ÇARK DERESİ KİRLİ AKTIKÇA!

             Her gün yanından geçer, kirlenmiş suyu ve üzerindeki çöp yükü ile  mahzun, garip ve üzgün aktığını görünce,  içim yanar, o ağlar ben ağlarım!

              Şehre çok yakın, hatta şehir içi denebilecek bir kaynaktan, Sapanca gölünden temiz  çıkıp, birkaç km sonra kirlenmesi anlaşılır ve kabul edilebilir bir durum olmasa gerek. Sakarya nehri gibi, km’lerce uzaktan doğup, birçok yerleşim merkezinden geçtikten sonra, Sakarya’da kirli akması, “bizim kontrol edebileceğimiz sınırlarda değil” gerekçesiyle, kirlenmesi belki anlaşılabilir. Ama Çark deresi öyle değil. Neredeyse şehrin içinde doğmakta ve yine birkaç adımda kirlenerek, bulanık akmakta, çöpleri sırtında taşımaktadır.

               Hiç şüphesiz vatandaşımızın çevre duyarsızlığının eseri.  Ama, ilgili kurumlar da masum değil. Sürekli ve yaygın çevre  eğitimi, takip, murakabe, kontrol, uyarı ve müeyyide, işin çözümü için şart. Maalesef hiçbiri yapılmıyor.

         

                                              TARİHİ “TÜRK TİCARET BANKASI” BAHÇESİ

                Orhan Gazi camii yanında, şehrin tam merkezinde ve en gözde yerinde bulunan  “Tarihi Türk Ticaret Bankası” binasının çürümeye terk edilmesi bir yana, küçücük bahçesi perişan vaziyette. Demir korkulukları paslanmış, yer yer yabancı otlara terk edilmiş ve çöplere ev sahipliği yapar durumda. Çok küçük bir çalışma ve emek ile pırıl pırıl bir bahçe, çiçek bahçesi haline getirilebilir, getirilmelidir.

 

                                                       TARİHİ “UZUN ÇARŞI”

                Eksikleri olmasına rağmen, “Tarihi Uzun Çarşı” eskisinden çok çok güzel hale geldi. Kent merkezine ayrı bir renk, ayrı bir mimari ve estetik kattı.

                Ancak, çarşının Bulvar tarafı girişinden, çarşı sonuna doğru bakıldığında, sağ ve soldaki onarılıp boyanan binaların güzelliğini,  çarşının sonunda ve tam orta karşısına isabet eden binanın cephesi, genel görüntüyü bozmakta, bütüncül estetiği zedelemektedir. O binanın cephesi ve çatısındaki görsel bozukluk düzelttirilmeli veya düzeltilmelidir.

 

                                                MİLLİ SERVET İSRAFI VE “GERİ DÖNÜŞÜM”

                 Geri kazanılabilecek birçok ambalaj malzemesinin, sağlıklı bir şekilde ayrıştırılarak toplanamaması, gerçekten büyük bir “milli servet” kaybı ve büyük bir “israf” ı beraberinde getirmektedir.  Geri dönüşüm, aynı zamanda  çevre temizliğine ve deponi sahasının ömrünü uzatmaya da katkı sağlamaktadır.

                  Her alanda AB normları nakaratını tekrarladığımız bir süreçte bile, bu konuda, bırakınız normu, hala çok ilkel durumdayız. En kolay başarabileceğimiz, kayda değer bir zahmete, emeğe, paraya, kırediye, dış desteğe, pilan ve pırojeye, yatırıma , teknik bilgi ve teknolojiye ihtiyaç duymadan, üstelik emperyalist ve ziyonist bir baskıya da maruz kalmadan(!)  yapabileceğimiz bu işi bile henüz becerebilmiş değiliz. Çözüm, depolama sahasında ayrıştırıp toplamak değil, bu işi beceren ülkelerde olduğu gibi “kaynağında( ev ve işyerlerinde) ayrıştırıp” toplamaktan geçmektedir. Hem daha kolay ve ucuz olanı da budur. Bu işi geçte olsa yapmalı, becermeliyiz.

                                                                                   

     KİRLETEREK TEMİZLİK OLMAZ

                          Sakarya merkez şehrimiz, maalesef temizlik konusunda yeterli düzeyde değildir. Gerek çevre illerimize ve gerekse, zaruretler gereği Anadolu’muzun birçok iline gittiğim ve gördüğüm, hepimizin gördüğü şehir merkezlerine baktığımızda, bunu müşahede etmekte, görmekteyiz.

                           Sebebi gayet basit, anlaşılır ve net. Evet sebebi, “kirleterek” temizliyoruz! Bu durum, dibi delik bir kaba su doldurmaya benzemektedir. Bir kabın dibi delik ise, ne kadar su koyarsanız koyun, dolduramazsınız.

                            Şehrimizde de durum farksızdır. Bir yandan kirletilmekte, insanlar elinde ne varsa sokağa, caddeye, meydana, yeşil alana atmakta, bir yandan da temizlemeye çalışılmaktadır. Kesin sonuçsuz bir çabanın, hizmetin peşindeyiz. Kendi oturduğum apartmanın önündeki sokağı, her gün süpüren, ama sonuç alamayan bir insan olarak, bunu evimin önünde de görmekte, yaşamaktayım. Ben süpürüyorum, vatandaş az sonra kirletmeye devam ediyor.

                            Çözüm; yine beşikten mezara kadar yaygın ve devamlı eğitim, murakabe, takip, uyarı ve müeyyidedir.”TEMİZLİK İMANDANDIR” inancının müntesiplerine, kirli bir çevre hiç ama hiç yakışmamaktadır. Kaldı ki, buna küresel emperyalistler karışmamakta, engel de olmamaktadırlar!

 

                                      ŞEMSİYELİ PARKTA ZİNCİRE VURULAN İSKEMLELER

                             Mübarek Ramazan’da “şeytanın zincire vurulması” gibi ( ne kadar vurabildiğimiz de tartışılır!), Şemsiyeli Park’taki iskemlelerde zincire vurulup, birbirine bitişik nizam bağlandı. Oturmaya, rahat oturmaya engel bir hal aldı.

                              Sağa sola çekilir,  çalınır veya bilemediğimiz bir başka sebeple yapılan bu uygulama doğru değil. İnsanlar oruçlu olduğu, çay içmediği halde burada oturmaktadır. Bitişik nizam ve sıkış tıkış iskemleler nedeniyle, insanlarda bitişik nizam oturmak veya bir tabure atlayarak oturmak zorunda kalmaktadırlar. Çevresindeki banklarda kaldırılınca, başka oturacak yer ve imkan bulunmamaktadır.

                               Çözüm, iskemlelerin serbest bırakılması, zincir parangasından kurtarılması veya çevreye, ağaç altlarına bol miktarda bank koyulmasıdır.

                               Çalınma endişesi varsa, güvenliğe de katkı sağlayacak şekilde bir kamera yerleştirilmesi işi çözecektir.

                               Esas kirlilik “İNSAN KİRLİLİĞİ” olup, insanı temizlemedikçe, hiçbir şeyi temizleyemeyeceğimiz de bir başka ve gerçek, esas hakikattir.

                                 İlgililerimizden, yetkili ve sorumlularımızdan  istirham olunur.