İnsanları yaftalama ve karalamada üstümüze yok!
Kolaylıkla yaftalıyor, karalıyoruz!
Hiçbir bilgi ve belgeye sahip olmadan, dedikodu ve gıybet ile kanaat sahibi oluyor ve onun üzerinden insanları değerlendirebiliyoruz.
Hele rakibimiz ise!
Bizim partiden, bizim görüşten, bizim cemiyet ve cemaatten değilse,
Bir de yerine, makamına göz dikmişsek,
Yaftanın, iftiranın, karalamanın bini bir para!
Belgeye, bilgiye gerek yok! İşimize yarıyor, rakibi alt etme de faydası varsa, salla gitsin!
Bir zamanlar ( 1980 öncesi ) yaftalama ve karalama “ sağ ve sol “ üzerindendi.
Her iki taraf, bu iki sıfat üzerinden yargılıyor, karar veriyor, linç ediyordu!
Veya “komünist ve faşist” sıfatları kullanılıyor, bunlar üzerinden, “toptan ret veya toptan kabul” ediliyor, insanların başka hiçbir özelliğine bakılmıyordu.
“Bizden ya da sizden” ayrımı bunlar üzerinden gerçekleşiyordu.
28 Şubat darbesinde “ Laik, anti laik” devreye sokuldu.
Ya da anti laik yerine “irtica” yaftası geliştirilmişti.
İrtica yaftası ile insanlar yaftalanıyor, işinden atılıyor, yargılanıyor, cezaevlerine dolduruluyordu.
Sakal, takke, tespih, başörtüsü, namaz, oruç, içki içmeme, tesettür ve benzeri dini tüm motifler, irticaya giden yollardı.
Daha sonraları “Ergenekon” girdi devreye!
Ya da “ETÖ” yaftası geçerli oldu.
Bu yafta ile birçok insan mağdur edildi.
Özellikle “Ordumuza” çok zarar verildi.
Toptancı yaklaşımlarla ve itinasız konuşmalarla Ordumuz ve askerlerimiz yıpratıldı.
Birçok Ordu mensubu haksız yere TSK’dan atıldı, cezaevlerine dolduruldu.
Adam harcamada “ETÖ” ya da “Ergenekoncu” yaftası kullanıldı.
Son yıllarda ve günümüzde de “FETÖ” kullanılmakta, bu yafta ile insanlar vurulmaktadır.
İlgili ilgisiz herkese “fetö” damgası vurulabilmekte, ayak kaydırmada yaygın olarak kullanılmaktadır. Hususen siyasette ve bürokraside ayak kaydırmada!
Bütün ömrü o tarafa hizmet etmekle geçmiş, gazetesini almış, derisini vermiş, bankasına para yatırmış, sendikasına destek vermiş, maddi yardımda bulunmuş ( Suç kapsamında olduğu için söylemiyorum. Devlet yasal olarak faaliyetlerine izin vermişse, vatandaş suçlu olmaz, olursa devlet olur) insanlar bile, ömründe onlara bir deri dahi vermeyenleri yaftalayabilmekte, karalayabilmektedir.
Bugün geçerli “yafta” bu!
Yarını bilmiyoruz!
Elbet yaftalar bitmez!
Yüzlercesi var ya da dahası da üretilebilir!
Biz sadece en yaygın, ve umumi, hatta “resmi” olanları yazdık. Yaftanın her çeşidi aynıdır. Sağ, sol, komünist, faşist, irtica, etö veya fetö, hiç fark etmez. Kime yapılırsa yapılsın, eğer belgesiz ise, iftiradır. Ortada işlenmiş bir suç, kesinleşmiş bir yargı kararı ( bu da tek başına yetmez, yargının bağımsız, adil ve hukuki olması lazım) yoksa, herkes, hepsi masumdur, yaftalama en büyük iftiradır.
Bu yolla yani muhtelif yaftalama şekilleriyle toplum dinamitleniyor!
Düşmanların yapmadığını, yapamadığını, biz bize yapıyoruz!
Adam tutuklanmamış, yargılanmamış, feto ile ilgili hiçbir yasal takibe ve muameleye tabi tutulmamış, ama, muhalif cephede görünüyor, bizi tenkit ediyorsa, hemen “fetö” damgasını vuruyoruz!
“Fetöcu ise, neden içeri almıyorlar ya da dava açmıyorlar, fetöcu olsaydı bugüne kadar tutuklarlardı” diyorsunuz ya da dediğinizde,
O kafa hala “fetöcu” yargı ve yaftasına devam ediyor.
Elinde tek bir bilgi ve belge olmamasına rağmen!
Sadece “muhalif” olmasıyla ya da “içerden” olduğu halde, bazı yanlışları dillendiriyor, eleştiriyorsa, yaftayı hak ediyor!
Oysa, tutuklama ve yargılama olsa bile, hakkında herhangi bir hüküm veremeyiz. Ta ki, yargılama bitinceye ve suçlu olup olmadığı kesinleşinceye kadar. Yargılama bitene kadar suçsuzluk esastır.
Darbeye karışmış, bilfiil darbe içinde yer almış ya da bir şekilde destek verdiği ( hukuki delil ve belgelerle ) kesinleşmiş olanlar ( yargılama sonucu ), bu yaftayı hak eder veya geçmişe yönelik tüm yaftalar, bu şartlarla geçerli olur.
İşte biz böyle bir toplum olduk. Çok kötü, hatta selam bile verilemeyecek kadar kötü ahlaklı insanları “iyi,” fevkalade güzel, dosdoğru, dürüst ve adaletli insanlar “kötü” olarak niteleyebiliyor, yaftalanabiliyor. Bizden olmaması, muhalif olması, susmaması, haksızlıklara sessiz kalmaması, yaftalanması, kötü insan olması için yeterli.
Oysa, bırakınız iftirayı ( çok büyük günahlar arasındadır), gıybet bile, “ölü kardeşin etini yemek” kadar kerih görülmüş, şiddetle yasaklanmıştır.