Sadece siyasetçilerde değil, yukarıdan aşağı, sağdan sola her tarafta, her kesimde, başta politikacılar olmak üzere,

                       Gazetelerde, televizyonlarda, sosyal basında, radyolarda, facebook, vatsap, instagram ve Twitter da, her yerde yaygın bir ZEHİRLİ SİYASET DİLİ aldı başını gidiyor.

                      En dindarından en sekülerine kadar aynı dil, aynı bozuk, berbat ağız.

                      “KOLAYLAŞTIRINIZ ZORLAŞTIRMAYINIZ, SEVDİRİNİZ NEFRET ETTİRMEYİNİZ” Peygamber buyruğu ve  “TATLI DİL YILANI DELİĞİNDEN ÇIKARIR” atasözü unutulmuş ya da kimsenin işine gelmiyor.

                      Tabi bütün bu yaygın zehirli dil, siyaset canbazlarından, bizatihi politikacı liderlerden kaynaklanıyor.

                    “İMAM BİLMEM NE YAPARSA, CEMAAT BİLMEM NE YAPAR.” Atasözü birebir gerçekleşiyor.

                    Siyaseti ağzına alan herkes, kılıcı eline almış, yazılı veya sözlü saldırıyor, kesiyor, parçalıyor. Elinde tabanca, muhalif gördüğü herkese kurşun yağdırıyor!

                    İnsan olanın, insan kalabilenin, en asgari insani erdemleri taşıyanların BÖYLE BİR SİYASET DİLİ OLAMAZ, ASLA OLMALI!

                  Nefret saçan,  zehir kusan,

                  Fitne, fesat, düşmanlık tohumları eken,

                  Ötekileştiren, kutuplaştıran, kamplaştıran, öcüleştiren,

                   Ayrıştıran, düşmanlaştıran, çatıştıran, bölen,

                   Bizim ve tüm insanlığın düşmanı ziyonizm ve emperyalizme söylenmeyenleri, söylenemeyenleri, söylemediklerini birbirine,  siyasi rakibine söyleyen,

                   Düşmanlarımız ve insanlık düşmanı Ziyonist İzrail'e, Amarika'ya, Çin'e, Yonan'a, Ermeni'ye, Rum'a söylenmeyenleri, söylenemeyenleri, söylemediklerini birbirine, siyasi rakibine söyleyen bu dil,

                   11 İlimizdeki zelzeleden, tüm afetlerden,

                    Tüm düşmanlarımızdan daha tehlikeli bu zehirli dil derhal terk edilmelidir!

                     Karşımızda ülkemizi işgal eden düşman yok. Karşımızda ülkemizi sömüren, iktisadi ve askeri kuşatma yapan “Tek dişi kalmış canavarlar” yok.

                          Karşımızdaki de bu ülkenin insanı, komşumuz, akrabamız, hısımımız, vatandaşımız, soydaşımız, insanlık kardeşimiz ve Din KARDEŞİMİZ.

                          Hepsi bu vatanın evladı, hepsi vatansever, bayrak sever.

                          Sadece siyasette rakibimiz ve sadece reçeteler farklı.

                          Reçeteler farklı, yanlışta olabilir.

                           Reçete yanlış diye doktor hain, satılmış, katil ilan edilemez.

                            O reçeteye inanmış, o reçetenin ülkeyi selamete çıkaracağına inanmış.

                            Ben o reçeteye itibar etmem, inanmam ama düşman, hain ilan etmem.

                             Sadece, “Onun reçetesi doğru değil, benim reçetem doğru” derim.

                            Seçim bundan ibarettir. Reçeteler arasında tercih yapmaktır, öyle olmalıdır.

                            “Bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir.” deyip,

                            Bu dili sürdürüp, sonra da; “"Seçim bitti gerginlik de biter, ondan sonra geçim derdine daha çok yoğunlaşırız" diyemezsiniz!

                            Her söylediğiniz söz, toplumda yeni yaralar açar. Açılmış yaraları derinleştirir.

                            Her zehirli söz, yeni çatlaklar, yeni fay hatları oluşturur.

                            Kin ve nefreti artırır, düşmanlığı körükler.

                            Nefret dili, efelenme, kabadayılık dili kullanmak istiyorsanız,

 Tiribünlere oynamak istiyorsanız;

                           Bunu bize düşmanlık yapan dış nifak güçlerine karşı yapın. Onların tiribünlerine oynayın!

                                  BİR ARAYA GELEREK;

                                   70 Seneden beri Filistin’i işgal eden, yüzbinlerce Filistinli Müslümanı katleden, Kudüs’ü işgal ve başkent yapan, her canı istediğinde Filistin’e Gazze’ye bomba yağdıran, Hizbullah’a, İran’a, bize ve tüm Müslümanlara meydan okuyan Ziyonist lanetlilere,

                                   Atavatan Türkistan’ı işgal eden, KÜLTÜREL SOYKIRIM yapan, tarihin en vahşi zulmünü Uygur Türk’ü Müslümanlarına yapan Çin faşizmine,

                                  Afganistan işgal ve soykırımını yapan, Irak işgalini ve soykırımını yapan, Irak’ı bölüp, orada ayrılıkçı bir terör devleti kurduran, Suriye’yi karıştırıp iç savaş çıkartan, ülkeyi bölüp ikinci ayrılıkçı terör devletini Suriye’de kurup himaye eden, Lanetli ziyonizme ağabeylik yapan ve “En büyük ziyonist benim” diyen Amerikan emperyalizmine,

                                 Askerimizin başına çuval geçirenlere, tehdit ve hakaret mektubu yazanlara,

                                 Libya’yı, Yemen’i kan gölüne çevirenlere,

                                  Çeçenistan ve Kırım’ı işgal eden, çok sayıda Türk azınlık özerk cumhuriyetleri tahakkümü altında bulunduran, Ruslaştıran,  Rus emperyalizmine,

                                  12 Adayı Lozan antlaşmasına rağmen silahlandıran, 18 küçük adamızı işgal eden, Türkiye sınırına Amerikan üsleri kurduran, İşgalci ve katliamcı Kıbrıs Rumlarına her türlü desteği veren, Türkiye aleyhine terörü ve her türlü fitne yuvasına destekleyen Yonan’a,

                                   Tarih boyu bize tuzak kuran, Haçlı seferleri düzenleyen ve hala aynı düşmanlık ve fesadı içinde barındıran, Çanakkale’de binlerce dedemizi katleden, Osmanlı coğrafyasını işgal ve soykırım ile tarumar eden ”Tek dişi kalmış canavarlara” EFELENİN.

                                  Nefret dilini onlara karşı kullanın. Zehirli siyaset dilini düşmanlara kullanın!

                                  Ya adam gibi konuşun, yazın! Ya da susun, adam sansınlar.

                                   Bu dil yaygın kullanılıyor ama, en çok kimin kullandığı  da herkesin malumu!

                                  En çok üzüldüğüm de, 50 yıldır, sözde dava arkadaşlarımın, Müselmanların  bu zehirli dili, en keskin şekilde kullanmasıdır. Ona hayıflanıyorum!