Sakaryaspor’a aralıklı da olsa yönetici olarak hizmet etmiş eski dostlarla konuşuyoruz…

Konumuz, Sakaryaspor’un pahalı transferlerle oluşan kadrosu…

Ben diyorum ki;

İş başındaki yönetim böyle bir yolu tercih etmişse bir bildiği olmalı…

Günümüzde futbol, zevk için oynanan bir spor olmaktan çıktı…

Takımlarda yer alan her futbolcu zevk için değil, ekmeğini kazanmak için oynuyor…

Sporcuyla mukavele yaparken, bütçeye göre hareket edeceksin…

Sorumluluğunu üstlendiğin takımın gelir kaynakları bellidir…

Onun dışında aradığın her çözümü yok sayacak, yani “Önünü kış tutacak yaz çıkarsa bahtına” anlayışıyla hareket edeceksin…

Bugünün futbol yasaları hep sporcudan yanadır…

Yapılan mukavelenin şartlarına uygun hareket etmezsen, bundan işin içindeki herkes mağdur ve sorumlu olur…

Bir kere sözleşme yapmaya gör…

Kurtuluşun er ya da geç şartları yerine getirmekten geçer ancak…

Başka yolu yok bu işin…

Sakaryaspor’un kabarık ve bu ligin standardı dışına taşan pahalı kadrosu oluşturulurken, bütün bunların düşünülmesi gerekirdi…

Yönetimde çatlamalara yol açan ve yeşil siyahlı dünyayı bekleyen risk bundan kaynaklanıyor…

Sakaryaspor bin bir güçlükle temizlediği eski borç dosyalarını bir kez daha yaşarsa, bilin ki bu defa altından kalkmak hiç ama hiç de kolay olmaz…

O nedenle İsmail Gürses ve yönetiminin erkenden, baş gösteren huzursuzluğu giderecek sağlam bir yapıya bürünmesi, alınacak muhtemel bir şampiyonluk kadar önemlidir…

Bu işin başka bir kaçışı ve de çıkışı yok sanırım…

Önce liderliği yakalamak şart…

Bu işler arz-talep meselesi…

Sahada kazanırsan çözüm kolay, aksi olursa hele de bu şartlarda Sakaryaspor’un işi de aşı da zor…

O günleri düşünmek bile üzer, yorar, yaralar bizleri…

Çünkü ne bu il Sakaryaspor’suz ne de Sakaryaspor bu ilsiz olur…

Hesap buna göre yapılsın…

Bu doğrultuda kolaylıklar dileğiyle taşın altına elini değil gövdesini koyması beklenen Başkan İsmail Gürses ve yönetime Bizim Bahçe’den “Yeşil siyah laleler” gidiyor...