24 Mart 1937 tarihinde, tezkîre edebiyatının ünlü şairi Âşık Çelebi tarafından “Şairler ocağı” olarak adlandırılan, Kosova Prizren’de dünyaya gelen Nusret Dişo Ülkü, Balkan Türk Edebiyatı’nın mümtaz şahsiyetlerinden biri olarak, çok sayıda kıymetli esere imza atmış; seksen beş yıllık ömrünü, büyük bir aşk ve tutkuyla bağlı olduğu, Türk Dili ve Edebiyatı’na adamıştır.
Türkçe birçok şiir, hikaye ve çeviri kitapları yayımlayan Nusret Dişo Ülkü; Naim Şaban, Hasan Mercan ve Aziz Buş gibi önemli edebiyatçılar ile birlikte “İkinci Dünya Savaşı Sonrası Kosova Çağdaş Türk Edebiyatı”nın, kurucu yazar kadrosu arasında yer alarak; Türk dilinin, Balkan Coğrafyası’nda yaygınlaşması adına çok önemli bir misyon üstlenmiştir.
Daha çocuk denilebilecek yaşlarda, Türkçe şiirler yazmaya başlayan usta edebiyatçı, ilk ve ortaöğrenimini doğum yeri Prizren’ de tamamladıktan sonra, 1956 yılında “Prizren Eğitim Enstitüsü ”ne girmiş ve burada iki yıl boyunca pedagoji eğitimi almıştır. Enstitüdeki eğitimini yarıda bırakan Nusret Ülkü, kısa bir süre öğretmenlik yapıp, 1964 yılında Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’e giderek; buradaki önemli edebiyat çevreleriyle tanışma imkanı bulmuştur.
Üsküp’te yayımlanan “Sevinç” ve “Tomurcuk” isimli çocuk dergilerinin yayın yönetmeni olan, kadim dostu Necati Zekeriya’nın desteği ve teşvikiyle, önce çeşitli çocuk dergilerinde, daha sonra ise “Üsküp Birlik“ gazetesinde görev yapan Nusret D. Ülkü; bu kuruluşlarda süreli yayınlar konusunda çok önemli deneyimler elde etmiştir.
Son derece tecrübeli bir gazeteci olan Necati Zekeriya, Üsküp Birlik Gazetesi’ne genel yayın yönetmeni olarak atanınca, çocuk dergilerindeki görevini bırakmak zorunda kalmış, yerine ise yakın dostu Nusret D. Ülkü geçmiştir. Görev yaptığı süre zarfında çocuk dergilerinde, başarılı bir performans sergileyen Ülkü, 1963 yılından itibaren, kendi eserlerini de yayımlatmaya başlamıştır. “Çocuklarla Ağaçlar”, “Çocukların Elleri” ,“Çocuklar ve Büyük Çocuklar” , “Kabıma Sığmıyorum” , “Kapanık Aşk Açık Mektup”, “Deniz ve Ben”, “Prizren Güzeli” başarılı edebiyatçının şiir kitaplarından bazılarıdır.
Ülkü’nün ayrıca Sırpça, Hırvatça ve Makedonca’dan Türkçeye çevirdiği bir çok metin/makale de, önemli edebiyat dergilerinde yer bulmuştur.
1977 yılında Üsküp’ten, Priştine’ ye geçen Nusret Ülkü, burada yayımlanan “Tan Gazetesi”nin kültür sanat sayfasını yönetmiş, ayrıca “Kuş” isimli, Priştine’ nin ilk Türkçe çocuk dergisini de çıkaran isim olmuştur. 1981 yılında Üsküp’ e geri dönen Ülkü, ticari faaliyetlerine hız vermiş, “Dişo Compani” isimli kendisine ait şirketin bünyesinde kurduğu “Dişo Türk Anaç Yayıncılık” ile birçok kitap ve derginin basımını da bizzat kendisi yapmıştır.
J. Broz Tito, M. Kemal Atatürk, Orhan Veli Kanık, Oskar Daviço, Branko Radiçeviç, Özdemir Asaf gibi tanınmış isimlere sunu şiirleri de kaleme alan Nusret Dişo, edebiyat hayatının son dönemlerinde Osmanlı Devleti, İslamiyet, Yahya Kemal Beyatlı, Allah sevgisi, Türk tarihi, Türkçülük gibi konulara daha çok ağırlık vermiştir. Ülkü, ayrıca hayranı olduğu Yahya Kemal Beyatlı adına, Üsküp şehrinde bir de, dernek kurmuştur.
Tüm yaşamını Türk Dili ve Edebiyatı’na adayan Nusret Ülkü ve arkadaşları, Balkanlarda konuşulan Türkçenin, son derece dar, sembol ve mecazlardan uzak bir yapıda olduğunu, bu durumun da yazı/şiir dilini ciddi anlamda sınırlandırdığını fark etmişlerdi. Özellikle, 1980 yılına kadar Türkiye ile çok fazla irtibat kuramayan bölge halkının konuştuğu Türkçe, belli kalıpların dışına çıkamamış, doğal olarak da gelişememişti. Konuşma dili daha sade olabilirdi, ama yazı/şiir dili yeni kelimeler, mecazi ifadeler, soyut kavram ve semboller, söz sanatları ile zenginleştirilmeliydi. İşte Nusret Ülkü, bu sorunu ortadan kaldırabilmek ve yazı/şiir dilini daha da zenginleştirebilmek için “dilde özleşme” akımını savunmuş, kendi eserlerinde, özellikle zengin bir dil kullanmaya büyük bir özen göstermiştir.
Aynı zamanda, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Üsküp Fahri Konsolosu” da olan usta edebiyatçı, Türk dünyası ile bağını hiçbir zaman koparmamıştır. Nusret D. Ülkü, 16 Ocak 2022 tarihinde, “Prizren'siz yaşayabilirim ama, Üsküp'süz yaşayamam" diyebilecek kadar, büyük bir sevgiyle bağlı olduğu bu tarihi şehirde vefat ederek; sessiz sedasız diyâr-ı âhirete irtihâl eylemiştir.
Merhum yazarın, Türk Dili ve Edebiyatı” nın Balkanlar’ da gelişimi için verdiği bu asil mücadele, asırlar geçse de unutulmayacak, Ülkü’ nün yaptığı çalışmalar, her daim takdir ve şükran ile anılacaktır.