Ülkemizde birçok şey yerli yerine oturmamış, oturamamış, oturtulmamıştır. Aslından çıkarılıp, keyfe ve isteklere göre şekillendirilmiştir

           Yine birçok şey asıl anlamını yitirmiş, başka anlamlara evrilmiş, evdirilmiş, içi başka şeylerle doldurulmuştur.  Kavramlar rayından çıkmış, kavram kargaşası alıp başını gitmiştir.

             Bunlardan biri de “Belediye Başkanı” kavramı olup, anlam kaymasına uğramıştır.

              Nedir Belediye Başkanı?

              Önce “Belediye” nedir ona bakalım.

              En basit anlamıyla belediye, şehir yönetimi, şehrin hizmetlerinin görüldüğü, bir şehirde insanların insanca yaşaması için gerekli çalışmaların halkın hizmetine sunulduğu, halkın hizmetinin yapıldığı yer, bunun için kurulmuş bir teşkilat, bir müessese, bir kurumdur.

               Belediye başkanı da, bu teşkilatın, kurumun başına getirilmiş görevli ve sorumludur.

               Bir şehirde yaşayanlar, hizmetlerinin görülmesi için, yani, bu hizmetleri yapmakla mükellef olan kurum/belediye için, bir adam seçer. Ya da önüne koyulanlardan birini seçer! (Günümüzde böyle olmaktadır)

               Ona, yani seçtiği adama der ki; seni bu kurumun/belediyenin başına, kurumdaki personelin başına “Başkan”  seçip  görevlendiriyorum. Sana da benim vergilerimden şu kadar maaş veriyorum. Bu maaşı al, dosdoğru, dürüst ve adaletli ol. Bizim paramızdan bir kuruş israf etme. Oradaki personelin de maaşını benim vergilerimden, hak edene hak ettiği kadar  öde ve personelin, çalışanların başına  idareci, başkan ol, oradaki birimlerin başına da, dosdoğru, dürüst,  ehliyetli ve liyakatli, bu hizmetleri bilen ve yapabilecek olanları getir, MÜDÜR YAP ve benim hizmetlerimi gör. Yani oradaki personele seni başkan seçtim. Onlara başkanlık yap, onları çok iyi, çok verimli idare et, organize et, çalıştır ve bizim hizmetlerimizi gör. PERSONELİN  “BAŞKANI,” BİZİM “HİZMETKARIMIZ, HADİMİMİZ, HADEMEMİZ” ol.

                Görüldüğü gibi bize, HALKA DEĞİL, BELEDİYEDEKİ PERSONELE BAŞKAN SEÇİLMEKTE,  onlara başkanlık etmesi, millete, halka ise hizmet etmesi, personeli verimli çalıştırarak halkın hizmetlerini görmesi için seçilmekte ve görevlendirilmektedir.

                Şehirde yaşayanların “HİZMETKARI” hizmetlerin görülmesi için belediye de çalışanların “BAŞKANI” konumundadır. Yani, halka, millete “Başkan” değildir.

                 Dolayısıyla, çalışanlar O’na “BAŞKAN,” halk ise, ya ismiyle hitap edecek, ya da “HİZMETKARIM,” hadimim, hademem diyecektir. Başkan dese bile, kurum çalışanlarının başkanı olarak adlandıracak, içini bu şekilde dolduracaktır.

                  Osmanlı Devlet Başkanlarının kendilerini Mekke ve Medine’nin (Harameyn’in) “Hadimi-hademesi,” “Hadimül Harameyn” gördükleri, kendilerini öyle adlandırdıkları gibi.

                  Belediye Başkanı budur ve bunu böyle bilerek aday olacak, vazifeye talip olacak, “Halkın Hizmetkarlığına” talip olduğunu bilecek, ŞEHRÜL EMİN/ŞEHREMİNİ olacak, “KURUMUN ÜSTÜNE/SIRTINA BİNMEYE ( maaş, makam, sıtatü v.s elde etmeye) DEĞİL, ALTINA GİRMEYE, ONU SIRTINA ALMAYA,” gidecektir. Zaten altına girmeye giden, bir defa aday olacak, ikinci kez o işe talip olmaya mecali kalmayacaktır. Eğer hakkıyla altına giriyor, vebal ve yükünü gerçekten sırtlanıyorsa. İstisnaları şüphesiz olacaktır. Böylece “BİR DEFA ADAY OLACAK, BAŞKANLIK Ya da VEKİLLİK BİR NİMET İSE HERKESE, TABANA YAYILACAK, HERKESİN PAYLAŞMASI SAĞLANACAK,  KÜLFET İSE (bize göre külfet, çok büyük ve ağır bir külfettir. Şüphesiz kurumun altına girenler için, sırtına binmeye gidenler için değil), YİNE BU KÜLFET TABANA YAYILACAK, HERKESİN KÜLFETİ PAYLAŞMASI SAĞLANACAKTIR.

