Dünya atlasınız varsa alın elinize. Haritanın en ortasına bakın. Etrafı karayla çevrili büyük bir deniz göreceksiniz. Kadim uygarlıklara ev sahipliği yapan toprakların çevrelediği Akdeniz’i. Kıbrıs’ın hemen sağ altında, Sina Yarımadası’nın yanı başında bir ülke var, görebildiniz mi? Zorlandınız görmekte değil mi? Zaten bahse konu ülke koca haritada küçücük bir nokta kadar. Dünya da görmüyor. Bir noktanın sesi çıkar mı dersiniz? Avaz avaz bağırıyor bir millet o noktada yıllardır, kimseler duymuyor. Orada Filistin adında bir devlet var. Filistin halkı o topraklarda binlerce yıldır var. Görmezden geliniyor ama var. 
    Kaderi gözyaşı ve kanla yazılmış, can çekişen bir ülke Filistin… Sapkın, saplantılı, zalim bir ideolojinin temsilcileri tarafından el konulan toprakları kan kırmızıya boyanan işgal altında bir ülke Filistin… Göğünde hür kuşların değil mahpus hayatların kanat çırptığı, gecelerini dolunay ve yıldızların değil ölüm kusan bombaların aydınlattığı Filistin… Dünyanın gözü önünde soykırıma uğrayan mahzun ve mazlum bir millet var orada; Filistinliler. Utanılası çağa uzak, Allah’a yakın yüreklerin inatla attığı kutsal bir coğrafya. Direniyor Filistin bağımsızlığına kast eden canilere. Şehadeti şerbet sayarak yudumluyor Filistinliler günden güne. Doymuyor zalimler kana, doymuyor toprak bağrında açan bunca zambağa, güle, goncaya. Zulme direnip vurulanlara “öldü” diyor yabancı kaynaklı ajanslar. “Terörist” dedikleri masumları hedef alıyor, vurunca da maharetmiş gibi gülüyor insanlıktan nasibini alamamış insan görünümlü mahlûklar. Direniyor Filistin türlü oyuna, filme, hengâmeye. Asil bir toplum yok sayılıyor, çok geliyor şu kocaman yeryüzüne. Ölü taklidi yapıyor Bir/leşmiş Milletler, kokuşmuş, tepkisiz, suskun… Zulme ortak olduklarını sessizlikleriyle itiraf ediyorlar. Sessizlik onaylayıştır, kabulleniştir olan biteni, destekleyiştir. Katledilenler sarı saçlı, renkli gözlü, beyaz bir ırktan olmayınca ehemmiyetsiz sayılıyor yaşanan mezalim. Birkaç Müslüman ülke dışında tek dişi kalmış canavar sürüsüne dönmüş koca dünya. Batasıca medeniyetler köklü bir medeniyetin yok oluşunu büyük bir keyifle izliyor. Adına heykeller diktikleri özgürlüğü çok görüyor Filistin’e köksüz, hadsiz, merhametsiz, devletler. Bilmiyorlar değil, korkuyorlar. Korkuyorlar kaçınılmaz sonlarını görmekten. Gözlerini yummuyorlar, arkalarını dönüyorlar. Yaptıklarının ve yapmadıklarının yanlarına kalacağını sanan vicdansızlar ordusu eninde sonunda yenilecek, inanmak istemiyorlar. On yıllara yayılan kutlu direniş tarihe kanla yazılıyor. Özgürlüğü haykıran çocukların sedası semayı inletiyor. Şeytanların mermilerine kafa tutuyor sapanlardan atılan taşlar. Bu dava büyük, bu dava diri… Bir gün gelecek başka başka simalarla zuhur edecek yeniden Yavuz’u, Selâhaddin’i, Ömer’i… 
Vakti var gelecek günlerin. Kaydedeni var seyirci kalınan vahşetin. Vaadi var dava sahibinin. Haritada nokta kadar bir yer yakacak yeniden ateşi. İnanıyoruz, bu ahlar yerde kalmayacak. Gök kubbeyi küfür ehlinin başına yıkacak. Bir noktası olacak sonsuz denen her şeyin. Nokta deyip geçmeyin. Âlemde zerredir ama sonunu getirir, ipini çeker cümlenin. 

…    

İbrahim Gürel