Dertli ašik hajde dostu

Ragbet čini šerijatu

A dost budi tarikatu

Hajde ašik u  tekiju

Tekke maksuresinde yukarıda yazdığım beyitler okundu. İlahinin ardından Neyzen Emin Efendi, nây-ı şerîf’i eline alınca meydan bir anda sessizliğe

 büründü. Şeyh Efendi başıyla işaret edip destur verince neyin yanık sesi ferahfeza peşreviyle semahaneyi kuşattı. Dervişlerin aşka susamış mahzun gönülleri ferahladı. Ney taksimi biter bitmez, Travnik’ten ziyarete gelen misafir, yanık sesiyle ilahi okumaya başlayınca, bendirin ahenkli düm-tekleri deniz dalgaları gibi âşıkların gönüllerini titretti.

Kosova’nın tanınmış âlimlerinden Selim Sami Efendi, 1883 yılında Vuçıtırn’da doğdu. Ailesinden şeriat ilimlerini öğrendi. Kalp ilmi olan marifet ilimlerini de tahsil edebilmek amacıyla tarikata gönül verdi. Tekkesinde perşembe ve pazartesi geceleri zikir meydanı açıyor; güzel ahlak, irfan ve hikmete dair sohbetler ediyor, gündüzleri de medresede talebe okutuyordu.

Balkan coğrafyasında tanınan saygı gören âlim, arif bir zattı. Halk arasında Şeyh Selim Sami namıyla meşhurdu. Bosnalı büyük âlim Feyzullah Hadzibajric ondan tarikat dersi almış, ölene kadar Sarayevo’daki Hacı Sinan Tekkesi’nde aşka talip olanları irşat etmişti.

1908 - 1912 Osmanlı Meclisi’nde, Manastır Vilayeti Priştine Sancağı Mebusu (milletvekili) Hasan Priştina onun talebesiydi. Mebusluk vazifesi gereği çoğunlukla İstanbul’da bulunmasına rağmen Kosova’ya geldiği zamanlarda muhakkak tekkeye ziyarete gelir, hürmeten şeyhin elini öperdi.

Şeyh Selim Sami’nin kapısı her daim açık olup zengin fakir ayırmaz, Allah’ın kullarına (ibadullah) muhabbetle hizmet ederdi. Mitrovica Kadiri Tekkesi, şehri ikiye ayıran İbar Nehri üzerindeki büyük köprünün hemen dibindeydi. Cami ve tekke 1999 yılında Sırplar tarafından yıkıldı. O tekkede zikir yapan dervişler de sırlandılar. Kimi başka tekkelere gitti. Kimi de Türkiye’ye göç etti. Mitrovica Tekke Hatırası ise ölmedi, sırlandı. Şimdi siyah beyaz fotoğraflarda ve ölmeyen ruhlarımızda yaşıyor.

Yaklaşık yirmi yıl önce Kosova’ya yaptığım mutad ziyaretlerden birindeydi. Vuçıtırn’da eski çarşı içindeki fotoğrafçının önünden geçerken çoğunlukla renkli resimlerle süslenmiş vitrine gayriihtiyari gözüm takılmıştı.

Aslında yoldan geçen herkesin dikkatini çekebilecek şekilde vitrinin tam ortasında sanki kasten oraya yerleştirilmiş gibi 20x14 cm ebadında siyah beyaz bir resim vardı. Sakallı, sarıklı ve cübbeli bu zatın resmini görünce dükkândan içeri girip selam verdim. Dükkân sahibi seksenli yaşlarda, düzgün giyimli, zarif bir amcaydı. İsmi Nesim imiş. Dikkatimi çeken resimdeki zatın kim olduğunu Arnavutça lisanla sordum. Nesim Bey, bendenizi görmesiyle birlikte Türkiye’den misafir olduğumu zaten anlamıştı. Elindeki işi bırakıp gözlüğünü çıkardı. Tebessüm ederek düzgün bir Türkçeyle: “Oğlum, Vuçıtırn’a hoş gelmişsin,” dedi. Sonra içini çekerek devam etti. O sorduğun zat, 1951 yılında Hakk’a yürüdü. O şeyhimizdi. Adı, Selim Sami’dirdedi. Çekmecesinden eski fotoğrafları sakladığı bir arşiv/dosya çıkardı. Yarım asırlık siyah beyaz fotoğrafları gösterirken hem açıklama yapıyor hem de hasretle yâd ettiği Şeyh Selim Sami Efendi’nin bizzat kendisinden dinlediği aşağıdaki beyitleri hafızasından mırıldanıyordu.

Selim Sâmî balçıktır / Ehl-i Beyt’e âşıktır

Günahını sorarsan / Denizlerden artıktır

Fotoğrafçı Nesim; hem şair, hem yazar, hem de tam bir beyefendiydi. Sağ olsun, Vuçıtırn tarihiyle ilgili yazdığı kitaplardan birini imzalayıp bendenize hediye etmişti. Vitrindeki fotoğrafın bir kopyasıyla beraber… Anadolu ruhunun Balkanlardaki sırlı nefesi Selim Sami Efendi’nin Boşnakça yazdığı dîvân henüz Türkçe’ye çevrilmedi.

Sırp Rejimi tarafından baskı altında tutularak “ya bizimle çalış ya da Kosova’yı terk et” denilen Şeyh Selim Sami Efendi ölene kadar Kosova’da İslam’ın bayraktarlığını yaptı. Allah rahmet eyleyip makamını âl’î eylesin. Amin.

Şeyh Selim Sami- Kosova  (1883-1951)