Basketbol ve futbola il olarak, özellikle de bu sezon büyük yatırımlar yapıldı…

Akgün Altuğ salonda, İsmail Gürses sahada sporseverlerin zevkine hitap edecek kalite ve kalibrede oyunculardan oluşan kadrolar kurdular…

O günden bugüne en talihsiz ve en üzücü hafta sonunu yaşadı ilimiz…

İsminden gayri bir üstünlüğü olmadığına, izledikten sonra şahit olduğumuz Beşiktaş Basketbol Takımı ile yapılıp da sadece ve sadece kenarda şov yapmanın ötesinde bir katkısı olmayan karşılaşma sonrası, soru soran yerel basın mensuplarına kaplan gibi yırtıcı, yayıncı medya mensubu karşısında ise süt dökmüş kediye dönen Selçuk Ernak’ın çifte standardı, affedilir gibi değildi…

“Maçın bitimine yakın hatalı oyuncu tercihleriyle, kazanılacak maçı rakibe hediye etti” şeklindeki genel kanıyı sanırım o da hissetmiş olmalı ki iyi niyetle soru soran yerel medya mensuplarından hıncını almaya kalmış anlaşılan…

Böyle çifte standart, onun gibi tecrübeli hocaya yakışmadı...

Yeşil beyazlı takım önce 5-10 sayılık farklarla yenik götürdüğü maçı bir ara 6-7 sayı öne geçerek son dakikalara taşıdı...

Maçın kazanılacağı ümidi belirirken ve bu coşku yansırken tribünlere, yapılan kısa adam değişiklikleri basketbolu bilen bilmeyen tüm seyircilerce yadırgandı…

Sanırım bundan gayri Selçuk Hoca efeliği bırakıp takımın peşinde koşan haberleri ile salonun dolmasını sağlayan yerel medya mensuplarına karşı çifte standardı bırakıp saygılı olur…

Gelelim ikinci konuya…

Sakaryaspor Futbol Takımı, şampiyonluk parolasıyla başladığı ligde talihsiz haftalar yaşadı…

Sahasının açılışına kadar oynanan menfi futbol ile kaybedilen puanları her ne kadar hoş görsek de bu ligin standardını aşan harcamaların hakkını verecek oyun ve puanlar beklemek de bu ilin ve taraftarın hakkı olsa gerek…

Kendi sahamızda oynanıp da zor kazanılan maçların yaptığı uyarıyı doğru okuyamazsan eğer, 8 maç üst üste puan kaybedip maç kazanamayan Konya Anadolu Selçuk takımının moral kaynağı olursun, dünkü anlamsız ve gayesiz futbolunla…

Demek istiyorum ki iyi oynayanın olmadığı dünkü maçta sıradan bir takım izlenimi verip yenilirsen ne dirilişten ne de yükselişten söz edebilirsin…

Dünkü maçta özellikle Burak’ın efeliği ile Beykan’ın haftalar süren bencilliğine bir yenisinin daha eklenmesi takıma çok şey kaybettirdi…

Futbol, şımarıklığı asla ve asla affetmeyen bir spordur...

Yıllarca yeşil sahalarda forma terletmiş eski bir futbolcu olarak, bu iki yetenekli futbolcunun dikkatini çekmek istiyorum…

Bilin ki bu halinizle takımınıza yarar değil, zarar veriyorsunuz.

Atın üstünüzdeki şımarıklığı ve giydiğiniz formanın mazisine yakışır bir oyun anlayışıyla hakkını verin...

Konya’da gözüm, geçen yılın başarısında hırsları, tempoları ve takımlarına katkıları ile dikkati çeken Fikret, Canberk ve Erçağ’ı aradı boş yere…

Bir de Batuhan bilmecesi var…

Tecrübesi ve güçlü fiziği ile takıma çok şey kazandıracağına inandığım Batuhan, niye haftalardır hazır olamıyor…

Süs olsun diye mi alındı yoksa!

Dileğim bu yenilgi son olsun…

Dün sürekli pas hatası yapan ve girdiği pozisyonları cömertçe harcayan Sakaryaspor’un yarınlarından nasıl emin olabiliriz…

Bu ligde hiçbir kulübün cesaret edemeyeceği transferlerle yoluna devam eden Sakaryaspor’un bundan sonra kazanmaktan gayri hiçbir şansı yok, olamaz da…

Sakaryaspor konusuna önümüzdeki günlerde de devam edeceğimin altını çizerek, bu “kara günün” geride kalması dileğiyle her iki takıma da geçmiş olsun diyelim...