Toplumsal bir sorun olarak, önlenmede ne yazık ki bir türlü ilerleme sağlanamayan bir dram halinde geldi, ekmek israfı…

Sıkıntı içerisinde olan bir toplumda böyle bir israfın hala ısrarla sürdürülmesini izah etmek sanırım hiç de kolay değildir…

Yer yer ve zaman zaman aynı konuyu ilin ve ülkenin gündemine taşıdığımız olmuştur…

Yeniden bu doğrultuda bir yazı kaleme almama yol açan bir haber ilişti, ulusal medyada gözüme…

Bu sorunun giderilmesi adına yoğun mesai harcayanlardan biri de hiç kuşkusuz Türkiye Fırıncılar Federasyonu Genel Başkanı ve Sakarya Fırıncılar Odası Başkanı Halil İbrahim Balcı’dır…

O da sık sık değinir bu hayati konuya;

“Yapmayın, etmeyin, bu büyük bir nimettir…

Kıymeti ancak aç kalınca anlaşılır” deyip ilin ve ülkenin dikkatini çeker, rakamlar vererek uyarır halkımızı…

Böylesine etkili ve de çarpıcı açıklamalara rağmen, deyim yerindeyse, imam bildiğini okuyor…

Ve de ne yazık ki israf da sürüp gidiyor…

Sanırım bu anlayıştan kaynaklanmıştır haber, ulusal gazetelerde…

Üniversitede iktisat hocam Prof. Dr. İsmail Özaslan’ın, 1960’lı yılların sonuna doğru sınıfta yaptığı bir değerlendirmeye götürür beni, benzer haberler her defasında…

Verdiği örnekler İstanbul’u içine alsa da genel olarak israf konusunda, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu anlatması yönüyle son derece önemliydi...

Benzer bir açıklama Türkiye Ekmek Üreticileri Federasyonu tarafından gerçekleştirildi son olarak;

2017 yılı verilerine göre yıl içinde -lütfen dikkat buyurun- “4 milyar 380 milyon adet ekmek çöpe atılmış.”

Buna göre; bir yılda üretilen 100 ekmekten 10’u çeşitli şekillerde israf ediliyor…

Ülkenin aynı yıl içerisinde 1,5 milyon dolarının kaybedildiğini düşünmek, üzerinde durup önlem alınması gereken bir toplumsal olay değilse, nedir!

Ülke adına “kanayan bir yara” haline gelen israfın kaynağında “ihtiyaç fazlası ekmek üretilmesi” başta gelirken, aynı zamanda kârlılığın da düşmesine sebep oluyor...

Bundan ülke ekonomisi de payına düşeni alıyor…

Ekmek üretiminin bilinçsizce artması yani ihtiyacı aşan miktarda üretilmesini durdurmak o derece önemli ve israfın önlenmesi adına atılacak en etkili adım olacaktır, hiç kuşkusuz…

Burada sorumluluğu tümüyle getirip üreticilerin sırtına yüklemek de yanlış…

Üreticiye düşen görevler yanında tüketicilerin de dikkat edip uyması gereken hususlar var…

O da ekmeğin bayatlayıp çöpe gitmesini önlemek, yani tüketeceği kadar ekmek alıp israftan kaçınmak olacaktır…

Otel, restoran ve aşevleri başta olmak üzere tüketici kesim ve halk da bu doğrultuda bilinçli ve hesaplı olmalıdır…

Dünyanın her köşesinden kıtlık sinyalleri yayılırken etrafa, bizim böyle bir lüks (!) içinde olmamız ne derece doğrudur!

Bu doğrultuda ilimizde ve dahi ülkemizde işin başında olan Türkiye Fırıncılar Federasyonu Genel Başkanı Halil İbrahim Balcı’nın gayretlerini biliyoruz…

Ancak son aşamada ona daha çok görev düştüğünün de altını çizmeden geçemeyiz…

Her açıdan giderilmesi kaçınılmaz hale gelen ekmek israfının son bulması adına taşın altına elini değil, gövdesini koymasını beklediğimiz Genel Başkan Halil İbrahim Balcı başta olmak üzere, bu hayati konuya gereken özeni göstermesi beklenen herkese ve her kesime yeni mahsul “Buğday çiçeği” gitsin istedik…