                  Görev süresi boyunca, milletin parasıyla, halkın cebinden yaptığı hizmetleri de “Ben yaptım” demeyecek, “KURUM/BELEDİYE YAPTI,” yani MİLLET” yaptı diyecek, kendi ismini değil, kurumun/BELEDİYENİN ismini öne çıkaracak, bir yerlere yazmak gerekiyorsa, kendi ismini değil, kurumun/belediyenin ismini yazacaktır.

                   Millet/halk adına yaptığı yardımları da, kendi yapmış gibi göstermeyecek, halkın ve onun maaşlarıyla çalışanların olduğu kurumun yaptığını bilecek, yardımlarda da “Sağ elin verdiğini sol el duymayacak” hassasiyeti ve titizliğinde olacak, hiçbir hizmet ve yardımı “şov”a döndürmeyecek, “hizmetkar” sıfatıyla, son derece mütevazi olacaktır. Kendi cebinden bir iş ya da yardım yaptırırsa, o zaman kendi ismini kullanabilecek ki, onu bile “reklam ve desinler” olduğu için Yaradan kabul etmemekte, gizliliği ve ihlası önermekte, emretmektedir.

                     Bu kapsam ya da bu tanımlama, sadece Belediye başkanlarını değil, tüm idari kadroları kapsamakta, işçi, memur, muhtar, müdür, rektör, vekil, müsteşar, vali, bakan, başbakan ve en tepeye kadar hepsini içermekte, hepsi aynı konumda bulunmaktadır.

                      Örneğin, vekile de halk  şunu demektedir: Seni ya da önüme koyulanlardan seni seçiyor, Meclise gönderiyorum. Maaşını ben veriyor, seni vekil tayin ediyor, Meclis de bizim ve tüm milletimizin hizmetlerini dosdoğru, dürüst ve adaletle gör. “ASIL” olan benim, sen “VEKİLİMSİN.” Seni vekilim olarak tayin ediyor, senden hizmetlerimizi görmeni istiyorum!

                       Hangi görev olursa olsun, hangi göreve kim getirilirse getirilsin, işin aslı budur ve herkes bulunduğu yerde “MİLLETİN HİZMETKARI” dır. Dolayısıyla herkes, bulunduğu yerde birbirinin hadimi, hademesi, hamalı, hizmetkarıdır.

                        Ekmek aldığımız fırıncı fırınında, bakkal dükkanında, bankacı bankasında, lokantacı lokantasında, otelci otelinde halkın hizmetkarıdır. Aynı kişiler belediyeye, bayındırlığa veya başka bir kuruma geldiğinde de, orada çalışanlar onların hizmetkarı, hadimi, hademesidir.

                        Kısaca, herkes ve hepimiz, belli ve farklı alanlarda birbirimizin hizmetini görmekte, birbirimize hizmetkar olmaktayız. Hepimiz birbirimizin hizmetkarı olarak, bu dünya hayatını sürdürmekte, hizmetkarlığı dosdoğru, dürüst ve adaletle yaptığımızda insanca yaşama kavuşmakta, aksi olduğunda ise ( bugün dünya da ekseriyetle aksi olmakta), dünya hayatı cehenneme dönmektedir.

                        Netice olarak başımıza BAŞKAN değil, HİZMETKAR seçiyoruz.

                         Belediyenin veya herhangi bir kurumun ÜSTÜNE BİNMEYE, MAKAM, MAAŞ, SITATÜ ELDE ETMEYE DEĞİL, ALTINA GİRMEYE, KURUMU SIRTLANMAYA HAMAL, HİZMETKAR SEÇİYORUZ.