Geçtiğimiz Çarşamba günü seçilecek belediye başkanlarından, daha ziyade ilkesel bazda isteklerimizi yazmıştık.
Aynı başlık altında bu sefer daha müşahhas ve ayrıntılara girerek, “nasıl bir kent yönetimi ve nasıl bir şehir istiyoruz” sorusuna, örnekler vererek cevaplar arayalım.
NASIL BİR KENT?
*Kaldırımlarının yapıldıktan hemen sonra kalkmadığı, taşlarının ve bordürlerinin yerinden oynamadığı, sağa sola savrulmadığı, üzerine basınca su fışkırtmadığı,
*Sıtandart ve estetik dışı, arabaları hoplatan, kıran ve hızını değil, nefesini kesen kasislerin olmadığı,
*Yollarında suların birikmediği, göl olmadığı, arabalar geçerken insanların üzerine su ve çamur sıçramadığı,
*Derelerinin temiz aktığı, atıksuların karışmadığı, üzerlerinde çöplerin yüzmediği, balıkların cıvıl cıvıl dolaştığı,
*Basit sebeplerle yetişkin asırlık ağaçlarının kesilmediği,
*Yarıdan fazlası beton, sert zemin ve yapılarla işgal edilmiş parklar yerine, şehre akciğer olacak, yüzde yüz yeşil, tabii ve doğal kent ormanlarının olduğu,
*Kaldırımlarının işgal edilmediği, tümüyle yayaya tahsis edildiği,
*Kurallara aykırı araç parkı yapılmadığı, her evin ve şehrin yeterli otoparkları olduğu, sokak ve caddelerin arabalarla işgal edilmediği, yanlış park yapanlara hoparlörle anons ederek, bağırıp çağırarak uyarı yapılmadığı, anında yasal işlem yapılıp kaldırıldığı,
*Sokak ve caddelerinde top oynanmadığı, kapatılıp düğün, cemiyet yapılmadığı,
*Sokak, cadde, meydan ve yeşil alanlarında çöpün görülmediği, her tarafı tertemiz, bir ayakkabı boyasının en az bir hafta gidebildiği, çöplerin muasır ülkelerdeki gibi her gün değil, haftada bir veya iki defa evlerden toplandığı, sokaklarda çöp poşeti ve konteynlerinin görülmediği,
*Geri dönüşümün evlere kadar yapıldığı, iktisadi değeri olan ve geri kazanılabilecek tek bir çöpün israf edilmediği,
*Gece sokaklarında kılakson çalınmadığı, bağırıp çağırmaların olmadığı, yüksek sesle bile konuşulmadığı, silah atılmadığı,
*Havayı kirletecek hiçbir kirleticiye müsaade edilmediği, lastik ve bir toprak cinayeti olan anızların yakılmadığı, tek bir fabrikasından kirli duman çıkmadığı, kötü koku yaymadığı,
*Tabela karmaşası ve anarşisinin olmadığı, her isteyenin istediği yere ve istediği şekilde tabela asamadığı,
*Boş bina ve arsalarının çöplük olmadığı,
*Sokak ve caddelerinde başıboş ve sefil köpeklerin dolaşmadığı, dükkan önlerinde ve ayak altında yatmadığı, çocukları ve kadınları korkutmadığı,
*Minarelerindeki ezanın gürültü kirliliğine dönmediği, kulak patlatmadığı, mest eden makam ve seslerle okunduğu,
* Şadırvan, çeşme ve tuvaletlerinin tertemiz olduğu, bozuk muslukların olmadığı, bir damla suyun boşa akmadığı,
*Tüm seçimlerinde gürültü, afiş ve bıroşür kirliliğinin olmadığı, boy boy resimlerin asılmadığı, zerre israfın yapılmadığı, halkı işşiz ve aç iken pahalı ve cafcaflı seçim pıropagandalarının yapılmadığı,
*Seçimlerde ayağı yere basmayan vaadlerin yapılmadığı, uçuk kaçık, gerçekleşmesi imkansız vaad ve palavraların atılmadığı,
*Lokantaları, fırınları, kasapları, kahveleri, kafeleri ve pastahanelerinin denetlendiği, bozuk gıda ve temiz olmayan bir duruma müsaade edilmediği,
*İnşaat yapılırken çevrenin kirltilmediği, inşaat çevresinin savaş alanına dönüştürülmediği, estetik bir çevirmenin yapıldığı, her isteyenin istediği renk ile binalarını boyamadığı veya kaplamadığı,
*Yollarına asfalt döküldükten sonra bir daha kesilmediği, yaralanmadığı, yamalı bohçaya dönmediği,
*Belediye personeline başkan seçilen hizmetkarın, hadim ve hademenin kapısının sürekli açık olduğu, ceplerinin dikilip, kapılarının söküldüğü,
*Ulaşımın çok iyi olduğu, huzurla yolculuk yapıldığı, suyunun ve elektiriğinin kesilmediği, kanalizasyonunun tıkanmadığı ve patlamadığı,
*Şehrinde tek bir tabelanın Türkçe dışında olmadığı, dil, kültür, tarih, milli ve İsalami değerlere sahip çıkıldığı,
*Basınının ve STÖ’nin devletten, siyasetten ve iktidardan beslenmediği, gerçekten sivil ve hür olduğu, doğruları yazıp söylediği, özgürce yanlışı yazıp söyleyebildiği, yağcı ve yalaka olmadığı,
*Açlık ve yoksulluk sınırında tek bir vatandaşının olmadığı, sosyal yardımların şova, oya ve gösteriye dönmediği, Dinin, ibadetin, tarihin İslami ve milli değerlerin siyasete kurban edilmediği, oya tahvil edilmediği, dünyevi amaçlar için kullanılmadığı,
*Belediyelerinde ve tüm kurumlarında halkının tüm işlerinin kolay görüldüğü, saat gibi işlediği, git gel yapılmadığı, tek bir kağıdın, parke taşının ve kuruşun israf edilmediği,
*Belediye personelinin başına başkan seçtiğimiz hizmetkarın, hizmetten çok kendi reklamına, her yerde en önde görünmeye, her şeyi hizmete değil oya tahvil etmeye, kafasında binbir düzenbazlık döndürmeye odaklanmadığı,
*Kent halkına tüm bu konularda, kent yaşam şekli ve kuralları hakkında sürekli eğitim, takip, murakabe ve yaptırım uygulandığı, “saldım çayıra Mevlam kayıra “ bir idare tarzının ve serbestliğin olmadığı bir yönetim, hizmekarlık, hadim ve hadimiyet istiyor, böyle bir şehir bekliyoruz.