Ülkemiz ve de ilimiz at izi ile it izinin iç içe girdiği bir sancılı dönemden daha geçiyor. Dünyayı ayrım yapmaksızın etkisi altına alan bir görünmez musibet ile karşı karşıya insanlık. İşte böyle sıkıntılı bir ortamda dahi işi siyasete döküp farklı argüman peşinde koşanların olması ülkemiz adına son derece talihsizliktir. Bu kişiler işin vebal ve sorumluluğunu düşünmeyip, sanırsınız bunlar cehennemde yaşıyorlar, bugün ülkemizde istisnalar haricinde tuzu kuru diyebileceğimiz mutlu azınlık sınıfına girenlerdir. Bırakalım bir kenara onları kaderleriyle baş başa ve gelelim korona belasına yakalanmış tanıdık tanımadık, sayıları az da olsa bazı dostlara. Kendisi açıklamış işin ciddiyeti anlaşılsın diye Prof. Dr. Hasan Sağlam içinde bulunduğu durumu. Devlet hastanesinde bir dönem doktor arkadaşı Tacettin Koç ile birlikte başarılı hizmetler verdiği bilinen daha sonra sağlık kurumunun başına getirilen bu çelebi doktor, yaptığı bir hayırlı operasyon sonucu bulaşan mikroba yakalanmış. Onu da eve taşıyınca ailece sıkıntılı bir sürecin içinde bulmuş kendini. Zamanında alınan önlem, sorunu kısa sürede gidereceğine işaret ediyor. O böyle de Orhan Camii’nin yarım asırlık görevlisi ser-müezzin Hasan Çolak’ta aynı endişe ile gittiği Araştırma Hastanesinde kontrol altına alınınca sanmış ki kendine söylenmeyen korona virüse yakalanmış. Başlamış eşe dosta, tanıdık tanımadık herkese hakkınızı helal edin; yolcuyum galiba demeye. Oysa rutin bir hastalıktan dolayı gözetim altına alınmış Hasan Hoca. Şu sıralarda hiçbir telefona cevap veremiyor. Kadim dostu Fahri Tuna dolaylı yoldan öğrenmiş durumunu ve dostlarını rahatlatan bir süreç içerisinde olduğunu söyleyerek bu konuda duyulan merakı gidermiş. Bir başka dost Orhan Camii imamı bilge hoca Mustafa Aydın şiddetli baş ağrısı ile gitmediği özel, resmi hastane kalmamış neredeyse. Bir türlü kurtulamamış sancıdan. Hal böyle olunca hastaneler arası yoğun bir trafik yaşar hale gelmiş. Virüs kapmamış olsa da bir insanın şu sıralar da hasta olması öyle sıkıntılı bir tablo ortaya koyuyor ki üzülmemek elde değil. Mustafa Hoca’nın rahatsızlığı işte öyle bir şey. Tek tesellimiz hepsinin içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulmak adına gösterdiği dirençtir. Yıldız Camii eski görevlilerinden olan emekli imam Şaban Hoca’nın başına gelenler ise son derece dramatik. Ona bu ilde sansürsüz hoca derler. Bu yönüyle daha çok tanınır. Zira bilinir ki gözünü budaktan, sözünü dudaktan sakınmayan bir hocadır. Bir devlet kurumunda çalışan kızı taşımış korona virüsü eve. Hal böyle olunca Şaban Hoca, eşi ve kızı girmişler karantina altına. Eşinin rahatsızlığının ağır olduğu öğrenilirken Şaban Hoca ve kızının durumlarının iyi gidişi sevindirici… Son bir bilgi daha… Kim tarafından, neden ve niçin ortaya atıldığını bilemem. Kırkpınar’da et ve et ürünlerine farklı bir lezzet katan iş yerinin sahibi Kasap Cengiz de sözde yakalanmış bu illete. Araştırdım ve konuştuk telefonda hiç de öyle değilmiş. Aksine talep öyle yoğunmuş ki et ve et ürünlerini yetiştirmekte zorlanıyormuş. Doğru eğri, yalan yanlış sözlerin havada uçuştuğu flu bir tablo var ortalıkta dolaşan son günlerde. Bütün bunlardan kurtulmanın tek tedavi ve önleme yönetimi olarak insanların evine sığındığı şu sancılı dönemde gündeme gelen olaylar… Dileyelim Olayların sonu hayırlı olsun ve insanların yüzü gülsün. Ortalığın yeniden süt liman olması ve herkesin sıkıntılardan kurtulması duası ile istedim ki Bizim Bahçe’den tüm hastalara ve onlara hizmet eden fedakar sağlık personeline ayrı ayrı şifa çiçekleri gitsin.
BAŞKANLARIN İMTİHANI
Daha önceleri de çalışma tempoları yoğundu adı başkan olan herkesin. İlimiz, ülkemiz ve dahi dünyamız hiç de beklenmediği bir sürede baş başa kalınca bir öldürücü virüsle adeta koptu kıyamet. Şimdilik bu belayı def edecek net bir ilaç bulunmuş değil. Çalışmalar yoğun bir şekilde sürüyor ancak işin ciddiyeti çıkınca ortaya alınan caydırıcı önlemler daha da sertleşiyor. Vatandaşının anladığı dilden konuşarak etkili ve yetkili kuruluşların aldığı önlemler girdi devreye. Bütün bunların yanında ısrarla üzerinde durulan evden çıkmayın sözüne uyulması adına verilen mücadele giderek hem şiddetini arttırıyor hem de başka kurtuluş yolu olmadığına işaret ediyor. Hal böyle iken başta Büyük Şehir Belediyesi olmak üzere bütün belediye başkanları evlerine kapanan halkın her ihtiyacını karşılamak adına her türlü riski alıp ekip olarak meydan meydan, mahalle mahalle, sokak sokak dolaşarak büyük bir çaba sarf ediyorlar. Vatandaşa bu büyük fedakarlık karşısında emirlere uyup evde kalmak ve bu konuda yollara düşmüş görevlilere kolaylık sağlamak kalıyor. Başkanlar böyle de sağlık çalışanlarımız öyle değil mi? Telefonlara bakacak dahi zamanı olmayan, çoluğuna çocuğuna hasret sağlık personeli ve fedakarlığı unutulur mu hiç? İşte öyle zamana karşı bir yarış içinde olan yetkililere yardımcı olmak ve işlerini kolaylaştırmak gibi bir yol izlenmesi beklenir halkımızdan. Bize de bu kritik süreçte geceyi gündüze katıp hizmet veren etkili, yetkili tüm kurum ve kuruluşlara Bizim Bahçe’den peygamber çiçekleri göndermek düşer elbette…