İsrail Terör Devleti, gün geçmiyor ki yaptığı katliamlara bir yenisini daha eklemesin.

19 Ekim'de, Rum Ortodoks Aziz Porphyriuys Kilisesi'ni bombalayan İsrail Hava Kuvvetleri, aralarında çocukların da bulunduğu 16 kişiyi daha katletti.

Gözünü tamamen kan bürümüş siyonist katiller, Gazze’de sadece müslümanları değil hristiyanları da hedef alıyor.

Bombaların hedefi olan Gazze Aziz Porphyrius Kilisesi, Hristiyanlık tarihinin en eski üçüncü kilisesi olarak kabul ediliyor.

İsrail saldırılardan kaçan içlerinde Hristiyanların da bulunduğu bine yakın Gazelli sivil, bu tarihi kilisenin daha güvenilir bir yer olduğunu düşünerek Kilise Vekiller Konseyi binasına sığınmak zorunda kalmışlardı.

Ama ne yazık ki İsrail,  hiç bir insani ve ahlaki değeri dikkate almadığı için kiliseleri ve camileri  de rahatlıkla imha edebiliyor.

Gazze Aziz Porphyrius Kilisesi ile daha önce bombalanan ve 500 kişinin hayatını kaybettiği  Gazze El- Ehli Baptist Hastanesi arasında  takribi 250 metrelik bir mesafe var. İsrail bu bölgeyi, sivil halkın direncini tamamen kırmak için özellikle hedef alıyor.

Her ne kadar İsrail ve müttefikleri, hastane saldırısının kim tarafından yapıldığı tam olarak belli değil deseler de gerek atılan bombanın tahrip gücü  gerekse İsrail ordusunun kanlı geçmişi faili açıkça  ortaya koyuyor.

***

El-Baptist Hastanesi, Hristiyanlar tarafından kurulmuş.

Gazze'nin en eski ve en büyük hastaneleri arasında yer alıyor.

Tarihi hastane, Filistin Anglikan Kilisesi tarafından yönetiliyor.

Saldırıların  hemen ardından  açıklama yapan Hastane yönetimi, günlerdir Tel Aviv tarafından tehdit edildiklerini, hastanelerinin bir an önce  boşaltılması yönünde büyük baskı gördüklerini ve bu saldırının  Hamas tarafından yapılmadığını dile getirse de İsrail ve müttefiklerinin küresel medya gücü bu açıklamanın gündeme gelmesine mani oldu.

***

Konu İsrail olunca, Batı dünyası her türlü insani değeri yok sayabiliyor.

Önce Hristiyanların yönetiminde bir hastaneye daha sonra ise bir kiliseye saldırı düzenleniyor.

Bu alçak saldırılar karşısında Batı ise sessiz kalmayı tercih ediyor.

Eğer böyle bir vahşeti Müslümanlar yapmış olsaydı tüm dünya ayağa kalkardı.

***

Filistin davası denilince aklımıza ilk gelen sembol görüntülerden birisi de ikinci intifada sırasında (2008) İsrail askerleri tarafından saldırıya uğrayan Muhammed Durra ve babası Cemal Durra'ya aittir.

Kurşunların hedefi olan baba   Durra, bu saldırıda ağır yaralanırken küçük Muhammed Durra ise oracıkta şehit olmuştu.

Bu acı olayın üzerinden tam 23 yıl geçmişti ki Gazze’de yaşayan Cemal Durra, şimdi de kardeşlerini, yengesini ve yeğenlerini İsrail saldırılarında kaybetti.

Tüm bu yaşadığı ağır travmalara rağmen C. Durra, Gazze’yi terk etmeyeceğini ve sonuna kadar mücadele edeceğini söylüyor.

Kaybedecek hiçbir şeyi kalmayın insanları ölümle korkutamazsınız.

Hele bir de bu insanlar, şeksiz ve şüphesiz Allah’a iman etmişlerse…