Ülkelerindeki çatışmalardan kaçıp ülkemize sığınan ve toplam sayıları 3-4 milyonu bulan Iraklı ve Suriyeli mülteciler arasında özelikle Suriye kökenli olanlardan kaynaklanan şikayetleri dikkatle takip ediyor ve konuya yaklaşımın giderek tepkisel bir hale doğru kaydığını görüyoruz…
Ama hiçbir zaman Hendek’teki olaylar gibi büyük boyutta olacağını düşünmemiştim...
Aralarında, burada olacakları yerde yurtlarında kalıp topraklarını savunmaları gereken gençlerin ülkemizdeki misafirliklerinde süre uzadıkça, sıkıntıların oluşması da artık kaçınılmaz hale geliyor anlaşılan...
Ne olacakları henüz netleşmemiş başıboş gençlerin, sonunda birtakım yanlışlara sapacağına yönelik kuşkular gerçeğe dönüşünce, Hendek’te ensar-muhacir ilişkisinin ruhuna ters, üzücü olaylar meydana geldi...
Bununla ve burada kalıp yayılmaması gereken olaylarda geri adım atan mültecilerin ileri gelenlerinin belediyeye gidip Hendek Halkından özür dilemesi, olumlu bir yaklaşım oldu.
Türk insanı bu tür hassas konularda kindar olmaz, aksine “Hata bende” diyerek suçunu kabul edeni affeder...
Nitekim Hendek’te ensar–muhacir anlayışından örnekler verilmesinin altında işte bu anlayış yatıyor olmalı…
İki tarafın sağladığı sükûnet, benzer olayların bir daha yaşanmaması adına çarpıcı bir gelişme olarak kalmalı…