Değerli okurlar; bağışlayın bugün eski dava arkadaşlarım, Saadet Partili kardeşlerime seslenmek istiyorum. Bendeniz gençlik yıllarımı harcadığım Refah kadrolarında vazife yapan ve halen Saadet Partisi’nde olan ağabey ve kardeşlerime son bir hatırlatma yapmak istedim.

Kâh ağlayıp kâh güldüğümüz; tüm acılara rağmen yıkılmadan dimdik yürüdüğümüz yollardan düşe kalka bu günlere geldik. Ülkemizin bu günlere ulaşması için ömrünü adayan Merhum Erbakan Hoca’ya ve Ayasofya’yı açan Recep Tayyip Erdoğan’a şahidiz.

Ülkemiz, evlatlarımız ve ümmetin selameti için hepimiz emek verdik, bedeller ödedik. Kimi zaman aşağılandık, kimi zaman zindana atıldık. 

Yüzyıldan beridir İslam Ümmeti başsız kaldı. Sevr Anlaşmasıyla parçalanmak istenen, toprakları işgal edilmek istenen ülkemizde ve Müslüman coğrafyalarda yüzyıl boyu yaşatılan travmalara maruz kaldık. Ezildik, horlandık, öz vatanımızda parya edildik.

Türkiye’nin makûs talihini değiştirmenin soft-power yolunu Erbakan Hoca ile öğrendik. Tayyip Erdoğan ile başardık.

Şimdi de başta ABD olmak üzere emperyalist dünyanın egemen güçleri “Türkiye’ye diz çöktürmek” için birleşti. Bizim açımızdan tam bağımsızlık konusunda sembol değer olan Tayyip Erdoğan’ı devirmek için HDP, PKK, FETÖ, LGBT, terör örgütleri ve İslam düşmanı tüm lobiler Kemal Kılıçdaroğlu’nu açıktan destekliyor.   

Batının direktifleriyle kurulan yedili masada yer alan Saadet Partisi, gerek Millî Görüş geçmişi açısından gerekse inanç parametreleri açısından bu cepheye/masaya ait değildir.  

Ne yazık ki Erbakan Hoca’nın yıllarca emek verdiği, Sivas’tan Belediye Başkanı yaptığı Temel Karamollaoğlu’nun Saadet Partisi o güruhun içinde emniyet sübabı oldu. Saadet Partisi, Kemal Kılıçdaroğlu’na referans olacak şekilde kendi kültür köklerini, geçmişini inkâr edercesine Millî Görüş’ün “dindar bilinç” oylarına Truva atı oldu.

Saadet Partili Kardeşlerim! Biz birbirimizi Allah için severiz. Bilirim ki sizin de, bizim de tek derdimiz Müslüman Türkiye’nin bekâsıdır.  Balkanlarda defalarca şahit olduğum Tayyip Erdoğan sevgisi ve ümmetin duası adına hatırlatıyorum.  

İslam düşmanlarının kurguladığı senaryoya uygun olarak ABD’nin global planı içinde masadaki “dindar sos” olarak yer almanıza üzülüyorum.

Tuttuğunuz saf yanlış. Sevâd-ı âzam olan (Müslüman cemaatin çoklukta birleştiği saf)  Müslümanların kâhir ekseriyetinin safını terk edip din düşmanlarının ve terör örgütlerinin ölümüne desteklediği cepheyle aynı safta yer almak zelil bir durumdur. Müslümanları bırakıp, kafirlerle, fasıklarla, facirlere birlikte saf tutmak Allah’ın emrine aykırıdır.

Allah muhafaza eylesin. Allah’ın düşmanlarıyla aynı safta yer almak itikaden tehlikelidir. İyi niyetinizden şüphem yok lakin Tevhîdin şartı, Allah’ın sevdiklerini sevmek, Allah’ın düşmanlarına buğz etmektir. İslam’a açıkça düşmanlık edenlerle aynı hedefe (Tayyip Erdoğan) ok atmak ne demektir? 

Bizim meselemiz Hakk’ın davasını savunmaktır. Karınca misali o yolda olmaktır. Bizler, seferden mesulüz. Zafer Allah’ındır. Bizim derdimiz hiçbir zaman şahsi istikbal derdi olmadı. İktidarlar da gelir geçer. Bizler hiçbir zaman “güç ve iktidar” devşirmek için oy vermedik. Güç ve iktidardan yana saf tutmadık. Millî Görüş davasında tek bir kişi kalsak bile davamıza oy verdik. Gün geldi %4 oy aldık, meclise bile giremedik. Gün geldi % 21.38 oy oranıyla 158 milletvekilliği kazandık ve birinci parti olduk.

Bugün safların ayrışma günüdür. Bizler, Recep Tayyip Erdoğan’ı güçlü ve “iktidar” olduğu için değil, İslam düşmanlarının hedef tahtasında olduğu için, ülkemizin meşru “liderini” korumak için destekliyoruz.

Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursî’nin şehâdeti bu ümmete ders olarak yetmez mi? ABD’nin emperyalist amaçlarına uşaklık edenlerin gaflet uykusu daha ne zamana kader devam edecek? Bilen biliyor. Bu seçim Tayyip Erdoğan ile yedili masa arasında yapılmıyor. Dünya siyasetinde değişmesi gereken dengeler adına Türkiye ile ABD arasında seçim yapılıyor…

“Erdoğan’sız Türkiye” için savaşan güçlerin amacı, İslam Ümmetini yerle bir etmek… Amaçlarına ulaşmak için önlerindeki en büyük engel Güçlü Türkiye ve Güçlü Lider Erdoğan…  Oy vermenin manevi vebalini bilen insanlarız. Teröristlerin bile destek verdiği -orantısız korkunç yapılanma- apaçık bir şekilde Tayyip Erdoğan’ın korunması gerektiğini gösterdi.

Balkanlardan Kafkaslara, Ortadoğu’dan Endonezya’ya kadar ümmetin duasını alan Recep Tayyip Erdoğan İslam Ümmetinin hilafetini işaret eden sembol oldu. Dünya’ya meydan okuyan Bağımsızlık sembolümüz Tayyip Erdoğan’ın devrilmesi, Sultan Abdülhamid’in devrilmesi gibidir.  Batı medyası bu gerçeği bildiği için dergilerinde “Sultan Erdoğan” ve “Diktatör Erdoğan” figürlerini birlikte servis ediyor dünya kamuoyuna.

Tüm bunlara rağmen 28 Şubat’ta, 15 Temmuz’da başarısız olan ABD ve dostları -Bi iznillahi Teala- hüsrana uğrayacak ve yenilecekler.

*

Saadet Partili Kardeşlerim. Kusuru her ne olursa olsun bizim insanımız olan Tayyip Bey’e diktatör; Apo’ya özgürlük diyen zihniyetle aynı safta yer alıyorsunuz dikkat edin.

Oy atmadan önce CHP’nin 6 oklu amblemine mühür basarken “gerici, irticacı” damgası yediğimiz acılı günleri unutmayın. “Men teşebbehe bi kavmin, fehuve minhum” mübarek sözünü rivayet ettiği için asılan İskilipli Atıf Hoca’yı, maznun Şeyh Said’i hatırlayın.

Aklen ve kalben zor durumdasınız biliyorum. Siz kardeşlerime başka ne diyeyim? Bilmiyorum.

Allah, kalbinize ilham eylesin.

Tayyip Bey’in seçildiğini duymak isteyen İslam Ümmetinin duasını alın.

Biz beddua etmeyiz ama “kabağın sahibi” var. Bunu da unutmayın.