak.
Ukrayna savaşı üzerinden konuşmamız gereken çok daha önemli şeyler var. Türkiye’nin yıldızlaştığı yepyeni bir fotoğraf var. Dünyanın geleceği var. Eski dünyanın, Batı dünyasının eskimişliği var.
Yeryüzünün büyük bölümünün, milletlerin ezici çoğunluğunun ABD ve Avrupa’yı terk etmişliği var. ABD’nin “hırçın ama güvensiz” çıkışları, Avrupa’nın ilk kez sinik ve korkulu hali var.
Öyleyse hem Türkiye’nin hem dünyanın yarınını, geleceğini konuşmak, yeni söz söyleme alanı haline gelmiştir. Bunun dışındaki her cümle eski ezberlerdir. Eski ezberlerde saplanıp kalan bütün ülkeler, siyasi hareketler tükenecektir.
Batı küreselleşmesi zaten bitti. İtibar ve güven çoktan yok oldu. Kaba askeri güç, kaba ekonomik yağmacılık, kaba diplomatik baskı, çirkin istila ve saldırganlık anlayışı Batı düzenini ayakta tutmaya yetmeyecek. Yetmediği de zaten görüldü.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı ABD’nin Rusya’ya karşı başlattığı “küresel ölçekli” tecrit, Avrupa’nın korkularını provoke etme, Rusya’yı çökertme planı işe yaramadı.
Çin, Türkiye, Hindistan, Suudi Arabistan, Endonezya, Körfez ülkeleri ve daha bir çok ülke, bu ölümcül yaptırımlara katılmadı. Her ülke, Ukrayna’nın işgaline karşı durdu ama ABD ve Avrupa’nın bu savaşı kışkırttığını bildi.
En önemlisi de bu ülkeler, müttefik olmalarına rağmen ABD’ye güvenmedi, inanmadı, onunla hareket etmenin artık bir tehdit içerdiğinin, yeni dünyayı kaçırmak olduğunun farkına vardı.
1991 Körfez Savaşı’nda dünyanın neredeyse tamamı ABD’nin arkasında yer almıştı. 2003 Irak işgaline ABD’nin yakın müttefikleri destek vermiş, dünyanın büyük çoğunluğu karşı çıkmıştı.
Ama bu sefer “başka ülkeler”, “Müslüman topraklar” değil, savaş Avrupa kapılarında. “Dünyanın merkezi” tehdit altında. Bu sefer kendileri yardım istiyor.
Ama ABD’nin dünyayı ayağa kaldırma çabaları sonuçsuz. Hatta Avrupa ülkelerinin bir kısmı bile, ABD ile hareket etme konusunda tereddütlü.
Batı’nın oluşturduğu uluslararası kurumlar, kuruluşlar ve sistemler etkisini kaybediyor. Dünyanın ezici çoğunluğu tarafından bir varoluşsal tehdit olarak algılanıyor.
2008 ekonomik krizinden bu yana büyüyen “yeni finansal sistem” itirazları patlama noktasına geldi. Rusya’ya ekonomik ambargo, öteden beri Rusya-Çin aksında yürütülen dolar dışı finansal sistem arayışını hızlandırdı.
Rusya Avrupa’ya doğalgazı artık ruble üzerinden satacağını açıkladı. Çin ve Rusya, doları devre dışı bırakacak ticari anlaşmalara başladı. Hindistan ve Rusya, petrol ve doğalgaz satışlarının yerel para ile yapılmasında anlaştı.
S. Arabistan ve Rusya aynı anlaşmayı yaptı. Türkiye, bir süredir bazı ülkelerle karşılıklı kendi paralarını kullanarak ticaret yapabilme anlaşmaları yapıyor. Doları silah olarak kullanan ABD, dünyanın dolardan kaçışının kapılarını da açmış oldu.
Dünya ABD Doları’ndan, sermaye ABD ve Avrupa piyasalarından kaçıyor. Trilyon dolarlar farklı ekonomik piyasalara, farklı para birimlerine yöneliyor.
Rusya’nın 650 milyar dolar civarındaki rezervlerinin yarısına Batılı ülkeler el koydu. Adeta yağmaladı. Bu bir emsal oluşturdu ve herkes şimdi ABD ve Avrupa’daki varlıklarına el konulacağı paniğini yaşıyor.
Türkiye’nin çıkışı, kendisini bu ülkelere güvenli bir adres olarak sundu.
Bu kaçışın önemli bir bölümünün Türkiye’ye akacağı varsayılıyor. Mesela şimdilik Rus ve Körfez fonları için böyle bir durum var. Bu da, “Türkiye’de dolar kurunda şok edici düşüşlere neden olabilir” deniyor.
Ukrayna savaşı örtülü savaşı açık etti. Askeri, güvenlik, diplomatik ve ekonomik mücadele artık açık savaşa döndü. Ukrayna’daki savaştan çok daha büyük bir gerçek önümüze serildi.
Sistemik, yapısal aklınıza ne gelirse, hangi alan olursa, her türlü ayrışma ve yeni düzen arayışı açık edildi. Bu alanların tamamında dünyanın büyük bölümü Batı ile arasına mesafe koyuyor.
İşte Türkiye, bütün bu alanların istisnasız tamamında öne çıktı. Her alanda “kazanan ülke” haline geldi. Attığı her adım, söylediği her söz sarsıcı etkiler uyandırıyor.
“Türkiye dünyanın eksenini değiştirebilir” diye yazarken bunlar henüz yoktu. Bugün bu eksen değişiyor işte. Ve Türkiye değiştiriyor!
ABD Başkanı Biden’ın “yeni düzen kurulacak” cümlesi kendi projelerini anlatmıyor. Kaçıp giden bir trene yetişme çabası bu. 1990’lardan bu yana sürekli “Yeni Dünya Düzeni” diyen ABD, ilk kez, kendi dışında oluşan bir dünya düzenine ayak uydurmaya çalışıyor.
Bu durum; “Batılı Düzen”in, “Dolar Düzeni”nin kaderinin ABD ve Avrupa’nın elinden çıkmakta olduğuna dair küresel dalganın açık ilanıdır. Batı’nın yüzyılları sonu ermiştir. O artık düzen kurucu değil, bloklardan sadece bir tanesidir.
Yeni okumalar yapmak, yeni cümleler kurmak, geleceğin kapılarını açmak gerekiyor. Bunu yapan ülkeler yükselecektir. Türkiye bunu yaptığı için yıldızlaşıyor. Herkes kendi siperine saplanıp kalmışken Türkiye iklimler dolaşır hale gelmiştir.
Bizim bildiğimiz dünya sona eriyor. Eski güç kalıpları değişiyor. Büyük güçlerin imtiyazları ellerinden alınıyor. Sömürgeci devletlerin zenginlik ve saltanatlarını sona erdirecek uyanışlar gerçekleşiyor.
İmparatorluk geçmişi olan milletler, yeni sözlerle geri dönüyor. Şaşırtıcı yükselişler, şok edici çöküşler dönemi başlıyor. Çok yakın gelecekte farklı bir dünya haritası, güç haritası göreceğiz.
İşte Türkiye, bütün alanlarda buna hazırlanıyor. Açık söyleyelim başardı! Bundan sonra “Yıldız Ülke”nin sürprizlerine tanık olacağız.
Türkiye yüzlerce yılın aklıdır. Türkiye’ye inanan kazanacaktır.”
İbrahim Karagül’e “peygamber çiçekleri” gitsin istedik…