Rahmetli Abdurrahim Karakoç ( 7 Nisan 1932- 7 Haziran 2012 ); istikameti doğru, dik duruşlu, onurlu ve yiğit, yerli, milli ve İslami şairlerimizdendir.
Hayatta iken makalelerini takip eder ve okurdum. Delikanlı tavrı yazılarından belli oluyordu. Tam bir “yanık Anadolu şairi ve yazarı” idi. Asla eğilip bükülmez, kıvırmaya, çok yüzlülüğe, menfaatçiliğe, riyakarlığa, her renge girmeye, yağcılık ve yalakalığa, yavşaklığa, yalana gelmez, mücadeleci “düz” bir insandı.
Hakkında açılan çok sayıda davasında avukat tutmaz, kendi kedini savunurdu. Hiçbir iktidar ile barışık olmadı. Çünkü iktidar güçtü, oysa Müslüman daima güçsüzden, zayıftan yana olmalıydı.
Bir ara siyasete girmiş ve sonra ayrılmıştı. Niçin girip, niçin ayrıldığına bir röportajında; “ALLAH RIZASI İÇİN GİRDİM, ALLAH RIZASI İÇİN AYRILDIM” ifadesi manidardır. Siyasetin durumunu da ortaya koyması bakımından anlamlıdır.
Vatsap’ta bir dostumuz, bir şiirini gönderdi.
Günümüz insanına ve hususen de “müslümanına” ikaz eden, ders veren, haksızlık ve adaletsizlik, hırsızlık ve yolsuzluk yapanların, haram yiyenlerin, “ha Hans, ha Hasan” olmasının fark etmeyeceğini, ikisinin de aynı olduğunu anlatan bu şiirini, kendisine gani rahmet dileyerek ve saygıyla anarak, okuyucuyla paylaşmak üzere aşağıya alıyorum.
İkaz edilmemiz ve ders almamız ümidiyle!
Beni dinle ey kadı!
Bozuldu işin tadı.
ZULÜMSE eğer adı,
KENAN yapsa da aynı,
YUNAN yapsa da aynı.
Söylenecek söz varsa,
Söyle sende yüz varsa.
HAK’KA TECAVÜZ varsa,
NOKTA yapsa da aynı,
YEKTA yapsa da aynı.
İpe sermeyin unu!
Herkes biliyor bunu.
HAZİNEDEN SOYGUNU,
TURGUT yapsa da aynı,
NEMRUT yapsa da aynı.
Zirvedeki uç beyi,
Çeker gözden sürmeyi.
RÜŞVET alıp vermeyi,
FAZIL yapsa da aynı,
REZİL yapsa da aynı.
Halka tepeden bakan,
Göğsüne benlik takan,
YALANA yatıp kalkan,
MOİZ olsa da aynı,
VAİZ olsa da aynı.
Doğruluktan kaçan zat,
MENFAATI seçen zat,
HARAM yiyip içen zat,
MURDAR olsa da aynı,
SERDAR olsa da aynı.
Bu gemi böyle gitmez.
Giderse zulüm bitmez.
Kim örnektir fark etmez.
HASMIM olsa da aynı,
NEFSİM olsa da aynı.