Bizim Üniversiteler Neden Suskun?

                Üniversiteden tertibimiz ve değerli dostumuz F. Karaçam, Haber7’deki; “Üniversiteler, Şimdi Değilse Ne Zaman?” başlığı altında, yüreğimizin yarasını açık eden güzel bir yazı yazdı.

                Uzun ve ayrıntılı yazısından alıntıladığımız bir kısım pasajlarda şöyle diyor:  “Çocuklarınızdan birini düşünün. Ya da o masum, güçsüz ve dilsiz çocuk halinizi hatırlayın. Elleriniz, ayaklarınız bağlanmış, her gün bir uzvunuz kesiliyor. Bir gün gözlerinizden biri, başka bir gün diğer gözünüz oyulup çıkarılıyor. Bir gün bir kulağınız sonra…ilh.”

                  “Gazze’de bir baba, poşetin içine koyduğu bir bebeğin toz toprak içinden bulup çıkardığı tek kolunu özenle göğsüne bastırıp, “Çocuğumun artık bir mezarı olacak, hamdolsun, hamdolsun.” diyor.

                  “Yüzyılların en vahşi, en barbar, en acımasız katliamı yapılıyor. Hastaneler, hastalar, hekimler, hemşireler bombalanıyor. Kuvözdeki çocuklar, ana rahmindeki bebekler paramparça ediliyor. Okullar yıkılıyor, öğrenciler öldürülüyor.

                  Üniversiteler, hocalar, gazeteciler, yardım severler, hiçbir ayrım gözetmeden yakılıp yıkılıyor. Tarih, sanat, kültür din, şehir, din kurumları... Her şey, hepsi un ufak ediliyor.

                   Canını kurtarıp bir kenara çekilenler barınaksız, aç, susuz ölüme terk ediliyor.

                   Gazze’de insan ve insanlık, çağın bütün teknik yıkım araçları kullanılarak hunharca katlediliyor. Sağ kalan kimsesiz çocuklar kaçırılarak sinagog altlarında kazılan dehlizlerde parçalanıyor.

                     Kıyametten bir parça, cehennemden bir sahne yaşanıyor Gazze’de.

                    Gazze’de bunlar olurken kıtalar ötesinden tertemiz ruhlar, vicdanlar, genç bedenler kıyama kalkıyor, isyan ediyor. Önce Amerikan üniversitelerinde başlayan bu isyan dalga dalga, kıta kıta, ülke ülke tüm Avrupa’ya ve dünyaya yayılıyor. Siyonizm'e karşı Yahudi'si, Hristiyan'ı, Müslüman’ı, paganı, deisti, ateisti, agnostiki… Elele veriyor.
                  Öğrencilerini destekleyen rektörler, dekanlar, öğretim üyeleri işlerinden atılma pahasına gençlerle birlikte isyan ediyorlar, meydanlara çıkıyorlar, vicdan kıyamının hala ölmemiş olan sesini haykırıyorlar.

                   Gazze’de insanlara uygulanan, insan görünümlü bu cinnetin, cinayetin, soykırımın, vahşetin ve vahşiliğin kabul edilemez olduğunu, durdurulması gerektiğini söylüyorlar.”

                   “Amerika’daki bütün bu üniversitelerde öğrenciler Gazze’deki insanlık tarihinin en kanlı, en zalim ve en acımasız soykırım ve katliamını protesto ettiler, ediyorlar. Bu üniversitelerde yüzlerce öğrenci polis tarafından tartaklandı, onlarca öğretim üyesi işinden atıldı, bin kişiden fazla öğrenci ve öğretim elemanı göz altına alında.

                     Başta New York Post ve diğer Siyonist beslemesi medya organları olmak üzere bu öğrenci isyanını terörist öfke olarak linç edip aşağılamalarına rağmen, öğrencilerin onurla yürüttükleri vicdan kıyamı devam ediyor.

                    Öte yandan Avustralya’daki Sidney Üniversitesi, Kanada, Fransa... ve daha birçok üniversitede protestolar yayılarak sürüyor.

                    Fransız BFM TV, polisin, Sorbonne Üniversitesi'nin avlusuna çadır kuran öğrencileri sürükleyerek dışarı çıkardığı görüntüleri yayımladı.” Diyor.

