Uzun zamandır sağlık ve hekimlerimizle ilgili bir makale yazma arzum vardı. Ama, bir türlü kendimi hazır hissetmiyor, ilham gelmiyordu. Nihayet zorunlu olarak o noktaya geldik ve konunun doğrudan muhatabı olarak, işin içinde kendimizi bulduk. Keşke, sağlık var iken yazabilseydim!
Yazının başlığı, “Devlet-i Aliyye” ya da “Devlet-i Aliyye-i Osmaniye”nin büyük hükümdarı, dedemiz Kanuni Sultan Süleyman’ın meşhur iki dizelik şiirinden alınmıştır.
“HALK İÇİNDE MUTEBER BİR NESNE YOK DEVLET GİBİ
OLMAYA DEVLET CİHANDA BİR NEFES ‘SIHHAT’ GİBİ.”
Günümüz Türkçesiyle anlamı şudur:
“Halkın gözünde ‘devlet’ (iktidar) gibi değerli bir şey yok.
Halbuki, şu dünyada bir nefes ’sıhhat’ gibi devlet( güç ) olamaz.”
Evet. ELHAK doğrudur. Bu dünyada, bu muvakkat/geçici alemde, sağlık gibi, sıhhat gibi büyük bir servet, zenginlik, dünyalık, variyet yoktur. Sıhhat varsa, her şey vardır. Sıhhat yoksa, hiçbir şey yoktur. Daha açık bir ifadeyle, sıhhatin olmadığı bir halde, malın, mülkün, makamın, paranın, her türlü dünya varlığının bir önemi, bir geçerliliği yoktur.
Tam aksine sağlık ve sıhhatin olduğu yerde, hepsi vardır. Yoksa bile, var olmaya adaydır, sıhhat ile elde edilebilecek, sağlık ile kazanılabilecek ve yine sıhhat ile işe yarayabilecek şeylerdir.
Sıhhat ile ilgili veciz söz söyleyen sadece dedemiz Kanuni değildir.
En başa Peygamberimizin Hadisini alarak, konu ile ilgili sözlere bakalım:
*İki nimet vardır ki, insanların çoğu onların kıymetini hakkıyla takdir edemezler: onlardan biri sıhhat, diğeri de boş vakittir. ( H,Ş)
*İki şeyin elden gitmeden değerini takdir etmek zordur; sağlık ve gençlik. ( Hz. Ali ) *Sağlık varlıktan yeğdirhttp://www.shazinem.net/images/smilies/nokta.gif *Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi var demektirhttp://www.shazinem.net/images/smilies/nokta.gif
*İnsanlar önce para kazanmak için sağlıklarını, sonra da sağlıklarını korumak için paralarını harcarlar. ( Goethe)
*Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur. ( Eflatun)
*Hasta olmayan sağlığın değerini bilemez http://www.shazinem.net/images/smilies/nokta.gif *Sağlıktan büyük zenginlik yoktur http://www.shazinem.net/images/smilies/nokta.gif
*Bir memleket halkının sağlığı,hakikatte bir devletin dayandığı bütün mutluluk ve gücün temelidir. (G. Sand) *Her işin (şeyin) başı sağlık.
Evet. Sağlık tartışmasız ve tartışılmaz büyük bir nimet, en büyük varlık, en büyük SAADET, en büyük zenginlik ve en büyük nimettir.
Bu büyük nimeti kaybetmeye başladığımızda da, müracaat ettiğimiz, tutunduğumuz tek dal da DOKTORLARIMIZDIR.
Eğer, mesleklerden birine, bir kutsallık atfedilecekse, bu “Hekimlik” olurdu düşüncesi ve inancındayız. Zira, sağlığımızı, bu en büyük varlığımızı kaybettiğimizde, yani hasta olduğumuzda, müracaat edebileceğimiz, kendimizi emanet edebileceğimiz, ölünün kassala teslim olduğu gibi, bedenimizi kayıtsız şartsız teslim ettiğimiz, başka hiçbir kimseye güvenmediğimiz kadar “güvendiğimiz,” hekimler, doktorlardır.
Atalarımız, “Hekimsiz, hakimsiz memlekette oturma. Sağlığın güvencesi hekim, toplumun güvencesi hâkimdir.” Sözünü boşuna söylememişlerdir.
Voltaire’nin; “Her şeyden önce insan olunmalı; ondan sonra doktor.”
Rudyard Kipling’in; “Dünyada sadece iki sınıf insan vardır. Doktorlar ve hastalar.” Ve yine Voltaire’nin; “Becerileriyle insanlıklarını birleştirerek, insanları sağlıklarına kavuşturma işiyle uğraşanlar, bu dünyanın en büyük insanlarından da yüce kişilerdir. Onlar neredeyse tanrı katına erişmişlerdir, çünkü korumak ve yenilemek handiyse yaratmak kadar soylu bir uğraştır.” Bu sözler hekimlerin ehemmiyetini ne de güzel anlatmaktadır.
Hekimleri ve hususen de “cerrahları,” en büyük “sanatkar/zanaatkar” ve de “mimar ve mühendis” olarak görenlerdenim. İNSAN MİMAR VE MÜHENDİSİ.
Birçok sanatkar/zanaatkar, cansız varlıklar üzerinde maharetini ortaya koyarken, hekimler, bütün yaratılmışların en üstünü, en mükemmeli, en mucizevi olanı, eşref-i mahlukat, ahsen-i takvim olanı, en hassas ve zor olanı üzerinde çalışır, zanaatkarlıklarını, mimar ve mühendisliklerini “insan” üzerinde ortaya koyarlar.
Bu, işlerin en zoru, en hassası ve en riskli olanıdır. Zira, diğerleri hata kabul eder, yıkıp yeniden yapmaya imkan verir, ama, insan üzerinde hekimlerin böyle bir şansı yoktur. Ya yapacaktır, ya yapacaktır. İlle de yapacaktır.
Bu nedenle hekimler, her türlü maddi karşılığı hak etmektedir, ama, yaptıkları işin parayla ölçülmesi, parayla karşılanması mümkün değildir. Onlar, ibadetlerin en büyüğünü yapmakta, karşılığını ancak, tam anlamıyla “İlahi” olandan alacak, ancak “O” karşılayabilecektir.
Elbette “şifa” Allah’tandır ve “ŞAFİ” olan O’dur.
Şüphesiz, cüzi mahiyette de olsa, ŞAFİ sıfatının kulda tecellisi, hekimler eliyledir.
Bizde, “Şifa Allah’tandır” diyerek, kendimizi önce Allah’a, sonra da, “SAĞLAM” bir hekime, KARDEŞİMİZE, ustaya, sanatkara, zanaatkara, insan mimar ve mühendisine ve ekibine emanet ettik. Allah onları muvaffak eylesin, elleri dert görmesin. Bizlere de, tüm hastalarımıza da şifalar ihsan eylesin.
“Hasta” sıfatıyla yazdığımız yazının, “sağlıklı” olarak devamını yazmak ümit ve niyazıyla.