Yazıma öncelikle çok üzgün olduğumu söylemekle başlamak istiyorum. Üzgünlüğümün sebebi sadece Bodrumspor’dan 6 gol yiyip büyük bir hezimet yaşamamız değil maalesef. Bu durumu gelene kadar yaşanan süreçler ve olaylar da var tüm taraftarlarımız da olduğu gibi beni de üzen, kıran. Ama önce maça gelelim.
Bodrumspor maçından önce kimsenin böyle bir skor beklemediğine adım gibi eminim. Skoru bırakın, kime sorsak ligde 9 haftada 5 puan toplamış Bodrumspor’a kaybedeceğimizi bile düşünen olduğunu sanmıyorum. Maça zaten kalemizdeki 44.saniyedeki tehlike ile başladık. Bu pozisyon bir şeylerin mesajını veriyor gibiydi. Maçın başından sonuna kadar zaten çok kötü bir oyun oynadık. Maçtaki en iyi oyunumuzu 10. dakika ile penaltıya kadar oynadık. Zaten bence alakası olmayan bir penaltı, ardından da kurtarılan penaltının tekrar edilmesi falan derken, zaten olmayan takım konsantrasyonumuz iyice kayboldu. Tabi bu skoru buna bağlamak abesle iştigal olur.
Maalesef bizim takımımız sahada mücadele etmiyor. Bunun sebebi de bence sezon başında yapılan kadro mühendisliği. Bu konuyu kısaca örneklendirmek istiyorum.
Bizim takımımızda koşup mücadele edecek, çalışacak, top alıp verecek oyuncu sayısı çok az. Takımı bir ordu gibi düşünürsek maalesef iş yapacak askerimiz yok. Sezon başından beri alınan tüm oyuncular üst rütbeli komutanlar. Bana göre sahada tek mücadele eden ve takımın askeri isim Azad Filiz. Her ne kadar pozisyonlar kaçırsa da Ali Özgün’ü de belki bu kategoriye sokabilirim. Yedeklerden oyuna dahil olan Abdülaziz de son dönemde bu askerlerden biri bana göre.
Yani 24 kişilik kadromuzda genç oyuncuları dışarıda bırakırsak asker oyuncu sayısı sadece 3. Geri kalanı oyuncular ne peki? Ben söyleyeyim. Çavuştan başlıyor generale kadar gidiyor. Takım rütbeliden geçilmiyor! Bunu da nasıl anlıyoruz biliyor musunuz? Sahada aldıkları sorumluluk seviyelerinden. Son Bodrumspor maçı haricinde sezon başından beri oynadığımız maçları bir düşünelim. Kaç tane maç başından sonuna kadar koşan mücadele eden, rakibi ısıran, koşular yapan, adam eksilten oyuncumuz var? Kaybettiğimiz maçlarda zaten yok. Kazandıklarımızda ise gününde olan 1-2 oyuncu olursa. O da belki.
Defans tandeminde maalesef eski Ümit Yasin de Berkaycan da yok. Orta sahada Çağrı zaten böyle bir oyuncu değil. Nuri fatih ve Oğuzhan oynadıkları bölgeye göre fizik olarak zayıf kalıyor. Muhammet Reis her ne kadar daha istekli görünse de onun da yaşı ve fizik durumu böyle bir oyuna el vermiyor. O zaman sahada kim mücadele edecek? Takımı toparlayan kısmın orta saha olması gerekmiyor mu? Bizim orta sahamızda Azad dışında mücadeleci oyuncu yok. Bundan önceki senelerde mutlaka en az 2 oyuncumuzun böyle bir özellikte olmasına dikkat ederdik. Bu sezon bu kadro mühendisliğini iyi yapamadık.
İşlemeyen orta sahaya bir de zayıf kanatlar eklenince sonuçlar bundan öteye gitmiyor. Dirençli ve ısıran rakipler karşısında zorlanıyoruz. Karacabey maçından sonra köşe yazmamıştım. Çünkü 3-0’lık net skora rağmen bizim çok iyi olduğumuz değil, rakibin kötü olduğunu az çok görmüştüm. Karacabey bize çok alan bırakmıştı. Biz de cezayı kesmiştik.
Maalesef az askerli, çok rütbeli ordumuz Bodrum maçında hezimete uğradı. Rakiple savaşacak asker yoktu ama “Bunu ben mi yapayım?” “Bu sorumluluğu ben almam” Bana ne o yapsın” diyen komutanlarımız çoktu. Bu sonuç da kaçınılmaz oldu.
Sivas maçının ardından bir köşe yazmıştım. Artık bir şeyler değişmeli demiştim. O değişim teknik direktör İsmail Ertekin ile başladı. Ertekin hocamızı severim ama bu değişimi biraz da kendisi başlattı. Kadro tercihleri, yaptığı değişiklikler, süre verdiği veya vermediği oyuncularla geliyorum dedi bu karar.
Yeter mi? Bence yetmez.
Şimdi sıra başka değişimlerde.
Artık şu komutanlardan rütbe sökme zamanı geldi bence. Takımdaki asker sayısını arttırmak, komutalara da hezimetin hesabını sormak lazım. Çünkü Sakaryaspor armasını taşıyan hiç kimse böyle kötü mücadele edemez! Yetenek bazen Allah vergisi, herkeste olmuyor. Yetenek olarak kötü olabilirsin ama kötü mücadele edemezsin! Kaptan Oğuz dışında maalesef bu armanın ağırlığını hisseden oyuncu yok!
Kadro mühendisliğini yanlış yapan yönetim üyelerine de sorulacak sorular var elbet. Ama Türkiye’de işler biraz böyle işliyor. Önce teknik heyet gidiyor, değişim olmazsa sıra yöneticilere geliyor.
Umarım sıra kimseye gelmeden Sakaryaspor toparlanır. Umarım bir sezonumuz daha heba olmadan artık bu ligden kurtuluruz. Umarım bu konuştuklarımız, yazdıklarımız birer anı olarak kalır ve şampiyonluk gecesi hatırlarız.
Artık ne kulübün, ne taraftarın ne de bizim kaybedecek 1 senesi daha yok. Kararlar alınmalı, takım bir düzene sokulmalı, Sakaryaspor hak ettiği eski güzel günlerine dönmelidir.