ÇÖP BELASI!

                    Nereye gidiyorsak, nereye bakıyor ve nerede duruyorsak karşımıza çıkıyor!

                    Her yerde hazır ve nazır.  Olmadığı yer yok.

                    Dağ da, yayla da, orman da, mera da,

                    Otoyol da, bölünmüş yolda, il, ilçe ve köy yolunda,

                    Parklar da, meydanlar da, cadde ve sokaklarda,

                    Deniz, göl ve dereler de,

                    Hele hele sahipsiz arsalarda, metruk bina ve araziler de,

                    Her yer de o!

                    Ülkeyi işgal etmiş durumda!

                    Çin askerleri, Yecüc Mecüc gibi!

                    Çevresel birçok sorunumuz var.

                   Ama en büyüğü, en çok görüneni, her yer de bulunanı, herkesi rahatsız edeni,

                    En göze batanı, her yer de göze gireni,

                   Çağın en büyük çevre kirliliği “ÇÖP” belasından söz ediyorum.

                   En azından görsel olan en büyük çevre sorunu.

                   En güzel parkı, en güzel caddeyi yapınız. Üzerinde çöp varsa, temiz değilse, en çirkin hale geliyor.

                   Ama, en kötü park, meydan ve cadde temiz ise, en azından rahatsız etmiyor, çöplü olandan daha güzel görünüyor.

                   Estetiğin, güzelliğin ve hoşluğun en baş şartı, çöpsüz ve temiz olmasıdır.

                   Bu  en büyük beladan, çirkinlik ve rezillikten kurtulmalıyız!

                   Bunu halletmeden, hiçbir sorunu çözmüş sayılmayız. İş yaptık, becerdik, hizmet ettik, başarılıyız, ilerledik, çağ atladık  diyemeyiz!

                   Zor ve pahalı olan, “Toplamasını ve bertarafını” az veya çok beceriyoruz da, temiz olmayı, temiz tutmayı, etrafa çöp atmamayı beceremiyoruz.

                   Esasen, en kolay olanı temizlik.

                   Para, pul, finansman, istemiyor! Pilan, pıroje, yatırım ve kıredi istemiyor!

                   İthalat, ihracat, sanayi, fabrika, baca istemiyor.

                   Emperyalistler, ziyonistler de çok şükür buna karışmıyor, karışamıyor!

                   ABD, AB, Rusya, Çin, NATO, Şanghay, İncirlik buna karışmıyor, bir şey demiyor!

                   Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa engel olmuyor!

                   Temiz olursanız, çevreye çöp atmazsanız, konuşturmam, salon vermem, miting yaptırmam demiyor!

                   Üzerinize polis, atlı süvariler, köpek salarım, coplarım demiyor!

                   Temiz olursanız, çevreye çöp atmazsanız AB görüşmelerini askıya alırız demiyor!

                   Evet. Bu iş zahmet, çaba, emek ve beceri gerektirmiyor.

                   Elinde ki çöpü çevreye “atmama, attırmama” yetiyor. Tüm zahmeti, masrafı bu!

                   “Atmama ve attırmama.”  Bu kadar basit ve kolay.

                   Vatandaş olarak, insan evladı ve hele hele Müslüman olarak,

                  “Temizlik imandandır” diyen bir inancın, bir medeniyetin varisleri olarak,

                  Çevreye çöp atmayacağız.  Belediyeler de “attırmayacak” ve mesele bitecek.

                  Çözüm iki kelime de saklı.  “ATMAYACAĞIZ, ATTIRMAYACAKLAR.”

                  Ben “insanım” diyen herkes, “atmamakla” mükellef.

                  Ben “Belediyeyim” diyen her kurum da “attırmamakla” sorumlu.

                  İnsan “insanlığının,”  Belediye de “Belediye/Kurum” olmanın gereğini yapacak.

                  Belediyeler bir eğitim seferberliği, bir uyarı, ikaz kampanyası, hamlesi, çalışması yapacak.

                  Takip edecek, murakabe edecek, ikaz edecek.

                  Yetmezse, bundan anlamayan varsa, anlamamaya devam eden olursa,

                  Müeyyideyi uygulayacak, cezayı basacak.

                  AB normlarında bu yok mu?

                 Neden önce bundan, en kolayından, bize, insana, müslümana yakışanından başlamıyoruz? 

                  Esasen, dünyaya biz örnek olmalı, biz bu normu satmalıydık!

                  15 Yaşından, yarım asra yakın bir süreden beri,

                 Çevreye çöp atmayan, binlerce insanı uyaran, yıllardır bunu yazan, her pilatform da konuşan bir insan, bir vatandaş olarak,

                  Yıllardır oturduğu evin önünü, çevresini, sokağını, caddesini süpüren, piknik yaptığı, denize girdiği yeri temizleyerek işe başlayan ve asla kirletmeyen,

                 Kısaca, bu vatanın bir santimetre karesine bile, tırnak kadar çöp atmayan biri olarak,

                 Bu işten bıktığımı, nefret ettiğimi, kirletenlere düşman olduğumu, yılan kadar tiksindiğimi, rahatsızlığımın sağlığımı bozacak düzeye geldiğini, isyan ettiğimi haykırarak, var gücümle bağırarak söylüyorum!

                 Yeter artık, bu işe bir çözüm bulalım, bu beladan kurtulalım artık!

                 Ne yapsak? “ANKARA’DAN İSTANBUL’A, BİR DE BUNUN İÇİN Mİ YÜRÜSEK!?”