Hemen her kafadan bir ses çıkar, zaman zaman da gazetelere haber olur TÜVASAŞ’ın Ferizli’ye taşınıp taşınmayacağı konusu…
“Taşınsın” diyenlerle, “Tanışmasın” diyenlerin karşılıklı söz düellosu da bu nedenle ilgiyle izlenir oldu…
Oysa bilir, söyler ve dahi yazarız, bütün bu olup bitenler, havanda su dövmekten ibarettir…
Taşınan ya da kaşınan hiçbir şey yok ortada ama bakıyorsunuz ki, fabrika gitti gidiyor, eli kulağında…
Öyleyse bütün bu yapılanlar neyin gürültüsüdür?
Dostlar alışverişte görsün cinsinden yapılmış, yazılı ve sözlü alışverişler anlaşılan…
Kamuoyunu böyle boş işlerle meşgul etmenin altında yatanları yazmak için, vakit erken…
Kimsenin endişe etmesine mahal yok…
Ortada taşınan bir fabrika da yok.
Herkes rahatına baksın, işini yürütsün.
Hizmet kesilmesin.
TÜVASAŞ, hayatı boyunca yakalandığı en büyük fırsat olan, Bulgaristan Demiryolları için ürettiği vagonları zamanında ve kalitesinde teslim etsin.
Aksi, sadece ilimize ve fabrikaya değil, ülkemize de yapılmış en büyük ihanet olur.
Şimdi sırası değil, kaşınma ve taşınmanın…
Bu duygularla gönderelim istedik, Bizim Bahçe’nin “Oğul otunu”, “Fabrika taşınacak” diyenlerle aksini savunan herkese ve kesime, stresten kurtulmaları adına…
HASAN ALİ ÇELİK’E YAKIŞMADI
Bir çimento fabrikası tartışmasıdır, aldı yürüdü son yıllarda…
Fabrika kurulsun mu, kurulmasın mı?
Bu doğrultuda olumlu düşünenlerin yanında, olumsuz tavır sergileyenler hayli çoğunlukta…
Başta Fransa olmak üzere Avrupa’da pek çok ülke, kurulu çimento fabrikalarını kapatırken bir bir, biz oturmuş çimento fabrikasını ülkenin tarıma, turizme
müsait, verimli topraklarına nasıl kurarız düşüncesi üzerine terapi yapıyoruz.
Oysa “Batılı ülkeler, böyle hayati bir malzemeyi üreten fabrikalarını niye kapatıyor?” sorusuna cevap arasak, sorun kendiliğinden çözülecek.
Onların teknolojileri, çimento fabrikalarının çevreye verdiği zararı ortadan kaldıracak donanıma sahip değil midir de, üçüncü dünya ülkelerinde kuruyorlar tesislerini, hem de milyonlarca dolar harcayarak…
Pek mi hevesliler, böyle karlı bir yatırımı ülkelerinden bir başka ülkeye kaydırmaya yoksa!
Hayır, düşüncü başka…
Temel amaç insana yatırımdır, o ülkelerde…
Sağlık her şeyden önce gelir.
Onlar kendi insanlarına değer veriyor.
Çevreye, havaya, suya karşı son derece duyarlılar…
Biz ise menfaat, rant ve gelir için hayatı bile zehrediyoruz insanlara…
Hal böyle iken, bizim milletvekili, hem de o bölgenin bağrından çıkardığı parlamenter Hasan Ali Çelik, kalkıp “Fabrika kurulsun efendim” diyebiliyor.
Bunu anlamak mümkün değil.
Biz çimento fabrikalarının kurulmasına karşı değiliz.
Şehrin geleceğinin karartılmasına karşıyız.
Bakın Hereke’nin haline ve koyun elinizi vicdanınıza…
Öyle boşalsın dilinizin freni…
Başka yer mi yok da, esintinin şehre doğru olduğu bir yere kuruluyor fabrika...
Fabrikayı kuracak olanların, ilin varlıklı kimseleri olması da ayrıca çok düşündürücü…
Bu konuda çok şey yazılıp söylendi.
Biz de yorulduk inanın…
Kıramayacağımız dostlarımıza karşı çıkışımızın nedenlerini anlatmakta zorlanır olduk.
Ben işin içerisindekileri bir kez daha düşünmeye davet ederek, konuya nokta koymak istiyorum.
Sadece toprağın üstünü değil, altını da düşünmek gerekir…
Bu nedenle, Hasan Ali Çelik’in sözlerini kendisine yakıştıramadığımın altını önemle çizmek isterim.
Hasan Ali Çelik’e Bizim Bahçe’den iri dikenli bir “Kaktüs” göndererek, herkesi ve her kesimi bu konuda vicdanıyla baş başa bırakıyorum.
NEZİHİ UZEL’İ KAYBETTİK
İstanbul’un karmaşık hali yormuştu Nezihi Hoca’yı…
Koşup geldi Sapanca’ya…
Sessiz sakin bir havayı soludu uzun süre…
Doyumsuz sohbeti vardı.
Evine davete pek gidemesek de, Çark’ta geç vakitlere varan sohbetinden çok istifade etmiştik.
Türk medya dünyası yanında derin bir din ve musiki kültürüne sahipti.
Ülkemizde tasavvuf musikisini sevdiren değerli bir üstattı.
Şeker hastalığı yapıştı yakasına ve bir türlü bırakmadı gitti…
Çok badireler atlattı sağlık açısından…
Sonunda yenik düştü ve aramızdan bugün ayrılıp gidiyor.
Gazeteci, Yazar, Mutasavvıf olarak çok yönlü bir kimliğe sahipti.
Üsküdar Selami Ali Camii’nde bugün öğle vakti kılınacak cenaze namazıyla son yolculuğuna uğurlanacak Nezihi Hoca’ya yüce Mevla’dan rahmet, dostlarına acılarını paylaşır sabırlar diliyoruz.
ERKAYA’YA GEÇMİŞ OLSUN
Spor yazarı arkadaşımız Mustafa Erkaya, uzun süredir keyifsizdi.
Prostat sorunu yakalamıştı onu, genç denilebilecek yaşta…
Uzun süredir kendini ameliyata hazırlıyordu.
Nihayet istediği oldu, SAÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Prof. Dr. Öztuğ Adsan tarafından gerçekleştirilen başarılı bir operasyonla, hayata yeniden tutunmaya koyuldu.
Bu çelebi gazeteciye, geçmiş olsun dilekleriyle Bizim Bahçe’den şifa çiçeği “Itırlar” gönderiyoruz.