Ramazanın “huzur ayı” olduğunu dile getiren önceki günkü yazımda bu kutlu ayın özelliklerini sıralarken küslerin barışmasından, cinayetlerin azalmasından söz etmiştim…
İstisnalar kaideleri bozmaz bilirim bilmesine de…
Serdivan Kemalpaşa Mahallesinde, bir kişinin çıkıp üç kuruşluk dünya malı için özbeöz kardeşini ve yengesini, o da yetmez yeğenini kurşun yağmuruna tutacağı hiç ama hiç aklıma gelmezdi…
Oysa ramazan ayı tüm kötülüklere dur diyen sihirli bir iklimi taşır beraberinde İslam alemine…
Okuyunca cinayet haberini adeta yıkıldım…
Nasıl olur da bir insan, hele de şu mübarek ayda böyle canice kıyar aynı kanı, canı taşıdığı yakınlarına…
Olacak şey değil, sebep ne olursa olsun!
Dileğim böyle bir olayın tekrar yaşanmamasından yanadır…
Bu son olsun isterim…
Mübarek ramazan ayını kana bulayan insan, şimdi oturup ne yaptığını bir düşünsün…
Allah’ın verdiği canı, O’ndan başkasının alması kadar lanetlenmiş bir başka olay olmasa gerek…
Tolstoy’un “Bozulduğu zaman insandan daha korkunç bir yaratık yoktur.” sözünü doğrulayan bu cinayetin üzüntüsü Serdivan’ı, şehrimizi kaplarken, durgun suya atılan taşın çıkardığı halkalar gibi genişleyip tüm yurdu kaplayacaktır sanırım…
Şu mübarek günlerin sihirli ikliminden, getirdiği huzurdan, iftar akşamlarının verdiği hazdan bahsetmek varken, böyle insanın içini acıtan bir cinayetle karşılaşmak, insanlığın geldiği noktayı göstermesi açısından da üzüntü verici ve de düşündürücü olsa gerek…
Yüce Mevlam tüm insanlığı böyle canice cinayetlerden korusun ve de bu olayın getirdiği derin üzüntüden tez elden kurtarsın…
“İnsan her şeye alışabilen bir varlıktır” der ünlü düşünür Roger Bacon…
Ancak bu durum, amcasının kurşunlarından balkona saklanarak kurtulabilen evin küçük oğlunun alışabileceği bir olay olmasa gerek…
Yüce Yaradan tüm insanlığı böylesi cinayetlerden korusun ve geride kalan iki kardeşe dayanma gücü versin…