Aramızda yaşayan bazı kişilerin faydaları olmadığı gibi çok büyük de zararları var.

Bunlar kırmızı ışıkta durmaz, yeşil yanınca yürümez, elindekini yere atar, yere tükürür, etrafı rahatsız eder, millet uykudayken klakson çalar, kaldırımdan sakat arabasının inip çıkacağı rampanın önüne arabasını bırakır, önünü görmeden araba sollar, aidat ödemez, borç takar, kitap gazete okumaz, oyun oynarken kağıt veya taş çalar, hak hukuk bilmez, Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz ve bugünlerdeki en büyük zararı verir oy kullanmaya gitmeyenlere katılır.

                               

Referandum yapıldı bitti, sonuçlar açıklandı. Şöyle bir incelersek bu zararlı kişilerin nelere sebep olduğunu görebiliriz.

Adapazarı’ndaki oy kullanabilecek insan sayısı 690 bin, oyunu kullanmaya giden vatandaş sayısı 616 bin... Özürü ve gerçekten mazereti olanlar dahil 74 bin adet o tip insan oy kullanmamış. Oran % 10…

Türkiye genelinde 58 milyonun 49’u oy kullanmış, 9’u kullanmamış. Oran % 15… Evet ile Hayır arasındaki fark 1 milyon, oy kullanmayan 9 milyon… Böyle insanlarla ne referandum olur ne seçim ne demokrasi… Bunların başına bir adam geçer bunları güder. Onlar da o adama nasıl yanaşırım, ondan nasıl yararlanırım diye yaltaklanır durur, hayatları böyle geçer.

Muhalefet seçim kazanmak için kendi partililerinin önünde konuşma yapmayı yeterli bulup sadece parti gurup toplantılarında ve mitinglerde boy göstermekle iktidara gelemez, seçimlerle ilgili hazırlıklara kafa yormaları gerekir.

Mesela önceden gazetesiyle, televizyon kanallarıyla kamuoyu baskısı yaratıp şu kararı çıkarabilmek için milleti ayağa kaldırıp başarılı olsalardı, oy kullanmayanların sayısı 9 milyon değil en fazla 2-3 milyonda kalırdı ve referandum sonuçları Türkiye tercihlerini daha çok yansıtır, ya kazanan taraf bu kadar kıl payı değil 3-5 milyon fark yapıp yerinde daha güvenli oturur, muhalefetin şikayet edecek hali kalmaz ya da karşı taraf kazanırdı. O çok basit bir karardı: Oy kullanmaya gitmeyen 100 TL ceza ödeyecektir.

Cezayı yememek için büyük bir kısmı sandık başına gidecekti. Böylece kullanılan oy sayısı artacaktı.

Bu tip insanlar geri kalan 49 milyon sorumluluğunu bilen Türk’ün hayatını 24 saat zehir etmeyi bırakıp herkes gibi olsunlar… Toplum rahat etsin.          

                                                                       ***

TRENİMİZİ BEKLİYORUZ

Adapazarlılar’ın İstanbul’la yüzyıldır çok fazla işleri olduğu için iki şehir arasında büyük bir gidiş geliş vardır. Bu eski yıllarda çok kolaydı. Evimizden çıkar yürüyerek Gar’a kadar gelir trenimize biner İstanbul’da inerdik. Dönüşte de trenden iner, yürüyerek evlerimize giderdik. Binali Yıldırım bakanken hızlı tren sevdasıyla yavaş trenleri iptal etti. Neyse 3-5 senedir geldi geliyor diye beklediğimiz trenimizin uzaktan sesi duyuldu…

Şimdi binlerce imza atarak trenini geri isteyen insanları sevindirme zamanıdır. Hepimiz gözümüz yolda, İstanbul trenimizi bekliyoruz… Yetkililer bu işi hızlandırıp treni Gar’a kadar getirirse, ilk seçimde bunun faydasını oy olarak görürler…