Ülkemiz şu sıralarda, kahpe bir saldırı sonrası şehit olan kahraman 34 askerimiz için yanan yürekleriyle yediden yetmişe meydanlarda…
Sandılar ki bu kahpe saldırı Türkiye’yi karıştıracak, iktidar zorlanacak, onlar da muratlarına erecek...
Devşirme askerler ve saklanamaz bir gerçek olduğunda hemen herkesin ittifak ettiği çıkarcı ülkeler desteğiyle ayakta kalacağını sanan baasçı zihniyetin sonunu görmek yakındır…
Nitekim işin barışçı anlayışla halli için elindeki tüm inisiyatifi kullanan ancak hiçbir şekilde sonuç alamayan devletimizin iyi niyetini bir kenara atıp önceden uyarılmasına rağmen kahpe bir anlayışla kahraman Mehmetçiklerimize saldıranlar, bunun bedelini ağır ödemenin oluşturduğu şoku yaşıyor, şu sıralarda…
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, insansız hava araçları İHA ve SİHA’larla destansı bir başarıya imza atıyor…
Geçen hafta Ankara’da TUSAŞ’ı ziyaretle üretimine yakinen tanık olduğumuz İHA ve SİHA’ların ne denli büyük bir yatırım ve ihtiyaç olduğu, çok geçmeden ortaya çıktı...
Bıçağın kemiğe dayandığı, sözün bittiği anda başlatılan hava ve kara harekatı karşısında adeta şaşkına dönen rejim askerleri, bugüne değin yaşamadığı ve dahi hiç beklemediği bir güçle karşılaşınca sanırım yakın zamanda “Taşıma suyla değirmen döndürülmeyeceğini” daha net şekilde anlayacaktır…
Sokaklara taşan ve gittikçe kabaran bir öfkeyle devletimizin yanında olduğunu gösteren halkımızın ülke geneline yayılan birlik-beraberlik mesajı, bu doğrultuda büyük moral kaynağı olsa gerek…
Nasıl ki o ilk gece yangın yerine dönmüş yüreklere rağmen sakin ve akıllı bir politika ile neler yapılabileceğinin hesabını yapan devlet aklı, sonunda kara ve hava harekatı ile masaya yanaşmayanları masaya oturtacak hamleleri ile dünya kamuoyu önünde sağladığı prestijle yoluna devam ediyorsa, bunda o aziz şehitlerimizin dökülen asil kanları etkili olmuştur…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Büyük başarılar değerli anaların yetiştirdiği seçkin evlatlar sayesinde kazanılır” derken, adeta bugünleri işaret edercesine veriyordu mesajı…
Hepsi profesyonel tarzı benimsemiş, seçkin askerlerden oluşan kahraman ordumuz “Zafer benimdir” diyen bir anlayışla ve düğüne gidercesine yürüyorsa düşman üstüne, onların yenileceğini düşünmek mümkün mü!
Korkuyu korkutan bir anlayışla hareket eden ordumuza yakışır mı bu!
Kalleş saldırı ile şehit olan kınalı kuzularımızın intikamını alacaklarını gösterir bir tavır sergileyen ordumuzun, ülke içinde her şehirde meydanlara inen halkından aldığı moral ile hedeflerini vurması, tarihte yarılmayacak hiçbir cephe olmadığını gösterir, üstün bir cesaret örneği olmuştur…
Ünlü Fransız Komutan Napolyon “Ordunun gücünün dörtte üçü moral, dörtte biri ise para ve silahtır” derken malum çevrelerin, bu itici güce en fazla ihtiyaç duyulduğu bir anda meydanlara inip destek sözü veren halkımıza rağmen, kalkıp yapılan hareketi sudan ve mesnetsiz gerekçelerle tenkit etmesi, ülkemiz adına en büyük talihsizlik olsa gerek…
Bilinir ki savaşta en önemli silah kuvvetli irade ve moraldir.
Üstü örtülü de olsa Suriye’de savaş hali olduğu artık bilinen bir gerçektir…
Türkiye bu duruma düşmemek için elinden gelen tüm imkanı kullanmıştır…
Suriye’de barışı sağlayacak anlaşmalara harfiyen uyan devletimiz, bilinsin ki bu anlayış gereği kazançlı çıkacaktır...
Bir Japon sözü vardır: Savaşı bilmeyen barışı da bilmez.
Çanakkale’de destan yazan, pkk belasını çukura gömen şanlı ordumuzun kaybedeceği bir savaş olamaz…
Yeter ki suyu bulandırmak isteyenler çeksin elini üzerinden!
Yüce Mevla’nın bu düşüncelerle yola koyulan kahraman ordumuzu zaferlerle donatacağı günler arifesindeyiz…
Onlara demet demet “Peygamber çiçekleri” gidiyor, Allah yar ve yardımcıları olsun diyerek…