FÜTÜVVETTEN AHİLİĞE

Fütüvvetin Anadolu’da görünen şekli de Ahilik’tir. Dolayısıyla temel kurallarını fütüvvetten alan Ahiliğin anlaşılabilmesi için fütüvveti doğru anlamak gerekir (Çağatay, 1974: 4). Ahilik teşkilatının Anadolu’da ortaya çıkıp teşkilatlanması ve kurumsallaşmasında iki etken ön plana çıkmaktadır: Bunlardan birincisi fütüvvet düşüncesini siyasi amaçlarla teşkilatlandıran Halife Nâsır’ın Anadolu’ya elçiler göndermesi; ikincisi ise, Moğolların saldırısı neticesinde Anadolu’ya yapılan göçlerdir (Çakmak, 2014: 149).

Halife Nâsır fütüvvet Teşkilatının başına geçtikten sonra, üyelerin uymaları gereken kurallar, sahip olmaları gereken nitelikler ve teşkilat içi uygulamaların ne şekilde olması gerektiğine dair danışmanı Sühreverdî’ye Fütüvve Risalesi’ni yazdırmıştır. Beraberinde İslâm’ın birleştiriciliğinden yararlanarak fütüvvet teşkilatını yaygınlaştırmak, böylece hükümranlığının etki alanını genişletmek için danışmanını İslâm toplumlarına, Selçuklulara göndermiş, fütüvvet teşkilatına üye olmalarını, fütüvvetin o coğrafyalarda teşkilatlanmasını sağlamıştır. Böylece halifelik yani devlet başkanlığı yanında zaten fütüvvet teşkilatının başında da kendisi olduğu için devletinin etki alanını genişletme ve İslâm dünyasının temsilcisi hüviyetini kazanmayı arzu etmiştir. Bu konu işin siyasi tarafı olmakla birlikte, fütüvvetin Anadolu’ya girişi açısından bu girişimler netice vermiş ve Selçuklular döneminde Anadolu fütüvvetle tanışmıştır.

Bu dönemde Halife Nâsır’ın temsilcisi sıfatıyla danışman Sühreverdî Mısır’a ve Suriye’ye de gitmiş, bu kapsamda Anadolu’ya gelerek Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus ile görüşmüş, fütüvvet hırkası ve donu giydirmiştir. Alaattin Keykubat tahta geçince de yine danışmanı aracılığıyla fütüvvet teşkilatının dağıtılmaması konusunda kendisine mesaj göndermiş ve fütüvvetin faaliyetlerine devam edebilmesini sağlamıştır. Bu şekilde İslâm’ın birleştiriciliği, Sühreverdî gibi bir zatın kuşatıcılığı kullanılmak suretiyle bir yumuşak güç olarak fütüvvet teşkilatı Anadolu’ya gelmiştir. Her ne kadar Abbasi Halifesi Nâsır’ın siyasi planı arzu ettiği gibi işlemese ve Selçuklular İslâmın temsilciliğini zamanla kendileri üstlenseler de, böylece Anadolu’da Ahiliğin temeli atılmış oldu.

teşkilatının ve her bir mesleğin gerekleri hakkında bilgi veren Ortaasya’da Türkler arasında risale adı verilen metinler ve fütüvvete ilişkin esasları ortaya koyan fütüvvetnameler, mesleğin ve meslek örgütünün gelişimi hakkında önemli bilgiler vermektedir. Gerek risale olarak belirtilen eserler gerekse fütüvvetnameler incelendiğinde hepsinin Kur’an’ı ve İslâm peygamberinin hadislerini esas aldığı görülmektedir. Buradan anlaşılmaktadır ki; İslâm’ın yayılmasıyla birlikte İran üzerinden Ortaasya’daki Türk topluluklarına, ülkelerine, beraberinde de Anadolu’ya doğru bu meslek teşkilatı anlayışı yayılmış, zaten bir ihtiyaç olması sebebiyle kolayca kabul görmüş, beraberinde İslâm’ın evrensel kuşatıcılığı ve sarsılmaz hakikatleriyle de desteklenince güçlü bir biçimde tutunmuştur. Türklerin Andolu’ya kısım kısım gelişleri daha önceki tarihlere kadar gitmekle beraber Malazgirt zaferiyle hakim ve güçlü bir biçimde Anadolu’nun yurt tutulması sonucunda, Ortaasya’dan gelen müslüman sanat, meslek erbabı, başta Ahi Evran olmak üzere tasavvuf yönü de bulunan zatlar, Selçuklular döneminde Anadolu’da önceden zemin bulmuş olan bu meslek teşkilatlanması alt yapısıyla buluşmuşlardır.

Ahiliğin Anadolu’da ortaya çıkıp teşkilatlanması ve kurumsallaşmasında fütüvvet düşüncesini siyasi amaçlarla teşkilatlandıran Halife Nasır’ın Anadolu’ya elçiler göndermesi ve Moğol istilası nedeniyle Anadolu’ya olan göçlerin etkili olduğu ifade edilmişti.

Bir başka ifadeyle ahiliğin Anadolu’da ortaya çıkması, teşkilatlanması ve kurumlaşmasında Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ederek burasını Türkleştirmeleri, İslamlaştırmaları ve Anadolu’yu kendilerine yurt edinmeleri ve yine Moğol istilası nedeniyle çok sayıda fütüvvet ehlinin de Anadolu’ya göç etmesi ve yerleşmesi süreci (Çakmak, 2014: 149, 152) etkili olmuştur.

