Her atasözü, bir mevzuyu çok kısa olarak özetleme görevini  yapar. 

                Sayfalarca anlatılabilecek bir konuyu, atasözleri kısa bir cümle ile izah eder. Hem de çok güzel izah eder, altın vuruşla halleder. Tam onikiden vurur! 

                Aynı zamanda ve esasen insanlara uyarıcı nitelikte mühim bir görevi de bulunmaktadır. Hatta esas amaçları uyarı/ikazdır. 

                Uyarıcı özelliğini, bu olayları daha önce yaşamış ve denemiş  atalarımızın tecrübelerinden almaktadır.  

              Tecrübeler sonucu oluşmuş, geçmişten gelen sözlerdir. 

               Yüzyılların bileşkesi, ortak paydasıdırlar.  

               Arifçe, bilgece ve özlü sözlerdir.  

              “İyilikten maraz doğar” ATASÖZÜ DE  bunlardan biridir.  

                     Sözkonusu bu atasözü, insanların iyi niyetlerinin kullanılmaya, kötüye yorulmaya açık olduğunu ifade etmek için kullanılan, ikaz vasfında bir sözdür. 

                  Diğer bir ifadeyle, kalbi fazla temiz olan insanları uyarma amaçlı söylenen bir atasözüdür.  

                  Bu sözün temel şeklinde ki anlamı şu şekildedir: 

                 Merhamet bazen ilaçtır, bazen de hastalık.  

                Bazı kimseler, kendilerine acıyıp iyilik edenlerin başını derde sokarlar ya da bu iyiliği kötüye kullanırlar. 

                  İnkar ya da nankörlük derecesine kadar varan sonuçlar doğurabilirler 

                  Bu mevzuyla alakalı;. 

                  “Ona bu kadar iyilik yaptın ama unutma ki atalarımız iyilikten maraz doğar demişler” şeklindeki ikazlara çok rastlamışınızdır. 

                  Bu atasözü, bendenizin hayatında maalesef hep söylendiği, atalarımızın beyan ettiği şekilde olmuştur. 

                  Hemen hemen hiç istisnası olmamıştır. 

                  Kime iyilik ettimse, sonunda aleyhime olmuş, iyilik ettiklerim bana düşmanca davranmış, kuyumu kazmışlardır. 

                   En yakın arkadaş ve dostlarımızdan gördüğümüz gibi, aile çevresinde bile bunu yaşadım ve gördüm. 

                   Bir ömür hizmet ettiğim yakınlarım bile, en alçak dedikodu, gıybet ve iftiralara varan tavırlar sergilemiş, bırakınız gerçekten yapmayı, milyonlar verseler rol icabı bile yapamayacağım suçlama ve iftiralara maruz kalmışımdır. 

                  Buna rağmen, acı tecrübelere rağmen  "İYİLİK MARAZ DOĞURUR" SÖZÜNE HİÇ İTİBAR ETMEDİM. 

                  Maksatlı ve fesat bir söz olduğuna inandım ve hala da inanıyorum. 

                  AMA HEP GERÇEK OLDU, YAŞADIM, YAŞIYORUM. 

                  EN YAKININIZ, KARDEŞİNİZ, KARDEŞ AİLENİZ BİLE, İYİLİĞİ İSTİSMAR EDEBİLİYOR, NANKÖR OLABİLİYOR, MARAZLIK YAPABİLİYOR. 

                      Şüphesiz eğitimsizliğin, körkütük cahilliğin, kara, kapkara cehaletin, ahlaksızlığın, edepsizliğin, arsızlığın ve utanmazlığın, KARARMIŞ AKLIN VE KALBİN ESERİ! 

                  AMA BİZ  İYİLİĞE DEVAM ETTİK, EDECEĞİZ. 

                       Asla “iyilik maraz doğurur” atasözünü hayatımıza ikame ettirmeyeceğiz. 

                  ZİRA  İYİLİK, İNSAN RIZASI İÇİN DEĞİL, MUTLAK RIZA İÇİNDİR, ÖYLE OLMALIDIR.. 

                  Bu atasözüne değil, “İYİLİK ET, DENİZE AT, BALIK BİLMEZSE HALİK BİLİR” atasözüne itibar edecek, 

                         Hayatımızda buna yer verdik, vermeye devam edeceğiz. 

                          Yine biliriz ki, iyilikler belaları defeder. 

                         Gönül ister ki, iyilikten maraz da doğmasın. 

                         Her şeyin kadr-ü  kıymeti bilinsin. 

                         İyiliğin de. 

                         Hz. Peygamber “Her iyilik bir sadakadır.”  “Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.” Bir fenalık ettinse, arkasından bir iyilik icrasına çalış ki, o fenalık defterinden silinsin. Demiştir 

                           Hz. Ali: Karşılığında kötülük göreceğinizi hiç düşünmeden, iyilik ediniz. 

                          İmam Gazali: “İnsanlardan bir iyilik gördüğün zaman önce Allah’a şükret, sonra ona vesile olan kimseye teşekkür et. Nimeti göndereni unutma, getireni de ihmal etme.”.  

                     Atalarımız  da şu sözleri boşuna mı söyledi: 

            -Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır. 

                     - İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı.. 

                     - İyilik eden iyilik bulur. 

                     - İyilik et kele, övünsün (varsın söylesin) ele. 

                     -İyilik insanın emniyet kemeridir. ( Lokman Hekim ) 

                       - Her insan yapmaԁığı tüm iyiliklerden suçludur.(Voltaire ) 

                      - İyilik etmesini bilmeyen insana, bildiği başka şeylerden hayır gelmez. (Montaigne )
                     - İyilikten daha büyük bir bilgelik bulabilir misin? (Jean Jacgues Rousseau ) 

                           - İyiliği, yalnız iyiler anlar, kötülüğü herkes.( Cenap Şebettin ) 

                            - İyilik, insanlık sanatıdır. (Nizami ) 

                           - İyiliğe iyilik her kişinin, kötülüğe iyilik er kişinin, iyiliğe kötülük ise şer kişinin işidir. (Şeyh Edebali )