Bugün gündeme getireceğim konu, dış ülkelerde yaşadığım olaylardan yola çıkarak, “Sorumlu vatandaşlık” adına çarpıcı örneklerden oluşacak…

Romanya ve Bulgaristan’dan karayolu ile geçişte rastladığım iki olay var, üzerinde durmanın yararlı olacağına inandığım…

Biri akşam vakti karanlığa kalmadan çıkmak istediğim bir saatte Romanya’da, ikincisi ise Bulgaristan’da gerçekleşti…

Hızım yüksek değil ancak önümde duracak gibi yavaş yol alan bir Romanyalı var…

Bir türlü sollayıp gidemiyorum derken, bir fırsatını bulup geçtim önüne…

Bir de baktım o yavaş giden araba da aynı hızla beni takip ediyor ve devamlı selektör yapıyor…

Sandım içinde bir Türk var…

Önüme geçti, bu defa yine yavaş bir şekilde seyrediyor ve bana bir türlü yol vermiyor...

Asfalt üzerinde beyaz devamlı çizgi var, adam camdan kol çıkarıp yavaşlamamı işaret ederek yolun kenarında durdu…

Baktım durduğu yerin solunda polis merkezi var…

Yaptığım hız nedeniyle karakolun önüne getirmiş beni...

Duracak değilim ya…

Akşam karanlığı da bastırmaya başladı…

Bundan istifade ve bir an önce Romanya’dan çıkmak için hızla yol aldım ve arabadan inmeye çalışan Romen sürücüyü sollamamla, son sürat uzaklaşmam bir oldu...

Stresli yolculuk, kapağı Romanya sınırını geçip Yugoslavya’ya atmamla son buldu…

Belli ki Romen vatandaşı, yaptığım hız ihlalinden dolayı beni, cezalandırılmam için polisin olduğu yere taşımış…

Buna benzer bir anlayışa Bulgaristan topraklarında da rastladım…

Arabasının camından bir meyve poşetini fırlatan gurbetçi taksisinin önüne geçip, polise teslim eden Bulgar vatandaşın duyarlılığı da dikkatimden kaçmamıştı…

Durup yapılan muameleyi izledim…

İtirazları dinlemeden, yüklü bir para cezası yemişti o gurbetçi…

Bu durum benim, o ülke vatandaşlarının kendi topraklarında yaşanmasını istemediği olaylar karşısında duyduğu sorumlu vatandaşlık anlayışını ortaya koyması açısından dikkatimi çekti…

Kapıkule’den giren vatandaşlarımızın trafik işaretlerini hiçe sayan sorumsuz yol alışlarını ve yollar dahil, dinlenme yerlerindeki davranışlarını görünce üzülmüş ve dönüşte bu konuya dikkatleri çeken yazılarım yanında, yirmi sayfayı bulan bir de rapor göndermiştim, talep üzerine ilgili bakanlığa…

Yaklaşık otuz yıl sonra yine benzer olaylarla karşılaşmak bu doğrultuda ne kadar mesafe aldığımızı göstermesi açısından önemli olsa gerek…

Ağırlaştırılan trafik cezalarını dahi sürücüleri böylesi yanlışlardan uzaklaştıramıyorsa, daha farklı yol ve yöntemler düşünülmeli…

Bu da ancak insanların ülkesini sevmesi, onu koruyup kollayıp, vazgeçilmesi mümkün olmayan bir sevgili gibi sarıp sarmalamasıyla mümkün olur…

Bunu sağlamak, yasalar yanında sorumlu vatandaşlık anlayışını da gerektirir elbette…

O da bir Romen bir Bulgar vatandaşının gösterdiği duyarlılıkla kazanılır sanırım…

Yoksa yollarda daha çok birbirimizi kırar ve etrafı kirletiriz…

Önce bu cennet ülkeye sahip çıkacak bir ruh zenginliğine ulaşmamız gerekecek…

Bu doğrultuda hareket adına, kolluk kuvvetlerimize yardımcı olacak duyarlı, memleket sevdalısı birer vatandaş olmak zorundayız…

Sabır böyle sıkıntılı durumlar adına yazılmış en çarpıcı reçetedir hiç kuşkusuz…