“Hep Erenler Hû ile kaldırdılar Hû perdesin.
Gördüler Hû kaplamış on sekiz bin âlemi
Zât’ı Hakk’ı buldular, buluştular Hû ile.”
Yazı başlığı ve yukarıdaki dizeler Münir DERMAN (1910-1989) Hazretleri’ne ait.
O mübarek zat hakkında yazı yazmak haddim değil lakin talipler için iz sürecekleri ipucu olsun bu yazı.
Ârifler şöyle der. Peygamberler (asm) başta olmak üzere: “Allah, üç zümrenin ağzından konuşur. Çocuklar, deliler (mezcuplar) bir de velîler.” Yukarıda zikrettiğim üç zümrenin de ortak özelliği şudur. Konuşurken yalan söylemezler, riya ve gösteriş yapmazlar.
Başlıkta zikredilen “İnsanı; insan, insan yapar” sözü üzerinde düşünmeye değer. Biyografisini okuyanlar göreceklerdir ki; ricâl-i gayb, ebrâr zümresinden olan Münir Derman Hazretleri, “İnsân-ı kâmil”dir. Hazreti İnsan’dır.
Ledûnnî ilim Sultanı Peygamber Efendimiz’in (sav) bereketinden nasiplenen ve “Merhamet-i Muhammediyye” makamına mazhar olan kişiler marifet sahibidirler. Münir Derman Hazretleri de onlardandır.
Bakınız Allah dostu ne diyor: “ Bu yol sabır yoludur. Bu yol çile yoludur. Bu yol, hizmet yoludur. Bu yol övünme, böbürlenme, gururlanma yolu değildir. Bu yol, makam mansıb, şan şöhret yolu hiç değildir.”
Varlık âleminde dünyaya sürgün edilen insan, âleme tertemiz gelir. Ne zaman ki bedenine nefs- emmâreyle “şehvet” ortak olur… İşte o günden itibaren insan kirlenmeye başlar. İnsan kirlendikçe batar, gaflet perdesi gittikçe kalınlaşır. Kalp aynası kirlenir, Hakk’tan uzaklaşır. Günahlara dalar, Rabbini unutur. Yaratılış gayesini unutanlar, zâhiren insan olarak görünmeye devam eder lakin bâtınen hayvanî sıfatlarına yenilmeye başlar…
İnsan çeşitli imtihanlardan geçer. Fakirlik, hastalık, bela ve musibetlere düçâr olur. Gün gelir aklı başına gelir, pişman olur. Pişmanlık ve gözyaşı kişiyi Hakk’a yaklaştırır. Kibirle işlenen (görünmeyen) günahlar ise kişiyi Allah’tan uzaklaştırır.
Kibir, şeytanın sıfatıdır. Âdem’e (as) hased eden şeytan, teslim olmak yerine kendini beğenip mantık yürüttü. “İblis, "Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın" dedi.” (Sâd Sûresi. 38/76)
Feriduddin Attar’ın şaheseri Mantık’ut Tayr (Kuşların Diliyle) kitabında anlatılan yedi vadiden geçilen, türlü tehlikeler barındıran marifet yolculuğu tek başına yürünmez. Yolu bilen bir mihmandar gerekir. Hakikat şehrine açılan kapının anahtarı İnsân-ı kâmil mürşîdler ve Allah dostlarıdır.
Münir Derman Hazretleri’nin hocası, Buharalı Ömer İnan Efendi’den naklettiği tavsiyeler hepimiz için manevi reçete gibidir.
“Vesveseyi bırak! Ne kadar işin, arzun, dileğin varsa, hepsini kazâ ve kadere teslim et! Kendi nasıl isterse öyle iş gören, Allah’a bırak ve bekle! Telaşı terket! Izdırabı üzüntüyü kaldır. Murâd yolu, kendi kendine görünür. O yola düşersin! Aç kal kimseye söyleme! Dertlerini, yoksulluklarını, ızdıraplarını söz haline geçirme, melekler bile duymasın. Derdin olursa Hakk ile konuş, her şeye yeter! Sefalete düşersen vakur ol! Sabret! Hakk’a bile ellerini istek için kaldırma, yalnız hamd için kaldır! Allah seni senden iyi bilir. Hakk’da erimek, dünyada budur.”
Dr. Münir Derman Hazretleri, sırlar dolu hayatında binlerce insana maddî/manevî şifâ dağıttı. Yolunu kaybetmiş insanları gafletten kurtarıp “Ahsen-i Takvim” aslına döndürdü.
Ankara, Memlik Köyü’nde bedeni sırlandı. Her dâim cevelân eden ruhaniyetine muhabbetle aşk-ı niyâz eylerim.
Makamı âl’i, devri dâim, menzili mübarek olsun.