Daha önce de bu sütunlarda dile getirdim, günün her saatinde Uzunçarşı’da boydan boya olmasa da karşıdan karşıya geçerim ara sokaklardan…
Çarşının tanıdık tanımadık esnafı keser yolumu…
“Niye bu çarşıyla ilgili yazılar yazmıyorsun” şeklindeki bildik, alıştık diyebileceğimiz suçlamalarda bulunurlar…
Genellikle bu tür serzenişler, 75 kuruş verip de bir yerel gazete alma zahmetine katlanmayanlardan gelir…
Zor kurtulurum ellerinden…
Dün sabah yine öyle oldu…
Çarşının hatırlı ve eski esnaflarından biriydi koluma giren…
Ne kadar istesem de kurtulmak, olmadı bir türlü…
Başladı siteme; “Çarşının halini görmüyor musun!”
Daha evvel de benzer suçlamalarla karşılaştığım için Büyükşehir Belediyesi’nden sevdiğim, çalışkan bir yetkiliye anlattım, çarşıda olup bitenleri…
İhaleyi alan firma ile yaşanılan sorunları ve yürütülmekte olan çalışmaları, niteliği ve niceliği itibariyle en ince ayrıntısına kadar açıkladı…
“Buraya daha donanımlı ve işinin ehli bir yeni firma bulanamaz mı?” sorusuna karşılık dedikleri beni hayli düşündürdü…
“Ağabey yeni bir ihale yapıp, yeni bir firma ile anlaşsak, prosedür uzar gider…
Çarşıda her şey Anıtlar Yüksek Kurulu’nun emri doğrultusunda gerçekleşiyor...
Kalkıp firma değiştirsek iş en az en az 6 ay uzar gider…
Çarşının ve esnafın buna katlanması, tahammülü zor…
O nedenle mevcut firmayla bu işi en kısa sürede bitirmek istiyoruz…
Bize de geliyor şikayetler… Her gün bu konuyla ilgileniyor ve takip ediyoruz…
Tarihi çarşıda elimizi kolumuzu bağlayan böyle aşılması zor sorunlar var...
Bunlar geride kaldı, iş hızlandı…
Bir an önce bitirmek için belediyemiz mevcut her imkanı kullanıyor, her şartı zorluyor.”
Böyle diyor yetkili kurumun yetkilisi…
Bu açıklama, bilmem çarşıda nasıl karşılanır…
Tam anlamıyla bitirilse ve üstünün kapatılması gelse gündeme, esnafın tepkisi, sitemi, sıkıntısı bir ihtimal biter görüşü hakim çarşıya…
Keşke söylendiği gibi olsa, çarşı esnafı rahatlasa, biz de kurtarsak yakamızı eşin dostun, esnafın elinden…