Bu ilin bağrından çıkıp İstanbul’da kurduğu giyim sanayi tesisleriyle bir döneme damga vuran tanınmış iş adamı Turan Sarıgülle, her ne kadar işine İstanbul’da devam etse de ilimizle ilgisini hiç kesmez…
Aksine canlı, diri tutmak adına elinden gelen her imkânı kullanır…
İstanbul’da önemli mevkilerde yer aldı…
Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığı gibi güçlü kuruluşların vazgeçilmez sanayicisi olan Sarıgülle, sosyal etkinlikleri arasında Galatasaray Kulübü Kongre Üyesi olmasına rağmen Sakaryaspor denilince yüreği hep yeşil siyaha boyanan, sevilen ve sayılan bir işadamı olarak bilinir…
Onun bir çarpıcı özelliği de Sakarya’ya olan tutkunluğudur…
Ne zaman olumlu bir gelişme olsa sevinir, aksi durumlarda üzüntüsünü paylaşır bizimle…
Bu yönüyle İstanbul’da Sakarya’nın fahri büyükelçisi olarak bilinir ve öyle de sevilir…
Şu sıralarda bir şeye takılmış…
“Sevgili Zeki kardeşim bizim Akyazı tarafında halkı çok üzen bir olay gerçekleştirilmek isteniyor. Yöre halkı bu konuda çok ciddi tepkiler gösteriyor. Zira orada tam bir doğa katliamı yapılıyor. Çevre Şehircilik Müdürlüğü Karapürçek ilçesinde bulunan dere yataklarındaki ağaçların kesilip satılmasına izin vermiş. Bu durum köy halkının tepkisine rağmen gerçekleştiriliyormuş. O nedenle köyde üzüntü büyük. Aynı zamanda tepki de… O civarın doğal zenginliği olan böyle bir güzelliğin ortadan kaldırılması doğru mudur sizce” diyen Turan Sarıgülle’nin figanına kayıtsız kalmak mümkün mü!
O nedenle gündeme taşıyalım istedik sorunu…
Sanırım haklı bir gerekçe yoksa bu ağaç katliamı durdurulur ve köy halkı ile sevgili Turan Sarıgülle de mutlu olur diyerek bu durumdan hayırlı bir geleceğin çıkması adına Bizim Bahçe’den ilgi gösteren herkese ve her kesime sevgi fidanları gitsin istedik…
ÇARŞI EMİNE ABLASINI KAYBETTİ
O, içine düştüğü talihsizliklere direnen kendilerine ait işyerini işletmesi bir yana, talihsiz bir rahatsızlık içerisinde olan eşine ve aynı sıkıntılardan mustarip oğlu Alican’a adanmış çileli bir ömrü tüketip aramızdan ayrıldı…
Çarşının bacı beyi olarak bilinen, tanınmış bir ailenin kızı olan Emine Çakar’ın vefat haberini duyunca ne kadar üzüldüğümü anlatamam…
Çoğu kez sabah çorbalı sohbetlerimizin vazgeçilmez esnafı, örnek aile kadını Emine Çakar’ın eşine ve oğluna adanmış yarım asrı aşkın ömrü bu kadarmış…
Neylersin emir büyük yerden…
Denilir ki her canlı ölümü tadacaktır, bundan kurtuluş yok…
Onun son yolculuğunda bulunmak istesem de içinde bulunulan sıkıntılı ortam nedeniyle yolcu edememenin üzüntüsü var içimde…
Ne kadar dertli olsa da belli etmez, dilinden “şükrü” hiç eksik etmezdi…
Haza bir hanımefendiydi…
Köklü bir aileden gelme özelliği ile verdiği hayat mücadelesi destansı ve dramatik bir geçmişe açılır…
Ona bu duygularla gönül dolusu rahmet dileklerimi gönderirken geride kalan çiçeği kızına, Alican’a, Necati Çakar’a ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum…