Evet bilmiyoruz!
Nasıl özür dileyeceğimizi, neden dilememiz gerektiğini, anlamını, etkisini, kendimizden ve yaptıklarımızdan o kadar eminiz ki gerek duymuyoruz, öğrenmeye dahi! Hatalarımızı kabul edip özür dilemenin ne büyük cesaret, ne büyük erdem olduğundan haberdar değiliz.
İnsanız sonuçta, illa ki hatalarımız olacak, öğrenebilmemiz, büyüyebilmemiz için muhakkak hata yapmalıyız, yapıyoruz da zaten. Ama önemli olan o hatalardan geri dönebilmek ve verdiğimiz maddi manevi hasarı telafi edebilmek.
Günlük hayatta, ikili ilişkilerde, sosyal hayatımızda her daim o kadar önemli ki aslında, hatalarımızın sorumluluklarını alıp özür dileyebilmek. İlişkilerimizde güveni yeniden inşa ediyor mesela, daha çok yakınlaştırıyor, empati duygumuzu geliştiriyor.
Peki özür dilemek neden bu kadar zor?
Toplumsal on yargılarımızdan ve kalıp düşüncelerden dolayı çok zor geliyor bize. Zannediyoruz ki özür dilediğimiz de bizim bir eksiğimiz var, 1-0 geride kaldık. Oysa ki özür dilemek kazanmaktır. İnsan kazanırsın, kişilik, sorumluluk, alçakgönüllülük, insanlık kazanırsın.
“Hata yapmak, kendimizi keşfetmeye yönelik açtığımız kapılardan başka bir şey değildir.” Demiş James Jones. Bilim insanları da yaptıkları hatalar sonucunda bazen daha çok yol kat edebiliyorlar. Bazen hata yaptıkları için kestirme yollar buluyorlar bazen de üzerinde çalıştıkları şey de hataları sayesinde yepyeni şeyler keşfedebiliyorlar.
Hata yapmaktan korkmak bizi daha çok hata yapmaya götürür. Bu yüzden çocuklarımıza da kendimizde hata yapmaktan korkmamak gerektiğini ve doğal bir şey olduğunu öğretmeli ve öğrenmeliyiz. Hatalarını kabullenip neden ve nasıl hata yaptığının farkına varamayan insan müthiş öğrenme fırsatlarını kaçırmış olur.
Özür Dileyebilmek ve Kendimizi Affettirebilmek İçin Neler Yapmalıyız Peki?
Öncelikle önyargılarımızdan kurtulmalıyız. Özür dilemenin insanı küçültücü bir şey olmadığının hatta daha cesur biri haline getirdiğinin farkına varıp bu düşünce kalıbından çıkarak, bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da önyargılarımızdan özgürleşmeliyiz.
Hatalarımızın sorumluluğunu almalıyız. Özür diledikleri sonrada davranışlarınıza dikkat etmeli söz verdiğimiz doğrultuda davranarak özrümüzün samimisiniz göstermeliyiz.
Duygu sömürüsü yapmadan cesurca, empati yaparak özür dilemeliyiz. Ve bunlarla birlikte her şeye önce gerçekten pişman olarak ve tekrar aynı hatayı yapmayacağına dair önce kendimize sonra karşımızdakine söz vermeliyiz. Özür dilerim cümlesini ne kadar sık kullanıyorsak o kadar kendimize güveniyoruz demektir.
Ne zaman özür dilememeliyiz?
Önemli bir nokta da burası. Sevdiğiniz herhangi biriyle aranızdaki tartışmanın ya da sorunun sorumlusu olarak kesinlikle kendinizi görmüyorsanız ortadaki soğukluk ya da gerginlik geçsin diye özür dilemeyin! Evet özür dilemek bazen birbirimize sevgimizi gösterme fırsatı verir. Fakat sırf sevgimizi göstermek ya da gerginliği sonlandırmak için özür dilememeliyiz. Haklı olduğumuz halde özür dilemek hem ilişkimize hem de kişiliğimize zarar verir. Özür dilemek öyle ince bir çizgide ki hatalıyken dilenen özür, sizi yüceltirken, sevdiğiniz için aradaki gerginliği ortadan kaldırmak için dilenen özür sizi siz olmaktan çıkarır.
Özür dilerken “sen dili” kullanmak yerine “ben dili” kullanmak daha önemlidir. Mesela “seni kırdım özür dilerim” yerine “ben hatalıyım özür dilerim” daha işlevseldir.
Ve yine yeniden şunu belirtmeliyim ki bu erdemli davranışı çocuklarımıza öğretebilmek için önce biz öğrenmeli ve uygulamalıyız. Evet onlar bizim geleceğimiz ama gelecekten önce bu günü de yaşamalıyız, bu günü de güzelleştirmeliyiz. Bunun için de bireylerin farkında olmalıyız. Sevdiklerimiz ve kişiliğimiz içi boş gurur oyunlarımıza ve egolarımıza kurban gitmemeli... Sevgiyle kalın...