Zaman zaman iddialı bir şekilde dile getirdiğim ve bizi takip eden, okuyan, izleyen hemen herkes tarafından bilinen bir sözüm vardır;
“Bu ülke yaklaşık yüz yıldır ayaklarına takılı prangalardan, son çeyrek asırda kurtuldu” şeklinde…
Kimi okuyucularımız bu iddiamı abartılı bulmaları bir yana, öyle olmadığına yönelik her zaman yaptıkları gibi saman edebiyatı ile karşı çıkarlar ne yazık ki…
Geçen hafta Fatih Altaylı’nın Teke Tek programının konuğu Türk Hava Yolları’nın eski, TUSAŞ’ın şimdiki Genel Müdürü Temel Kotil idi…
Bu önemli buluşmayı başından sonuna pürdikkat izlemem, TUSAŞ mucizesini yerinde görüp tanık olmam bir yana, Temel Kotil’i de yakından tanımam ve nasıl bir genel müdürün işbaşında olduğunu bilmemden kaynaklanıyordu…
İsterdim ki, son yılların en ilginç ve en çarpıcı sohbetini tüm ülkemiz dikkatle izleseydi…
Yalnızca benim değil, memleket ve millet aşkıyla yanıp tutuşan gönüllerin iftihar edeceği, dün hayal dahi edilemeyen müthiş gelişmeler, bugün üzerinde durup düşünülecek bir tablo oluşturuyor…
Sakarya Düşünce ve Dayanışma Platformu ile bundan bir süre önce ziyaret ettiğimiz Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TUSAŞ) adlı o dev tesisin genç, dinamik ve dahi bilge genel müdürü Temel Kotil’in anlattıkları iftihar edilecek gelişmelerin özetiydi adeta…
Fatih Altaylı, sorulması gereken ne varsa çekinmeden sordu…
Bu büyük ve devasa yatırımı itibarsızlaştırmak adına ülkemizde elinden geleni ardına koymayan muhalif düşüncelerin, anlatılanlar karşısında ne düşündüğünü merak etmeden geçemiyoruz…
Ülkemiz insanının yüreğine serinlik, kalbine zenginlik katan açıklamalarıyla Temel Kotil için söylenecek kelime bulmakta zorlanıyorum adeta…
Yaklaşık bir asırdır, bir anlamda esir bir hayatın peşinde koşan, itibarsız, edilgen, pısırık bir ülke iken, son çeyrek asırda bu müthiş çıkışa insan nasıl sevinmez ve nasıl mutlu olmaz, bırakın gazeteci olmayı bir Türk vatandaşı olarak anlamakta zorlanıyorum…
Bu yolla elde ettiği dinamizm ve güç ile Akdeniz’de, Ege’de, Libya’da, Kıbrıs’ta, Suriye’de, Karabağ’da “oyun kurucu” olarak masaya oturan bir ülke olmaktan niye rahatsızlık duyulur…
Gel de bunu izah et!
Kolay mıdır!
Mazinin kanayan yarası haline gelen dünün muhalif anlayışı bugün de aynı pervasızlık içerisinde yol almış gidiyor, ne yazık ki…
Ama bilinmiyor ki yorgun Türkiye geride kaldı…
Dünyayı sömürüp kana ve gözyaşına boğan güçlü devletler günümüzde giderek “Güneş yemiş kartopu yığını” gibi yavaş yavaş eriyip giderken, ülkemiz bir yeni diriliş hamlesiyle tüm dünya ülkelerinin “Durdurun, geliyorlar!” dediği bir döneme imza atmış bulunuyor…
İşte bu müthiş çıkışa sevinilecek yerde üzülen anlayışla iç içe yaşamak, bu ülkenin en büyük talihsizliği değil de nedir söyler misiniz!
Temel Kotil o programda savunma sanayiinde yakalanan inanılmaz çıkışı madde madde, kaynak kaynak, gün be gün ortaya koyarken, hayal edilen motor ve uçak yapılması hakkında da çarpıcı ve net açıklamalar ortaya koyuyordu…
Bu programa sadece izleyenler değil, programı gerçekleştiren Gazeteci Fatih Altaylı da hayret dolu gözlerle bakıyordu…
Avrupa’da bir zamanlar 70 sent için kapı kapı dilenmeye çıkan Türkiye bugün uzay projelerinden bahsediyorsa, orda durup düşünmek gerekirken suyu bulandırmak isteyenler, burada ve bununla kalmayacak gelişmeleri takipte zorlanacaklar ve başları dönecektir sanırım, kısa zaman sonra…
Evet…
Denilir ki; Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner…
İşte bugün hesapların döndüğü bir iklim yaşanıyor ülkemizde…
Sadece ve sadece muhalefetten istenen şudur; Gölge edilmesin başka ihsan istemez!
Temel Kotil’e belgeli, bilgili açıklamaları dolayısıyla ülkem adına ne kadar sevgi ve saygı duysam azdır…
Ona çıktığı bu kutlu yolda, engin başarılar dileğiyle istedim ki solması mümkün olmayan “Peygamber çiçekleri” gönderelim…