Maalesef, siyaset dünyamızda gerçek bir muhalefetin olmaması kronik sorun haline dönüştü. Son seçimlerden sonra CHP’den ümit kesen seküler yaşlı teyzeler, AK Parti muhalifi olarak Laik ve Kemalist hınçlarını sokaklarda göstermeye başladılar. “Azgın Seküler Beyaz Türk azınlık”, -kronik- Tayyip Erdoğan düşmanlıklarını; milletin sakalına, örtüsüne hakaret ederek arsızca, hayâsızca gösteriyor.
Ülkenin içinde bulunduğu sosyolojik sorunlara insanî ve hukukî çerçevede samimi olarak çare önermeyen, kayıkçı kavgasından başka bir işlevi olmayan muhalif siyasetin, ülkemize yeni ufuklar çizemeyeceği ortada.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aklını peynir ekmekle yemiş… 12 kez yenildiği halde CHP seçmeninden özür dilemeyen, üstüne üstlük hiç utanmadan; “Kitleler Erdoğan’a oy veriyorsa, önce o kitlenin sorgulanması gerek” diyerek; Tayyip Erdoğan’a %52 oy veren çoğunluk olan bizleri sorgulamaya kalkan kişiden siyasetçi olmaz.
Yukarıda kısaca bahsettiğim üzere, Müslüman Türkiye’mizde ara sıra nükseden sosyolojik kırılmadan kaynaklanan sorunları bilerek kaşıyan, dindarları anlamak istemeyen, “kör ve sağır“ bir zihniyet var.
Bunlar, nesli tükenmekte olan ruh hastaları… Sayıca az olmalarına rağmen sesleri çok çıkan; CHP’nin baskıcı tek parti dönemi mirasıyla devşirdikleri gücün verdiği rahatlık ve ”üstünlük” duygusuyla dindar insanlara ve başörtüsüne hakaret etmeyi maharet zanneden, ruh hastaları… Ne yazık ki CHP’nin temelini oluşturan “baskıcı” zihniyetin mirasçıları, düşmanlıklarını her fırsatta gösteriyorlar. Allah’tan seçimleri kaybettiler…
Ülkenin makûs talihi açısından bizlerin kazanç olarak gördüğü, yirmi yıllık Tayyip Erdoğan dönemi; azgın azınlık tarafından büyük kayıp olarak görülüyor. Sebebi de yaşam konforları arttığı halde, bir türlü atamadıkları “ideolojik körlük.”
CHP’nin “dindarları yok sayan” faşist tek parti dönemini özleyen fanatik, gerici, seküler ve Kemalist teyzeler iyice yaşlandılar artık. Kemal Kılıçdaroğlu’nun beceriksiz siyasetiyle özlem duydukları geçmişe ulaşamayacaklarını biliyorlar. Ortalama seksen yaşına merdiven dayamış “yobaz seküler” sınıf, CHP iktidarı hayalinden ümit kesince; metrolarda, otobüslerde, çarşı/pazarlarda başörtülü hanımlara açıktan hakaret etmeye başladı. İslam diniyle kavgalı olan yobaz taife; ecel gelip ölmeden önce –hiç olmazsa- son kez içlerindeki hıncı açığa vuruyorlar.
İnanın uzun süredir gözlem yapıyordum. Seküler yobazların başrol oynadığı; metrolara, çarşı pazara sirayet eden “hem edepsiz, hem saygısız” davranışlara iktidardan şimdiye kadar dişe dokunur bir reddiye veya karşı duruş göremedim.
Prag Büyükelçisi Egemen Bağış, heykel yaptırma derdinde… AK Partili Belediyeler, konser verme derdinde. Müslüman Millete yapılan hakaretlere karşı milletin vekilleri susuyorlar…
İsterdim ki AK Parti Milletvekilleri: “Hop ne oluyoruz? Siz kimsiniz? Haddinizi bilin. Bu milletin inancına hakaret edemezsiniz” desin. Ne yazık ki susmayı tercih ettiler.
Sanki İslam’ın sembollerine karşı tek sorumlu sadece Recep Tayyip Erdoğan’dır. Sormak lazım… Sizin İslam bilinciniz, dava şuurunuz nerede kaldı? Her işe Cumhurbaşkanı müdahale edecekse, azgın azınlığa karşı “tek başına” mücadele edecekse siz niye varsınız?
Nihayet beklediğimiz açıklama yine Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. İslam’ın ve Müslümanların izzet ve şerefi için her ortamda korkusuzca direnen, hayatını ortaya koyan Cumhurbaşkanımız için duacıyız.
Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Kurulu kabine toplantısı sonrası “yüreğimize su serpen” açıklamayı yaptı:
“… Otobüslerde, yollarda, metrolarda insanlarımızı taciz noktasına varan küstahlıklarla karşılaşmaya başladık. Kültür, sanat ve spor gibi alanları bozgunculuk aracı haline getirmeye kalkanlar olduğunu görüyoruz. Bu ülkeyi bir avuç azınlığın malı gören müstekbirlerin devri çoktan kapanmıştır. Kibir kuleleri beyhude uğraş içindedir. Herkes tüm bireylerin var olma, yaşama, kendini ifade etme hakkına, oy tercihlerine saygı göstermek mecburiyetindedir. Sırf yabancı, başka dil konuşuyor diye, başını örtüyor, çarşaflı, başörtülü, sakallı, takkeli kişilere laf atmak asla kabul edeceğimiz davranış değildir. İşine geldiği zaman başörtülüyü yanına al rozetini tak, öte yandan Marmaray'da başörtülü hanımlara hakaret et. Bu faşist zihniyet yargı önünde hesap vermeye mahkûmdur. Bu tür azgın azınlık vakaların gerisinde mücadelemiz ilanihaye sürecektir. Açık konuşuyorum; kim olduğunuzu, niçin böyle yaptığınızı, neyi amaçladığınızı ve bunun için neleri kullandığınızı biliyoruz. Biz hala aynı yerde duruyoruz; başaramayacaksınız. Bu millet mandacı zihniyetinize, sapkın yöntemlerinize eyvallah etmedi etmeyecek. Bunu 14 Mayıs'ta 28 Mayıs'ta gördük. Milletin size attığı şamardan hala ders almadınız, akıllanmadınız ve hala akıllanmıyorsunuz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duruşu net. Can-ı gönülden katıldığımız bu sözlerden sonra umarız herkes haddini bilir.
Seküler Teyzeler! Ağzınızın payını aldınız. Şimdi gidin eski günlerinizin hayaliyle yaşayın… Çanakkale Köprüsü’nü geçip otoban konforuyla Bodrum’daki yazlıklarınıza giderken bize ve Tayyip Erdoğan’a sin-kaflı düşmanlık edersiniz öyle mi?
Biz Tayyip’ten razıyız. Tüm düşmanlıklarınıza rağmen ağababanız Joe Biden’e gereken cevabı verdik. Emperyalist devletler istese de, istemese de seçimleri biz kazandık ve Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçtik.
Sizler; hem yenildiniz, hem de darmadağın oldunuz. Kirli dilinizle hakaret etmeyi bırakın da, bari onurunuzla ayağa kalkın. Karşımızda adam gibi muhalefet görelim. Küfrî bir inadınız var. Gerçekleri göremiyorsunuz. Nankörsünüz, nankör.