Emekli hakim, partinin yılmaz savunucularından ve temel taşlarından yazar Nusret Çiçek, “Erken Doğum” başlığı ile kaleme aldığı yazıyı önemsiyor, okuma ve bilgi sahibi olma meraklılarına arzediyorum.
Nusret abimiz bakın neler söylüyor:
“AK parti kurmayları seçimin zamanında yapılacağını ısrarla söylerken birden rota değiştirmelerinin mutlaka bir nedeni olmalıdır. O neden, keşke ülkenin istikbaline yönelik olsa söyleyecek sözümüz ne olabilir. Ancak, görülen o ki Bahçeli’nin kaptanlığını yapmakta olduğu gemi sefer halinde, peşinden korsanlar, eski alacaklılar... İşte iktidar daha önce de denenmiş o gemiye bindi gidiyor. Umarım inşallah kayalara çarpmaz.
Tespitime göre, Ak parti seçmeni, hatta MHP tabanı bile psikolojik olarak erken seçime hazır değildir. Seçim gününe bir yıldan fazla zaman kalmış olsa da onarılacak, tamir ve tedavi edilecek işler hala sıra beklemektedir. Yargı, milli eğitim, istihbarat gibi...
AKP seçmeni; umudunu bağladığı bu kurumlar adına endişeli, düşünceli.
16 Yıldır yolları gözlenenler maalesef olmadı.Reform olmadı,devrim olmadı.
Asıl başka sorunlar da var. Öncelikle Bahçeli’nin başında bulunduğu MHP’ye ülkücü camianın büyük bir kesimi mesafeli. Kaptan Bahçeli, gemiye hakim değil. Tabana da öz güven verememiştir. Sebebi ise, geçmişte ülke namına bedel ödeyen çoğu ülkücüler, hem parti kademelerinde, hem de iktidar dönemlerinde dışlanmışlardır.
Bu yırtık yama bir türlü onarılmadan seçime soyunmanın ittifak dedikleri oluşuma ne kadar katkıda bulunacağı tartışılır, geri de tepme ihtimali kuvvetli...
AK partinin de eksileri yok değil.
Taban, ideolojik olarak her ne kadar tatmin olunmamışsa da, çoğunluk ülkenin siyasi istikrarı bozulmasın diye oyunu vererek kenardan izlemeye çekiliyor.
Şuna ne demeli!.. Parti kurulduğundan beri özellikle Refah kökenli olanların bir el tarafından görevden uzak tutulmasının izahı şimdiye kadar yapılamamıştır. Bu kişiler, hiçbir gerekçe gösterilmeden, hiç olmazsa çağrılıp onure edilmeden kızağa çekilmelerini içlerine sindiremiyorlar. Unvanları müşavir, yaptıkları hiçbir iş yok.
FETÖ olayı hazır fırsat birileri tarafından saptırılarak bir nevi rakip harcamaya dönüştürüldü… Bylock oyunu ile AK parti çoklarının mağdur edilmesi tabanda geniş bir muhalefet oluşturmuştur. Bu halde onlar da sandığa gidecek.
Kaldı ki kazın ayağı hiçte öyle değilmiş...
Sen FETÖ örgütü derken karşı taraf irtica ile mücadele ediyor. O yüzden bir FETÖ’cü yanında iki namazlının ihraç edilme olayı çıkıyor karşımıza...
Var da var... Büyük şehirleri rant kavşağından 30 katlı beton yığınına çevirmek gibi yolsuzluk söylentileri de önemli, bu ucube yapılanmaya halktan büyük bir tepki var... Seçmene, “işte bizim iktidarımızda, çalanlar çırpanlar, yanlış yapanlar isterse Fatıma anamız olsun cezasını veririz” intibaını vermeden seçim güreşine soyunmanın verimini göreceğiz. İnsaf yahu, dönüşüm diye Ankara ne hale geldi, hala da 30 katlılar...
Komşumuz Rusya’nın liderini izliyoruz... Adam yerine göre konuşmaktan başka ağzını bıçak açmaz. Girdiği başkanlık seçimini %70 ile kazanmıştır. Demek ki Rus halkı bu liderin arkasında. Kusura bakmasın bağışlasın, bizim devlet başkanımız her saat ekran başında olduğuna göre halktan alacağı oy oranı Putin’den fazla olmalıdır. Olmaz da, en azından %50 artı bir olursa demektir ki gidişat yanlış. Çokça anlatmak yerine yapmak en doğrusu...
Bu seçimin diğer adı hadi cumhurun ittifakı olsun.
Ne büyük bir özlem... Ne var ki ittifak sırf tepedekilerin anlaşmasıyla olmaz. Asıl olan tabandakiler... Ülkücü, Milli Görüşçü, şucu bucu elbiselerini bir kenara fırlatarak Allah’ın “müminler ancak kardeştir” ayeti çerçevesinde tek yumruk olmaları halinde ittifak ancak ve ancak gerçekleşir. Hasretimiz, idealimiz, beklentimiz de budur...
Şartlarımızı, sorunlarımızı oturup konuşamadık... Hele İslam’i manada istişare ne gezer. Yazdıklarımız çizdiklerimiz de hep havada kalıyor. Görüyoruz, namertler yerine göre rağbette, eller üstünde... Artık geçenler geçti, şimdi ne olacaksa ona bakalım.
Erken doğum, arızaları olacak mı olmayacak mı göreceğiz.”
Bunlarda benden:
Sadece yukarılara yaranma peşinde olan, bayram ve cenaze namazları dışında halkın yanında olmayan, namazlarda da en önde görünmeye çalışan, vatandaşın hiçbir meşru talep ve derdiyle, hiçbir sorunuyla ilgilenmeyen, haksızlık ve hukuksuzluklara ses çıkarmayan, “sin külahın görünmesin” tavrıyla, sadece yeniden seçilmeye iman etmiş ekser vekiller, teşkliat idarecileri,
Güç zehirlenmesiyle her türlü kibri, egoyu, israf ve saltanatı meşru gören, adaleti rafa kaldıran, arkalarında bıraktıkları “sonradan görme, makam ve ne oldum delisi” bürokratlarıyla belediyeleri özel çiftliği gibi idare eden, görevden almalar başlayınca ve seçim yaklaşınca rol değiştiren, halka ve taleplere, ortak akıla, tenkite yakın durma röllerine başlayan ekser belediye başkanları ve sayfalara sığmayacak daha neler neler…NE YAZIK VE NE ACIDIR Kİ, BALTANIN SAPI BENDEN !!!
Umarız bu seçim bütün bunların düzelmesine vesile olur. Umarız milletin, Türkiye’nin bekası kazanır. Umarız cumhuriyet bir “İSTİŞARE, ŞURA, DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK VE ADALET CUMHURİYETİNE” dönüşür.