Demokrasi; genel olarak halkın kendi kendini, kendi beklentileri doğrultusunda yönetmesi olarak tanımlanmaktadır. Bunu yaparken hukukun üstünlüğü, adalet ve insan hakları gibi mekanizmaların doğru işletilmesi gereklidir. Bu mekanizmaların doğru işletilebilmesi için bir takım enstrümanlar vardır ve bunlar demokrasiyi işleten sac ayakları olarak değerlendirilebilir. Siyasi partiler, güçler ayrılığı, mahkemelerin tarafsızlığı, seçme ve seçilme hakkı gibi unsurların yanında demokrasinin vazgeçilmez bir ögesi de sivil toplum kuruluşlarıdır (STK).
Sivil toplum kuruluşları, herhangi bir kamu kuruluşuna, kuruma ve idareye bağlı olmadan çalışan, iktidar veya muhalefet herhangi bir siyasi partiye bağlı olmaksızın demokrasinin geliştirilmesi, insan onur ve refahının iyileştirilmesi genel amaçları yanında kuruluş özel amacı doğrultusunda hizmet vermek üzere kurulan örgütsel yapılardır.
Sivil toplum kuruluşları özelde bir takım amaçları gerçekleştirmek üzere vücuda getirilmiş olabilir. Fakat tüm STK’ların ortak amacı, idareye yol göstermek, tartışma kültürü oluşturmak, tarafsızlığı ile örnek olmak ve benzer çalışmaları neticesinde toplumun refah ve huzuruna katkı sağlamaktır.
Bağımsız, doğrudan bireysel beklentisiz yapılar olarak STK’lar idareye yol göstermek, fikir üretmek ve düzeyli yönlendirmeler yanında bugün ülkemiz benzeri toplumlarda eğitim ve öğretim konularında da faaliyet göstermektedir. Özellikle bu STK’lar yoksullara yardım, eğitim ve öğretime erişim zorluğu yaşayanlara destek ve toplumun mana köklerine ilişkin kültürel değerlerinin öğretilmesi ve yaşatılması hususunda da görev almaktadır.
Gerek sadece demokratik katılım anlamında çalışan STK’lar ve gerekse eğitim - öğretim ve kültürel faaliyetler üzerine de yoğunlaşan sivil örgütlerin çalışmalarına gönüllülük esasıyla katılmak insanlara mutluluk vermekte, bir aidiyet sağlamaktadır. Bu eleştirilemeyecek, yadırganamayacak, hatta övgüye layık sayılabilecek çabalar, STK’ların desteğini alma gibi bir yarar da sağlayabilir. Eğer görev alınan STK yönetime yakınsa veya idareye baskı uygulayabilecek durumda ise üyelere veya gönüllülere yönelik bir takım beklentiler hayata geçirilebilmektedir.
Bu yararın yanında STK gönüllüleri, toplumun saygınlığını, güvenini kazanma gibi bir avantaj da yaşayabilmekteler. Masum bir güven duygusu zararsız olabilir fakat bazı gönüllüler bu güveni başka alanlarda boşa çıkaracak davranışlarda bulunabilmekte, bu STK’lar üzerinden kendilerini temize çıkarmaya çalışabilmektedirler.
Bilindiği üzere cahiliye Arap toplumunda, şu anda da dünyanın bazı bölgelerinde olduğu gibi puta tapınılıyordu. Hatta helvadan put yapıp tapınır, acıkınca bu putları yerlermiş. Komik gelen bu durumun psikolojik alt yapısında, bir kutsalı olma, dolayısıyla iyi insan olma görüntüsü verme güdüsü yatmaktadır. Yani insanlara benim kutsalım var, tapınıyorum, benim bir değer yargım var denmektedir. Fakat Allah’a kul olmak reddedilip puta tapınılmaktadır, çünkü; putun hayatı düzene koyma anlamında bir yaptırımı sözkonusu değildir.
Bugün türlü yanlışları, önemli kusurları, ciddi hak ihlalleri olmasına karşın STK ilişkileri ile kendini temize çıkarmaya çalışan veya STK’lar üzerinde düzgünlük satın almaya çalışanların varlığını üzülerek görüyoruz.
Ciddi yanlışları olan insanlar, STK aidiyetini, gönüllülüğünü öne sürerek kendilerini temize çıkarmakta, bir şekilde yanlışları ortaya konunca da ticarette, siyasette işler böyle yürüyor kabilinden durumu tevil etmektedirler. Bu durum STK’ların masumiyetine, güvenirliğine de zarar verebilmektedir.
Toplumu oluşturan, birlikte aynı gemiyi paylaşan bireyler olarak kendimizi masum, günahsız göstermek ve inanılır kılmak adına STK’ları helvadan putlara dönüştürmeyelim. İçselleştiremediğimiz, kalbimizde hakim kılamadığımız iyilik, kötülükten sakındırma ve ahseni takvim üzere insan olma sırrı, STK üyeliği veya ara sıra yapılan aidat ödemeleri ile bizi kuşatamaz.
STK’lar ve toplum bu durumlara karşı uyanık olsunlar, STK üyeliği veya bir dini gruba mensubiyet, kendini düzeltmeden kimseyi cennete götürmeye yetmeyecektir.
Müslüman akledecek, fehmedecek, tefekkür edecek, aldanmayacak, bir kere ısırıldığı delikten bir daha ısırılmayacak! İyiliğe anahtar, kötülüğe kilit olacak.
STK üzerinden değer kazanma kanaatini bir kenara bırakıp, kendisi derneğe, vakfa, sendikaya değer katacak.
Toplum olarak iyiliğin yanında kötülüğün karşısında olurken bunu gerçek anlamda yapacak ve daha duyarlı, dinamik ve makul bir sosyal yapı var edeceğiz.