Geçen hafta sonu, yoğun gündem nedeniyle zaman zaman yaptığımız gibi, daha önceleri yayınlanan, içinde bulunduğumuz Adapazarı Belediye Meclisi’nde 2003 yılında geçen bir olaya yer vermiştik…
Konu, vefat eden eski CHP’li bir meclis üyesinin imar talebiyle ilgiliydi…
Kendisi 4 dönem Adapazarı Belediye Meclisi’nde bulunmuştu…
Kendi zamanında çıkartamadığı bir kararı, bizim de içinde bulunduğumuz meclisten çıkarmak istemişti…
O yıl belediye imar işleri müdürü rahmetli İbrahim Kaya ile istişarede bulunmuştum…
Zira meclisi ben yönetecektim…
Sordum; “Bu talep nedir, ne değildir!”
Kaya, “Biliyorsun o kişi daha önce 4 dönem bu belediyede meclis üyeliği yaptı…
Ve bu kararı bir türlü çıkartamadı…
Şimdi bize getiriyor…
Bu usulsüzlük gerçekleşir ve eğer çıkarsa, ben imar müdürlüğünden istifa ederim.”
Konu mecliste gergin bir ortamın oluşmasına yol açtı…
CHP, ANAP, DP ve maalesef bizim partiden birkaç kişinin oyuyla karar çıktı…
Fakat Bölge İdare Mahkemesi’nden kısa sürede döndü…
Bu olayı nostaljik bir dille 2003 yılında Pazar Filemiz’e almıştık…
İmar müdürünün usulsüz bulduğu karara imza atanların prestij kaybına yol açtığını, özellikle de önceki dönemlerde verdiği başarılı hizmet nedeniyle meclis üyeliği ve meclis başkanlığı görevlerinde bulunmuş, engin tecrübesi ve yol göstericiliği yanında, dürüstlüğü tartışılmaz bir kimlik sahibi olarak Nuri Paker’in de prestij kaybına uğradığını belirtmiştim…
“Maksadı aşan ifadeler” olarak değerlendirilmiş olmalı ki olayı daha da köpürtüp farklı anlamlar çıkaranların telefonları ile hayli üzülmüş Paker…
Hakkında hiçbir zaman kötü niyet taşımadığım, aksine o dönem böyle anlaşmazlıklar olsa da en fazla takdir edilen, bu haliyle saygı duyulan bir meclis üyesi olan, kadim dostum Nedim Paker’in ağabeyini bu denli üzmek, beni onun üzüntüsünün de ötesinde üzdü…
Gazetecinin böyle olaylarla karşılaşması ne ilktir ne de son deyip olayın ateşini söndürmekle gönlünü almak istedim her şeye rağmen giden “Beyaz güller” eşliğinde…