Ülkemizdeki şeker fabrikaları kapatılarak, “nişasta bazlı şeker” üretimine imkan verilen malum Amerikan firması ile ilgili sosyal basında yer alan yazı da bakın neler anlatılıyor:

                      “1999 Yılında İstanbul da malum firmanın Genel Müdürlüğünün olduğu binanın dekorasyon işlerini yapıyordum.

                      Teknik müdür M….. Bey'le dostluğumuz çok iyiydi. M….. Bey'e, ‘’Bu firma ne iş yapıyor da bu kadar lüks arabalar buraya geliyor, Bakanlar geliyor, Türkiye de çok namlı iki gıda firmasının patronları geliyor, hayretler içindeyim’’ dedim.

                     GERİSİNİ M….. BEYDEN DİNLEYELİM; ‘Bu firma dünyada sayılı birkaç gıda firmasından biridir. ABD’nin dev gıda firmasıdır ve sahipleri Yahudi’dir.

                    Türkiye de yakın zamanda şeker piyasasını eline geçirecek.

                     BURSA İli ORHANGAZİ ilçesinde en verimli tarım arazisinin bulunduğu topraklara, hiç kimseyi dinlemeden fabrikasını kurdu.

                     Kimsenin bunlara gücü yetmez. İsteseler alamayacakları yer yoktur.

                     Bu tenekelerdeki şeker şurubunun ( nişasta bazlı şeker şurubu ) 1 kg. mı, bizim beyaz şekerin tamı tamına 250 kg.na eşittir.

                     Adamlar Türkiye de meşhur o gıda firması ile ortak oldular, gör bak birkaç yıl sonra şeker fabrikaları tek tek kapanacak. Bu firmada çalışan hiç kimse bu şuruba dokunmaz dahi, çünkü KANSER mi yapıyormuş, ŞEKER hastalığı mı  yapıyormuş, işte öyle duydum. Hoca benden duyduğunu söyleme, işimden olmayayım. İlk kez ben sana anlattım, vallahi hanımım dahi bilmiyor.’

                     DİNLEDİKÇE ÜRPERDİM VE TÜRK’Ü ÖLDÜRÜYORLAR DEDİM! Malum bu  firma DNA’sı değiştirilmiş mısırla, başka kimyasalları ve cıvayı karıştırarak tatlandırıcı dediğimiz şurubu üretiyor.

                    Bu şurup hem çok ucuza mal ediliyor,  hem tadı şekerden kat kat daha tatlı.

                    Bu firma için Bursa- Orhangazi deki tarım alanı Bakanların girişimi ile sanayii alanı ilan edildi.

                    Bu katil firma için açılan yüzlerce dava otomatik olarak ortadan kalktı.

                    2003 de ABD başkanı Bush’un ricasını kıramayan başbakan, üretim kotasını % 10'dan % 50'lere yükseltti.

                    O dönemde 30 adet şeker fabrikamız vardı. Bunlarda yaklaşık olarak 30.000 kişi çalışmaktaydı. Malum bu Amerikan firması ile bizdeki meşhur gıda firması ortaklığının, bu fabrikaların 3 üne sahipti. Fakat bunları kapatmak için almışlardı ve öyle de yaptılar.

                    Dünya Bankası, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü, ülkemiz içindeki işbirlikçilerle beraber Türk tarımını bitirme hamlelerine ÖZAL HÜKUMETİ zamanında başlayarak hızla emellerine ulaştılar.

                    Bugün tüm şeker fabrikaları kapatılarak şeker sektöründe çalışan veya dolaylı yoldan geçinen insanlar çaresizliğe itilmiş oldu. Malum Amerikan firmasının  kotası % 10 iken, şeker fabrikalarının 2003 deki karı tam 350 trilyondu. Maalesef şimdi zarar bahane edilerek, sadece malum firma istedi diye şeker fabrikalarımız kapatıldı.

                    Türkiye, son 16 yılda dışa bağımlı tarım politikası ile üretmeyen, sadece tüketen, hastalıkla boğuşan mutsuzların yaşadığı bir ülke oldu. NE KORKUNÇ BİR TABLO! VAH VAH TÜRKİYE'M!

