Belirli aralıklarla deprem denilen yıkıcı gerçeği yaşayan bir ilin çocukları olarak, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin ne denli büyük afete yol açtığını herkesten çok daha iyi ve derinden anlayabiliyoruz…
Evi barkı yıkılan, maddi manevi büyük kayıplara uğrayan 11 ilin halkının dramını, acısını ve dahi yaşadıklarını bizlerden iyi bir başka kim anlayabilirdi ki!
Asrın afeti olarak nitelenen iki büyük depremin neticesinde on binlerce canın kaybedilmesinin acısı gelip oturdu yüreğimize, yıllar sonra bir kez daha, bu nedenle…
Milletçe paylaşarak hafifletmeye çalışıyoruz acıları…
Devletimizin olağanüstü gayreti ve dahi fedakarlığı olmasa işimiz çok daha zor…
Deprem sonrası yaşanılan o büyük dramı televizyon ekranlarından bizlere ulaşan görüntüleri, bizi alıp o gözyaşı dolu günlere, 17 Ağustos 1999’a götürdü…
O gün olduğu gibi bugün de Anadolu insanı dökülüverdi sokaklara, düştü yollara, yıkıntıların altında kurtarılmayı bekleyen canların imdadına koşmak adına…
Özellikle böyle afetlerde, “kurşundan askerler” gibi kol kola girmeyi bilen bu necip millet, yine öyle olduğunu gösterir toplumsal bir refleksle fedakar ve cansiperane bir anlayışı sırtlanıp koştu deprem bölgesine…
Maddi manevi imkanı oranında, elinde avucunda ne varsa döktü ortaya…
Zira “Acılar paylaştıkça azalır” anlayışı ile afet bölgesine akın eden fedakar insanları seyrederken televizyon ekranlarından, bir kez daha ne kadar heyecan ve onur duyduğumu anlatacak kelime bulamıyorum…
Necip milletimizin yardım anlayışı, dayanılması zor acıları bir nebze de olsa hafifletmek için devam ediyor, yurdun dört bir köşesinden gönderilen tırlarla…
Allah’tan dileğim, bu büyük felaketi bir kez daha yaşatmasın cümlemize…
Depremin meydana geldiği ilk saatlerden itibaren yola düşen yardım malzemeleriyle dolu tırların oluşturduğu konvoylar, ülke insanının ne denli hayırsever olduğunu ortaya koyuyordu, tüm ihtişamıyla…
Ne mutlu ki böyle anlamlı duyguları sinesinde yaşatan büyük bir ulusa sahibiz…
Bir deprem kenti olarak Sakarya da üzerine düşen görevi, imkanlar dahilinde yaptı, yapmaya da devam ediyor; gücü olan maddi, olmayan ise dilinden düşürmediği dualarıyla…
Böylesine büyük çaplı bir afetin yaralarını sarmak, böyle topyekûn bir seferberlik halinde yardıma koşmakla olur ancak…
Cenab-ı Vacibü'l Vücud, ülkemizi böyle büyük afetlerden korusun diyerek, depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet; yakınlarını ve evini barkını kaybeden acılı depremzedelere sabır ve başsağlığı; afet bölgesinde ilk günden bu yana insanüstü gayretle fedakarca çalışan, yaraları sarmaya çalışan herkese kolaylık diliyorum bir kez daha…