(Tasarruf tedbirleri)
Seçimden birkaç gün önce vatsap’ta, bir arkadaşımızın mühim bir paylaşımını gördüm.
Mühim olan tarafı, lüks ve israfın önlenmesi ve tasarruf zaruretine vurgu yapması idi.
Mustafa Doğan ismine ait yazıda, HALEN YÜRÜRLÜKTE OLAN BİRTAKIM KURUM VE KADROLAR sıralanarak,
Bu kurum ve kadroların tamamıyla kapatılması öneriliyor,
‘millet bu kadar gereksiz kurumların mali yükünü kaldıramaz’ deniyordu.
Kaldırılması istenen kurum ve kadrolar şunlardı:
“Mahalle bekçileri, Köy Korucuları, Köy Muhtarları, Mahalle Muhtarları,
Zabıta Kurumu, Makam Şoförlüğü, Makam Araçları, Kurumlara ait Sosyal Tesisler,
Binlerce garson, aşçı, resepsiyonist,
Emekli Milletvekilliği, Bakan yardımcılıkları, Vali yardımcılıkları,
Genel sekreterin sekreterlikleri, Genel müdür yardımcılıkları,
Bölge müdür yardımcılıkları, TRT Haber dışındaki tüm kanallar ve TRT Bölge Müdürlükleri.”
Şüphesiz hepsi doğrudur veya yanlıştır gibi bir toptancı yaklaşıma girmemek gerekir.
Ama üzerinde tek tek düşünülmesi gereken hususlar olarak görüyor, önemli bir kısmının doğru olduğunu düşünüyoruz.
Bendeniz bunlara, ‘Arpalık’ olarak ta adlandırılan ya da nitelenen;
“Tüm YÖNETİM KURULU Üyeliklerini” ilave ediyor, bunlardan işe başlanılması gerektiğini düşünüyor, inanıyorum.
‘Mahalle bekçileri’ ne kadar gereklidir konusunda tereddütlerim var ama ‘Köy Korucuları’ terör ile ilgili olup, bu tehlikenin ortadan kalktığı yerlerde kaldırılacağını tabii olarak düşünmekteyiz. Terör yoksa, korucu da olmayacaktır. Ya da korucuların vazifesi polis ve askerimizle yerine getirilemez mi, getirilemiyor mu, onu bşlmiyoruz.
‘Köy Muhtarları’ bir ölçüde gerekli olabilir ama ‘İL VE İLÇE MERKEZLERİNDE, ŞEHİRLER DAHİLİNDE YER ALAN MUHTARLIKLARA ne kadar ihtiyaç var olduğu konusu ele alınmalıdır. Zira kent merkezlerinde başta belediyeler olmak üzere, belirli kurumlar, muhtarlıklara ihtiyaç kalmayacak şekilde bütün hizmetleri görüyor ve halen de sistem öyle işlemektedir. Bu şekilde binlerce muhtarlık bulunmakta, devlet bunlara küçümsenemeyecek miktarda bütçeden ödeme yapmaktadır.
Kaldı ki, uzun yıllar muhtarların birtakım işleri gördükleri ve bu hizmetleri ücretsiz yaptıkları, maaş almadıkları herkesçe bilinmektedir. Günümüzde ise, hemen hemen hiçbir işleri ya da çok çok az işleri kaldığı, bu işlerin belediyeler ve kurumlarca yürütüldüğü halde maaşa bağlanmaları üzerinde yeniden durmak gerekiyor.
‘Zabıta Kurumu’ çok aktif yürüyen bir kurum değil ama ıslah edilerek, etkinliği ve caydırıcılığı artırılarak, belki, seçim ve oya endeksli belediyelerde etkin olamaması da düşünülerek, polis zabıtası haline getirilmesi, belki emniyete bağlı olarak belediyede görevlendirilmesi üzerinde de durulmalıdır. Yürürlükteki hali ihtiyaçlara tam cevap verememekte, etkin ve caydırıcı olamamakta hatta zabıta güçsüz ve savunmasız bırakılmaktadır.
‘MAKAM ŞOFÖRLÜĞÜ’ çok üst düzey bürokratlar ve sınırlı hizmet görevlileri hariç, tümüyle kaldırılmalı, halen başta belediyeler olmak üzere bazı kurumlarda olduğu gibi hizmet ve makam araçlarını kamu görevlisinin bizatihi kendisi kullanmalıdır. Böylece binlerce personel ve maaş tasarrufu sağlanmış olacaktır.
‘MAKAM ARAÇLARI’ da çok sınırlı kalmalı, kahir ekseriyeti kaldırılmalıdır. Kalanlar da yerli montaj(TOGG gibi) arabalara dönüştürülmeli, yabancı arabalar satılmalıdır.
‘Kurumlara ait sosyal tesisler! De, çok zaruri yer ve hizmetlerde kalmalı, satmak değil ama kiraya verilerek, umuma açılmalı ve ticari hale getirilmeli, lüzumu halinde kamu personeline kısmi indirimler sağlanarak, özel ticari işletme olan bu yerlerden hizmet sunulmalıdır.
Şüphesiz bunlara bağlı olarak yüzlerce aşçı, garson, temizlikçi, resepsiyon görevlisi ve benzeri alanlarda tasarruf sağlanacaktır.
‘Milletvekilliği’ sayısı azaltılmalı, eşdeğer kamu görevlisi maaşına bağlanmalı, emekliliği ise kaldırılmalıdır. İran’da muallim ve polis kadar maaş aldıkları söylenmektedir.
‘Bakan Yardımcılıkları’ tümüyle kaldırılmalı, eskiden olduğu gibi Müsteşar ve Genel müdürler eliyle hizmetler yürütülmeli,
‘Müsteşar, Genel müdür, Bölge müdür, Başkan, Genel sekreter, Müdür ve Vali yardımcılıkları’ gibi tüm yardımcılıklar azaltılmalı, hizmet kapasitesi genişliğine göre bir veya iki ile sınırlandırılmalıdır.
‘SEKRETER’ uygulaması, çok üst düzey görevliler ( C.Başkanı, Başbakan, Bakan, Müsteşar, Vali gibi) hariç tümüyle kaldırılmalıdır.
Bütün bunlara ilaveten, ‘Üniversiteler’ azaltılmalı, belli başlı büyük şehirlerde bölge üniversiteleri olmalı, ilk mektepten başlamak üzere talebeler kabiliyetlerine göre yönlendirilmeli, A’dan Z’ye tüm meslekler okullaştırılmalı, % 60-70 oranında öğrenci meslek okullarına tahsis edilmeli, geri kalan üniversite okumalı, onlara da kabiliyetlerine göre bir veya iki meslek öğretilmeli, ‘Meslek Yüksek okulları’ da azaltılmalıdır.
‘Lüks ve konfora’ yönelik tüm yatırımlar durdurulmalı, daha az masraflı, ucuz ama sağlam, sade ve gösterişsiz işlere yönelinmelidir.
‘Partilere hazine yardımı’ sonlandırılmalı veya çok az olmak üzere tüm illerde teşkilatlanmış olanların hepsine yardım yapılmalı, seçim tantanası, mitingler, afişler, bayraklar kaldırılmalı, sadece tv. larda ve gazetelerde partiler kendilerini tanıtmalı, vatandaşları, ev ve işyerlerini dolaşarak pıroğramlarını anlatmalıdırlar.
TAM DA, EKONOMİNİN DARBOĞAZDA OLDUĞU BU DÖNEMDE BU VE BENZERİ TÜM LÜKS VE İSRAFLAR SONLANDIRILMALI, BU TEDBİRLER DEVREYE ALINMALIDIR.