                   Gelelim bu lanet olası lifi alınmış NİŞASTA  BAZLI  ŞEKERE; İnsanın sindirim sistemini darmadağın eden kimyasallardan oluşuyor. KANSER, ŞEKER HASTALIĞI, KOLESTROL, KISIRLIK başta olmak üzere, her türlü hastalığı yapmaya müsait maddeler içeriyor.

                   Bu konuda BİLİMSEL AÇIKLAMA ile TV ler de, gazetelerin sağlık köşelerinde uyarıcı bilgiler veriyorlar da, MALUM seri katil firma ile nasıl savaşacağımızı söyleyen yok.

                   Zeytin ağaçları kesiliyor veya Çam ağaçları kesiliyor diye eylem yapan Sivil Toplum Örgütleri, Sağlık Örgütleri neredesiniz? Sesiniz neden çıkmıyor. Şu an ülkemizde 4000 dolayında küçücük yavrularımız kanserle savaşıyor. Buna sebep olan etkenlerle neden kimse savaşmıyor.

                  Ülkemizde satılan % 90 şekerli içeceklerde, Cola çeşitleri ve Fanta başta olmak üzere tüm meyve sularında, hemen hemen tüm bisküvi, gofret, çikolata, pastaneler ve marketlerde satılan hazır pasta çeşitlerinde ve de bir çok ekmekte bu lanet olası zehiri bizlere yediriyorlar, üç kuruş etmeyen bu dünyayı, beş kuruş kazanmak için bize zindan ediyorlar.

                   UYUMA EY MİLET! Emperyalist ülkeler, silah ile yapamadıkları soykırımı, genetiğini bozdukları gıda ile yapıyorlar! Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde malum firma gibi gıda teröristlerine üretim izini verilmiyor. ( Fransa, Hollanda ve İngiltere’de yasaklandığı söyleniyor)

                   Malum firma, burada ürettiği zehiri geri kalmış tüm ülkelere de gönderiyor.

                   Ben hayatım boyunca hiç sigara içmedim ama kanserle savaşıyorum, kız kardeşim de kanser. Kuzenim genç yaşta KANSER nedeniyle üç yıl acı çeke çeke öldü. Amcamın oğlu, teyzemin oğlu birçok arkadaşım şu an kanserin pençesinde, geleceğin karanlık gün olduğunu bildiğimiz halde bir umutla mücadele ediyoruz.

                      Şimdi siz bu yazıyı okurken, içiniz karardı biliyorum kardeşim. Bizler sağlığımızı korumak için dahi mücadele etmeyeceksek, çocuklarımızın geleceğini korumayacaksak, neye yararız acaba!

                      Bu yazıyı saygı çerçevesinde yorumlayıp, mutlaka paylaşalım.

                      Sağlıklı gıda ve mutlu bir Türkiye için, çocuklarımızın ve torunlarımızın sağlıklı geleceği için, Tarım ve Hayvancılığımızı dışa bağımlılıktan kurtarmak için.

                      İnsanlık düşmanı malum firma gibi katil firmaların ülkemizden defolup gitmesi için belki ilk adım olur.

                      Hemen paylaşırsanız sevinirim. Saygılarımla. O. Ö”

                      Nişasta Bazlı Şeker hakkında i.net ortamında ve birçok araştırma yazılarında zehir olduğuna ve yukarıda belirtilen hastalıkları yaptığına, tabii/doğal şeker olmayıp YAPAY, KATİL ŞEKER olduğuna dair birçok bilgi yer almaktadır.

                      Şüphesiz bunların doğru olup olmadığına ilgili bilim çevreleri karar verecek ve Devlet ve İLGİLİ KURUMLARI (Tarım ve Sağlık Bakanlığı)gereğini yapacak ve yapmak zorundadır.

                       Doğru ise derhal üretimine ve kullanımına son verilmelidir.

                       DEVLETİN EN ÜST GÖREVLİLERİNDEN EN ALTA VE YERELE KADAR TÜM YETKİLİLERE SESLENİYOR VE DİYORUZ, ACİL KODUYLA ÇAĞRI YAPIYORUZ!

                       DERHAL OLAYA EL KOYUNUZ VE SORUMLU OLDUĞUNUZ MİLLETİN SAĞLIĞI İÇİN GEREĞİNİ YAPINIZ!

                       HEMEN ŞİMDİ!