Siyasetçiler milletin hizmetine,
Devletin idaresine soyunmuş ve talip olmuş insanlardır.
Milletin tamamına hizmetle görevli,
85 Milyonun hepsine hitap eden,
Hepsini kucaklayan,
Bir tekine bile ayrıcalık tanımayan,
Hepsine eşit mesafede duran,
Adaletle hareket edilmesi gereken bir görevi üstlenmiş, o vazifeyi yapmaya aday olmuş,
Bir yanda milletin adamı,
Diğer yanda da devletin adamı, devlet adamıdırlar.
Hal böyle olunca,
Her alanda örnek olmak, rol model olmak zorundadırlar.
Hususen de dillerine sahip çıkmalı,
Günümüzde bir kısım siyasetçiler gibi,
Dilleri yaban arısı gibi,
Hatta akrep gibi sokmamalı,
Dilleri zehirli hançere dönmemeli,
İncitmemeli,
Kin ve nefret kusmamalı,
Ayrıştırıcı,
Ötekileştirici,
Kamplaştırıcı,
Düşmanlaştırıcı,
Bölücü olmamalı,
Ses tonu bile,
Kızgın,
Öfkeli,
Yüksek ton da,
Gürültü kirliliğini aşan bir desibel de,
Kulakları tırmalayan,
Beyni zonklatan,
Yoran ve yorduran,
Tahrik ve öfkeye teşvik edici, azmettirici olmamalıdır.
KİME DÜŞMAN OLACAĞIMIZI BİLE EMPERYALİSTLER BELİRLİYOR
Birkaç gün önce basında, Kocatepe Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Mücahit Gültekin’in bir beyanatına rastlamıştım.
Şöyle diyordu Mücahit Bey:
"Müslümanların kime düşman olması gerektiğini bile ABD, İngiltere, uluslararası ziyonizm ve onların maaşlı elemanları belirliyor."
Tamamen doğru, dosdoğru bir tespit.
Emperyalistler dışarda ve içerde ellerinde bulundurdukları yazılı, görsel ve sosyal basın yoluyla kitleleri istedikleri gibi yönlendirmekte,
Onların iyi gösterdikleri iyi, kötü gösterdikleri kötü olmakta,
Düşman gösterdikleri düşman, dost gösterdikleri dost olmaktadır.
Bunu, emperyalizme ve ziyonizme karşı olan, onların maşası olmayan ya da dediklerinin tamamını itirazsız yapmayan ülke liderlerinde gördük, görmeye devam ediyoruz.
Geçmişte Uganda devlet başkanını neredeyse “yamyam” haline getirip, iktidardan uzaklaştırmışlardır.
Saddam Hüseyin’i her türlü karalamayla, yalan ve iftiralarla ülkesini işgal etmiş, işgal şöyle dursun “yerle yeksan” etmişler, idam ile hayatına son vermişlerdir.
Aynı şey Kaddafi’ye yapılmış, öcü gösterilmiş, hunharca öldürülmüş, ülkesi parçalanmış, iç savaşa sokulmuştur.
Yemen’de, Suriye’de, Afganistan’da ve daha birçok yerde aynı şey yapılmış,
Müslüman liderler Müslümanlara düşman gösterilebilmiş, çok geniş kitleleri buna ikna edebilmişlerdir.
Rahmetli Erbakan’a da aynı komplolar düzenlenmiş, dışarda ve içerde öcü haline getirilmiş, iktidar olduğu dönemde müslümanların nefret ettiği bir isim haline dönüştürülebilmiştir.
Halen ve kırk küsür yıldan beri ambargo altında tuttukları İran rejim ve yönetimine de aynı şeyi yapmakta,
Müslümanlara ziyonist izrail’den ve Amerika’dan daha tehlikeli gösterilmekte, bunda da önemli yol almış bulunmaktadırlar.
Kısaca, Mücahit hocanın dediği gibi; müslümanların kime dost kime düşman olacaklarını emperyalistler belirlemekte,
Maalesef ki, milyonlarca müslüman da bunlara inanmakta,
Yalan, algı, abartma, saptırma, manipülasyon ve dezenformasyon ile istediklerini sevdirmekte, istediklerini düşmanlaştırmakta,
İstediklerini kahraman, istediklerini hain ilan edebilmektedirler.
Oysa Müslüman aynı delikten iki defa sokulmaz,
Bir haber geldiğinde, haber sahibinin fasık olup olmadığına bakardı!