“Beyoğlu’nda sokakta yürüyen bir kadının önünü kesip taciz eden iki şahıs, gözaltına alındıktan sonra emniyette ifade verip serbest bırakıldı.
S.T. ve Ö.K. isimli bu erkeklerin daha önce ‘cinsel saldırı’, ‘kasten yaralama’, ‘mukavemet’, ‘gasp’ ve ‘otomobilden hırsızlık’ gibi suçlara karıştıkları öğrenildi.” Basından alıntı
Konu ile ilgili olarak, Pırof. Dr. Ulvi Saran’ın sosyal basında paylaştığı son derece haklı yorumu şöyle:
“HİÇ BİR ŞEYDEN KORKMAYAN VE ÇEKİNMEYEN SUÇLULAR
Kadına sokakta uluorta ve pervasızca cinsel saldırıda bulundular.
Cesaret aldıkları şey, şimdiye kadar işledikleri benzer suçlar nedeniyle, bir ceza çekmeyip, her defasında serbest kalmış olmalarıdır.
İşte;
-Yapanın yanına kâr kalması,
-Cezasızlık algısı,
Suçluları böyle azdırıyor.
Tacizciler, sosyal medya baskısı üzerine tutuklandılar.
Önce serbest bırakılmışlardı.
Tutuklama; kaçmayı, delil karartmayı önlemek için tedbiren uygulanır,
Halkın gazını almak için değil.
Esas olan, suçlulara hak ettikleri cezayı vermek ve sulandırmadan adamakıllı uygulamaktır.
Arka planda hangi yargılama sürerse sürsün, bu tip şahıslar hakkında hapis veya can acıtıcı başka bir ceza uygulanmadığı taktirde,” taciz suçunun bir cezası yok” demektir.
Yasada yer aldığı halde;
-Uygulanmayan,
-Basit para cezasına çevrilen,
-İnfazı ertelenen,
Cezanın ne anlamı var?”
Evet. Hiçbir anlamı yok. Olmadığını yukarıda zikredilen hadiseden ve bunun gibi onlarcasından anlıyoruz.
Faillerin sicili ortada iken ve her defasında farklı suç işlemelerine rağmen serbest bırakılabilmeleri, hukuk adına, yargı erki adına anlaşılır gibi değil.
Burada şu ihtimaller ortaya çıkıyor:
Ya konu ile ilgili yasa kifayetsiz, ya da yasa esnek cezai hükümlere haiz ve tercih, keyfiyet yargıca bırakılmış.
Her iki durum da, yasadaki eksikliği ifade etmektedir.
Öncelikle taciz, caydırıcı ağır cezai hükme tabi olmalı, zorla tecavüz ise ‘İDAM’ kapsamına alınmalıdır. Bu olmadan sonuç alınamayacaktır ve alınamamaktadır.
İkinci husus da, işlenen suç birden fazla olduğunda, muhakkak tutukluluk hali olmalı, failler serbest bırakıp halkın arasına bomba gibi terk edilmemeli ve suç ne olursa olsun, en hafifi bile olsa caydırıcı olmalı, suçluları bir başka suçu işlemeye cesaret edemeyecek hale getirilmelidir.
Son yıllarda hususen taciz ve tecavüz olaylarının artmasının sebeplerine gelince;
Kontrolsüz i.net, alabildiğine cinselliği tahrik ve teşvik edecek görsellere çok kolay ulaşılır olması,
Tv. film ve dizilerinin ve aile hayatını tarumar edecek ahlak dışı pıroğramların yaygın olması,
Mağdur ve failleri ortaya çıkarma adı altında yapılan ve her türlü ahlaksızlığın sergilendiği aile facialarının teşhir edilerek normalleştirilmesi, olağanlaştırılması, sıradanlaştırılması, bir bütün olarak toplumun haberdar edilip, seyrettirilmesi, ‘Batılı tasvir saf zihinleri ifsat eder’ kuralına uygun olarak, bilmeyenlere de öğretilmesi ve aklına düşürülmesidir.
Hiç şüphesiz sokakların, yatak kıyafetini bile aşan bir çıplaklıkla, teşhir ve teşvikle, aleni aşüfteliğin artması, “Örtünme de sınır olmaz, sınırsızdır, ama açılma sınırlıdır, sınırsız açılma olamaz” kuralının ve fiili tatbikinin sağlanamaması da, taciz ve tecavüzleri artırma da çok önemli bir sebep olarak herkes tarafından görülmekte, şikayet edilmektedir.
Elbette ki eğitim, ahlak ve inanç eğitimi, her şeyin sebebi, bunların da sebebi ve çözümünü ortaya koyacak birincil tedbirdir.
EĞİTİM, SOKAKLARIN YATAK KIYAFETİNE DÖNDÜRÜLMEMESİ, FİLM, DİZİ VE PIROĞRAMLARIN, İ.NET VE SOSYAL BASININ KONTRÖLÜ, ETKİLİ, CAYDIRICI VE CAN YAKICI HUKUK VE CEZA, bütün bunların ve tüm suçların önlenmesinde temel çözüm tedbirleri olarak yürürlüğe konulmalı,
Sokakta ve kahvedeki en alt düzeyde insanlar bile bunları konuşmakta ama ne hikmetse meclise, hukuka ve yargıya ulaşmamaktadır.
Daha neyi, kaç canın daha yanmasını bekliyorsunuz?!