Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Öğretim Görevlisi Zuhal Erol hisli bir yüreğe sahiptir…
Öğrencisinin, toplumun ve ülkenin sorunlarını dert edinen, yer yer çözüm arayan, zaman zaman da sorunları analitik anlayışla ele alan, son derece duygulu bir akademisyendir…
Yine öyle duyguların kabardığı bir zamanda seslenmiş öğrencilerine…
Diyor ki;
“2002’den beri size, sivil inisiyatif, sosyal sorumluluk, diğerkamlık anlattım.
Dinlemediniz, ofladınız, pufladınız…
Ders bitti deyince de kendinizi göl kenarına attınız…
Size kötü bir haberim var çocuklar; o sahilinde çekirdek çitleyip pet şişenizi attığınız göl, piknik yapıp çöplerinizi bıraktığınız dere de yok olmak üzere...
Siz tek felaket yangın mı sanıyorsunuz?
Terörü var, seli var, depremi, salgını, tecavüzü var.
Bak, bir sapık Azra’ya tecavüz edip öldürmüş!
Van’da sel var, lösemili Ece yok artık!
Size yalvardım,
herkes hassasiyetlerine, değerlerine göre bir STK seçsin, üye ya da gönüllü olsun dedim.
Eğitim, sanat, spor, engelliler, hayvanlar, çevre...
Tahtaya tek tek büyük harflerle yazdım adlarını, not bile almadınız.
Çöp toplamaya gelmediniz, sokağa mama bırakmadınız, köy okuluna kitap bile getirmediniz.
“Ödeve mi sayacaksınız hocam?” dediniz.
Hangi birini sayayım?
Kadına şiddet dedim, arkadaşınızı iyi seçin dedim, o yapmaz dediniz,
ata tohum dedim hamburger var dediniz,
Hayrettin Karaca’nın delik süveteri dedim, yok artık o kadar da değil dediniz.
İşte o kadar yavrucum hatta daha da fazla!
Bunları ben sınavda sormadım ama şimdi insanlık sınavınızda tek tek soruluyor, hadi başarılar yavrularım…”
Bilmem bu uyarılara kimler ne derece uydu, kimler sırtını dönüp gitti…
Ancak bildiğim bir şey var ki hep yazmalı Zuhal Hoca gibi sorumluluk hissini yüreğinden hiç eksik etmeyen değerli akademisyenler…
Bir ihtimal anlayan olur…
Bu duygularla, Zuhal Erol’a gitsin istedik bugünkü çiçekleri demet demet…