Bu bağlamda Türkistan coğrafyasında İslamiyet’in kabulü ile başlayan ve 12. yüzyıldan itibaren Yesevilik tarikatının etkisiyle örgütlü bir yapıya ulaşan sufi hareketlerin ve bu çevrelerde yazılan tarikatnamelerin daha sonra geleneksel mesleklerin yasası tarzında mesleki örgütlenmeyle de ilişkili olarak ortaya çıkan risalelerin (fütüvvetnameler) Anadolu’ya göçle birlikte bu coğrafyada Ahilik teşkilatının yapılanmasında etkili olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü Ahilik geleneğinde, teşkilata girecek kimsenin ilk önce fütüvvetnâmelerde belirtilen dinî ve ahlaki emirlere uymak zorunda olduğu bilinmektedir. Tarikatname ve risalelerde belirtilen teşkilât mensuplarında bulunması gereken vasıflar; vefa, doğruluk, güvenilirlik, cömertlik, tevazu, doğru yola sevk etme, affetme, tövbe şeklinde sıralanmıştır. Alkol, zina, yalan, gıybet, hile gibi davranışlar ise meslekten atılmayı gerektiren sebepler arasında sayılmıştır (Gölpınarlı, 1953: 115).

Fütüvvet, hızlı bir şehirleşme sonucunda sosyal değişimlere maruz kalan Ortadoğu toplumlarının, yeni şartlara ayak uydurma çabası sonucu ortaya çıkmış ve gelişmiş bir müessesedir. Hızlı şehirleşme sonucunda aşiret yapısı çözülmüş, sosyal ilişkilerde kan bağının önemi (azalmış), şehir ekonomisi kişileri kendi yetenekleriyle baş başa bırakmış, cemaat ilişkilerinin yerini cemiyet ilişkileri almıştır. Bu sosyal ve siyasal şartlar, gençlerin ortak hayat sürme isteklerini tetiklemiş, bunun sonucunda gençlik grupları şeklinde fityan birlikleri ortaya çıkmıştır. Bu birlikler genellikle fityan birlikleri olarak isimlendirilmekle birlikte yönetim ve halk tarafından bölgesel farklılıklara bağlı olarak “Ayyâr, Şâtır, Rind, Civanmerd, Ahdâs” şekillerinde isimlendirilmişlerdir (Güllülü, 1977: 31).

Türklerdeki alplik anlayış veya geleneğinin İslâmla müşerref olan Arap toplumlarındaki karşılığı olan Fütüvvetin zaman içerisinde tasavvufu işin içine katarak, uygulamalarını İslâmın temel esasları üzerine bina ederek mesleki olmanın yanında ahlaki bir boyut kazandığı anlaşılmaktadır.

Ahiliğin fütüvvetle açık ve uzun vadeli bir süreç içerisinde ilişkisi bulunmaktadır ve dolayısıyla böyle bir ilişki olmadan Ahiliğin ortaya çıktığını söylemek imkânsızdır. Özellikle Orta Asya’da ve Doğu Türkistan coğrafyasında var olan mesleki örgütlenme ve geleneksel mesleklerin yasası denebilecek risalecilik geleneği göçlerle Anadolu’ya taşınmıştır. Ayrıca “âlim, derviş, sanatkârlar” gibi toplumun yaşam biçimini büyük ölçüde etkileyen faktörlerin de Ahilik geleneğinin teşekkül ve terakkiyatında etkisini göz ardı etmemek gerekir (Öger, 2017:23-24).

Ahilik, Ahi Evran-ı Veli tarafından kurulan esnaf dayanışma teşkilâtıdır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlâkın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir (Erbosin, 2017: 174).

KAYNAKÇA

Çağatay, Neşet (1997). Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, Ankara.

Çakmak, Muharrem (2014). “Ahiliğin Tasavvufî Temelleri ve Ahilik-Fütüvvet İlişkisi”, Hikmet Yurdu Düşünce-Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, C.7, S.13, ss. 143-158.

Gölpınarlı, Abdülbâki (2011). İslâm ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilâtı, İstanbul: Erkam Yayınları.

Kayaoğlu, İsmet (1982). “Halife en-Nâsır’ın Fütüvvete Girişi ve Bir Fütüvvet Buyrultusu”, AÜİF Dergisi, C. 25, S. 1, ss. 221-227.

Küçük, Orhan (2021) “Ahiliğin Ana İlkelerinin Kültürel Temelleri: Kur’an Bakışı”, Ahi Evran International Conference on Scientific Research 30 November-1-2 December 2021 Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Fulltextbook Volume: 1, ISBN: 978-625-7464-55-0 pp. 78-88.

Küçük, Orhan (2017). İnsani Ekonomi Modeli Karşılaştırmalı Değerlendirme, Gece Yayınları, Ankara.

Küçük, Orhan (2021). “Mesleki Eğitim Modeli Olarak Ahilik: Fütüvvet Merkezli Bir Değerlendirme”, 2. International Symposium on Education and Change (ISEC’21), Sakarya University of Applied Sciences – Sakarya, Uluslararası Eğitim ve Değişim Sempozyumu 1-3 Ekim 2021 Sakarya, 01-03 Oct 2021.

7Öger, Adem, (2018). “Uygur Türklerinde Fütüvvet Kültürü Fütüvvet-Nâmeler ve Ahilik Teşkilatına Etkileri”, III. Uluslararası Ahilik Sempozyumu, 5-7 EKim 2017 Kırşehir, Bildiriler Kitapçığı 1. Cilt, Ankara: Sarıyıldız Ofset, ss. 13-26.

Uludağ, Süleyman (1991). Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Yaylacık Matbaası.