SEDAŞ’tan emekli mühendis Sefer Beyenal, ilimizdeki sosyal içerikli etkinliklerin gönüllü sunucusudur…
Müzisyendir, kendine has tarzı ve gitarı ile katıldığı her toplantıyı neşeye boğar, renk katar...
Onun üzüntülü haline pek rastlanılmaz...
Pozitif bir enerjiye sahiptir…
Her sabah Adatıp arkasındaki evimizden gazetemizin bulunduğu iş hanına kadar yürürüm genellikle…
Yine öyle bir günde yolumu Çark’taki, Köfteci İsmail’in önündeki yoldan anayola çıkışta içindekinin sıkıntılı olduğu her halinden belli olan bir otomobil kesti…
Yoğun trafik bir türlü köprüye dönmesine yol vermiyordu…
Aracın içine baktığımda kafasını yanındaki koltuğa çevirmiş dalgın dalgın duran kişinin Sefer Beyenal olduğunu fark ettim…
“Hayrola nedir bu sıkıntılı halin” deyince ağlamaklı bir sesle, “Zeki ağabey, sorma! Bir taksi çarpıp köpeğimi öldürdü. İşte burada yatıyor, o nedenle çok üzgünüm. Onu götürüyorum gömmeye…”
“Niye evinin bahçesine değil de bir başka yere?”
“Bizim yerimiz var, oraya götürüyorum…”
Bu müthiş tablo beni aynı duyguları yaşadığım çocukluk günlerime götürdü…
Niğde’nin Koyunlu Köyü’nde 1940-50’li yıllarının Mercedes’i sayılan beyaz renkli yağız atımızla her sabah iki ayağı üzerine dikilip dakikalarca sevişen kangal köpeğimden ayrılışım geldi gözlerimin önüne…
Köpek büyüyüp etrafa zarar vermeye başlayınca, rahmetli babam istemeye istemeye Ulukışla’ya götürüp bırakınca, haftalarca ağladığımı hiç unutamam…
O nedenle Sefer’in üzüntüsüne ve duygularına ortak oldum…
Hayvan sevgisi anlaşılan başka bir şey!
Şimdi gelelim başka bir insani örnek davranışa…
Gazeteci Yavuz Donat anlatmıştı köşesinde…
Bilinir ki ülke içi ve dışında gezmediği yer kalmayan bir yerli Evliya Çelebi gibidir usta gazeteci Yavuz Donat…
Onunla aynı toprağın çocuklarıyız…
Yolu Antalya, sonra da Alanya’ya düşmüş geçtiğimiz haftalarda…
Orada yaşadığı olayları dile getirmiş sütununda…
Diyor ki, “Baktım, taksici, dolmuşçu - pastacı, pizzacı – çorbacı, börekçi, hepsi vitrinine ‘Bu işyerinde şehit ailelerinden para alınmaz’ yazmış. Buna ilaveten ‘Askerden de para alınmaz’ yazılarına rastladım.”
Bizde de bu anlayışı çağrıştırır bir “Askıda ekmek” olayı gerçekleşmişti bir zamanlar, sosyal yardımlaşma adına…
Niye kaldırıldı bilemiyorum…
Şimdi insanların daha çok ihtiyacı var oysa…
Sefer Beyenal’ın üzüntüsü ile Yavuz Donat’ın anlattıklarına bakıp da “Nasıl insan olunur” sorusuna, “Hayvanlara ne zaman insan muamelesi yapar, şehidine askerine gereken özeni gösterir bir toplum haline gelirsek ancak” diye cevap vermek mümkün…
Bu iki örnekten yola çıkarak Sefer Beyenal’a beyaz, usta gazeteci Yavuz Donat’a ise siyah “güller” gitsin istedik Bizim Bahçe’den…