                    VE ÇOK HAKLI OLARAK SORUYOR ve “Pekâlâ, Türkiye’deki üniversiteler nerede?” diye soruyor? Bu gezegende  insan soyunun en büyük, en kanlı cinayetleri işlenirken, ODTÜ, Hacettepe, Boğaziçi, İÜ, İTÜ, Yıldız  üniversitelerine seslenerek “Sen neredesin” diye soruyor.

                     “Bir kıtada senin soyun, tarihin en soysuz katilleri tarafından hunharca yok ediliyor, neredesin?” diyor.

                     “Bilgi ve bilim Türkiye'nin en ücra köşesine kadar yayılsın, öğrenci kendi evinde okusun, büyük şehirlerde zelil olmasın diye Anadolu’nun ilçelerine kadar götürülen üniversiteler; Gazze’de, insanlığın literatüründe kayıtlı olan kelimelerin anlatmak için çaresiz kaldığı bir vahşet yaşanıyor, siz neredesiniz?”diye soruyor.

                     “Protesto kültürünün beşiği olan üniversitelerde genç beyinlerin ve duyarlı yüreklerin kampüslerinden, amfilerinden, dershanelerinden, kütüphanelerinden dalga dalga yükselen dünyadaki erdemli, inançlı ve dirençli haykırışlar Türkiye üniversitelerine ulaşmadı mı?” diyor.

                      “İnsan soyuna karşı işlenen Gazze’deki hunharlığı hangi ideoloji köreltebilir, hangi ideoloji görmezden gelebilir, hangi ideoloji susturabilir ki siz susuyorsunuz?” diyor ve “Bugün değilse ne zaman ayağa kalkacaksınız?” diye soruyor?

                    Ve son olarak şunu da ekliyor: “ Gazze’de Siyonist vahşet yerden ve gökten ölüm kusuyor. İnsanlar paramparça ediliyor. Eşinin, evladının, babasının, anasının bedeninden bir parçacık bulup mezar yapan insanların sevinç gözyaşları sel olup sofralarımıza kadar ulaştı. Ölümün pençesinden kurtulan insanlar açlıktan ve susuzluktan hayatlarını kaybediyor.

                     Kendi soyunun Siyonistler tarafından vahşice yok edilmesinin karşısında böylesine sessiz, duyarsız ve umarsız kalmak Türkiye üniversitelerini tarihin, bilimin, insanlığın, haysiyetin ve vicdanın azabından kurtaramayacaktır.

                     Bugün değilse yarın. Burada değilse, orada. Ama mutlaka ve mutlaka.”

                      BÜTÜN BU FERYATLARA, SERZENİŞLERE VE SORULARA YÜREKTEN KATILIYORUZ.

                      Ancak, Amerika’da ya da Batı’nın bütününde, üniversite öğrencileri ve hocalar miting ve  pırotestolarını çok haklı olarak, bir yandan İzrail’i lanetlerken, diğer yandan kendi ülke yönetimlerine karşı yapıyor ve “Ziyonist canilere destek ve yardımınızı durdurun” diyorlar.

                        Çok iyi biliyorlar ki, sadece İzrail canilerine seslenmek işi çözmeyecek, lanetli kavmin bugünkü temsilcileri buna aldırış etmeyecek, bundan etkilenmeyecek.

                         Çok iyi biliyorlar ki, Ziyonist kasapların etkileneceği ve korkacağı şey, bu pırotestoların o ülke yönetimlerini İzrail aleyhine yaptırıma dönüştürmesidir.

                          Peki bizim ülkemizde pırotestolar kime karşı yapılıyor?

                          Yönetime “Ziyonistlerle ticareti durdur, Küreciği kapat, ilişkileri durduramazsan bile hiç olmazsa askıya al” deniyor mu, denebiliyor mu?

                         Bunu yukarıda sözü edilen üniversite hocaları ve talebeleri yapsa, akıbetleri ne olur? Bunlara tahammül edilir mi? Hocalar işinden olur, tutuklanır mı? Talebeler okullarından atılır mı? Her zaman hazır olan “Fetöcü ve cani terörist” yaftası devreye girer mi?

                          Üniversitelere yukarıdaki haklı serzeniş ve şikayet dile getirilirken, çok haksızlık etmeden  bu sorular da sorulmalı. YİĞİDİ ÖLDÜR AMA HAKKINI YEME.