“Ne kadar ümitli, ne iyiydik!

Önümüze düşmüş bahtiyarlık,

İyi komşularla dolu mahallelerde,

Kiralık bir kat aradık.”

Ziya Osman Saba’nın, artık nişanlılar tarafından bile ezbere bilinmeyen, okunmayan, neredeyse unutulmuş “Nişanlılık” şiirinden bu mısralar.

Kiralık bir kat arama dışında şimdi ne kadar uzak duygular, ne kadar naif, ne kadar dokunaklı…

Çoktandır, dokunaklı bir hayatımız yok, farkında mısınız? Neredeyse, hayata bile hiç dokunmadan geçip gidiyoruz bu dünyadan. İnsan ömrü her geçen gün uzayadursun, aşkın ömrü günden güne kısalıyor.

“Kırk senedir söz orucu tutuyorum. En az yirmi senedir, yirmi beş senedir yazı orucu tutuyorum. Ne yazarım, ne çizerim.” diyor… Vefatına yakın, bir dost meclisinde, irticalen yaptığı bir konuşma var, rahmetli Fethi Gemuhluoğlu’nun... “Dostluk Üzerine” adlı kitabın başında var o konuşma.

“Dost ol kişidir ki, öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede Peygamber-i Ekber’in yatağında yatar, O’na Şâh-ı Velâyet denir. Dost ol kişidir ki, Yâr-ı Gâr’dır. Kucağında, mübârek bir emânet vardır. Bütün delikleri elbisesinden muhtelif parçalarla tıkar, son deliğe tabanını dayamıştır. Kucağındaki mübârek emânet, uyumayan uyanıklık içinde uyur görünmektedir. Oradan Ebû-Bekr’i yılan sokar. Dost son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır.”

Sözler, nişanlar, düğünler…

Ya, gönüller?

Artık şiirsiz kalmış gönüller…

Hz. Ali, birden arkasına dönüp eli kılıçlı adama öyle bir bakmış ki, onu öldürmeye gelen müşrik, korkudan elindeki kılıcı yere düşürmüş. Hz. Ali, “Seni tanımıyorum. Hiç görmedim. Ben sana ne kötülük ettim de beni öldürmeye kalkıyorsun? demiş. Müşrik anlatmış. “Bir kötülük etmedin ya Ali. Sevdiğim kızın babası, Ali’nin başını getir, kızımı al dedi”. Arkasını dönmüş hemen Hz. Ali. “Hadi hemen vur o kılıcı. Bu baş iki gönül arasına girmesin!”

“Aşk imiş her ne var alemde, gerisi kıyl-ü kal imiş ancak” denilen budur işte!

Hz. Fatıma, düğün gecesinin ertesinde Hz. Muhammed’e (sav) gelir. Neredeyse ağlamaklıdır. “Babacığım” der, “Biz Allah için o kadar şey yaptık ama o bizim düğünümüze gelmedi.” Cebrail Aleyhisselam gelir, “Ya Rasulullah, Cenab-ı Hak soruyor, Fatıma ile Ali’nin evlerinin kapısı çalınmış mı düğün gecesi?” der. Hz. Fatıma, “Evet” diye cevaplar bu soruyu. “Kapı çalındı, tanımadığımız biri geldi. Aç olduğunu söyledi. Ali de, zifaf yemeğimiz bir kap hurma vardı, onu verdi.” Cebrail Aleyhisselam diyor ki: “Ben onların düğün yemeklerinin tamamını aldım, nasıl düğünlerine icabet etmemiş olurum?”

Fethi Ağabey’in anlattığı dünyadır bu. Fethi Gemuhluoğlu’nun şu sözlerini de kuran dünyadır:

 “Her şey gönülde cereyan ediyor. Ve insanlar, biz zannediyoruz ki, hâl-i cimâ’dan doğuyorlar. İnsanlar hâl-i cimâ’dan doğmuyorlar. İnsanları gönül döllüyor. Gönül çocukları onun için ayrı oluyor. Ve gönül çocukları onun için “yol evlâdı” oluyor, “bel evlâdı” olmuyor. Tasavvufta, yol oğlu olmak, bel oğlu olmaktan; yol evlâdı olmak, bel evlâdı olmaktan onun için mukaddemdir.”

O konuşmayı okumadan, o konuşmayı okurken beraber ağlamadan evlenmeyin çocuklar!

Sezai Karakoç’un “Köpükten” şiirini de okuyun...

 “Bir kadını al onu yont yont anne olsun

Her kadın acıma anıtı bir anne olsun

Çocuklara açılan mavi kırmızı pencere anne

Sen bu şehrin sokaklarından geç sonsuz pencerelerle

Bir insanı al onu çöz çöz çocuk olsun”

Aşk, sözden ibarettir belki de!

Sözün anlamı ve değeri ruhumuzdan ve kalbimizden firar edeli beri, ne aşklar eski aşklardır artık, ne nişanlar, ne düğünler.

Oysa, çocuklar sözle düşerler yola, rahme, ana kucağına... Çocuklar, aşkın sonuçlarıdır.

Çocuklar, Allah’ın (cc) çocuklarıdır.

Çocuklar, gönülden doğarlar.

Rahmetli Selahaddin Ağabeyin (Ş.) özdeyişini hatırlayalım.

 “Bir yuvanın ne kadar ayakta duracağı, hangi temeller üzerine kurulduğuna bağlıdır.

Yüzüklerini sadece parmaklarına taktıkları için böyle kolay çıkarabiliyorlar!"

Ş.

Çocuklar!

Yüzüklerinizi sadece parmaklarınıza takmayın.

Birbirinize vereceğiniz en değerli şey ne tektaş yüzük ne alyans ne masmavi denizlerin kıyısında beş yıldızlı balayı günleridir.

Sözlerinizi, gözlerinizi, ellerinizi ve gönüllerinizi verin birbirinize.

Başka hiçbir şeye ihtiyaç duymayacaksınız!

Çünkü ne isteseniz, sonsuz hazinesinden bir bir Aziz Allah (cc) verecek!

 (Sözler, nişanlar, düğünler mevsimi. Dün Alican Sak kardeşimizin nişanı vardı. Yarın da Büşra Arıduru kızımızın düğünü var. Sak ve Akdeniz ailelerini, Arıduru ve Kara ailelerini tebrik ediyor, genç kardeşlerimize mutluluklar diliyoruz.)