Kutlu bir aya, Hak’ka teslim olma, O’nun için yeme içmeden geri kalma, yalnız O’nun rızası için Oruç tutma, hiçbir beşeri emre tabi olmadan O’na er olma, O’na, emir ve yasaklarına beşeri hiçbir kanun, emir, yasak, komuta olmadan tabi olma, muhasebe, sabır, açlığın ve açların halini anlama, yardımlaşma, dayanışma, kardeşlik, 

                   Yalnız Allah’ın ipine sarılma, BAŞKA HİÇBİR BEŞERİ OTORİTE TANIMAMA, TÜM BEŞERİ PUTLARI REDDETME, düşünme, tefekkür etme, kendi nefsini hesaba çekme, özeleştiri yapma, ben ne yaptım ve ne yapıyorum deme, kirlerden temizlenme, onarım, yenilenme, arınma ve eski hale dönmemeye  karar verme  ayı olan bir Ramazan’a daha girdik. 

                  Ramazan’ımız hayırlı olsun. Uyanmamıza, yeniden dirilmemize, titreyip kendimize dönmemize, beşeri bütün narkozlardan, uyuşturuculardan kurtulmamıza, insan olma ve onun çok üstünde bir merhale, kemale erme olan “MÜSLÜMAN” olmamıza, 

                  Emperyalizme, ziyonizme, vahşi kapitalizme, tüm beşeri otoriteleri reddedip, yalnız Yaradan’a itaat etmeye, sömürüye, adaletsizliğe, haksızlık ve hukuksuzluğa, zulme ve zalimlere direnmeye, kim olursa olsun mazlumun yanında olmaya, ayrımcılığa, kayırmacılığa, emperyalist ve ziyonist işgallere karşı direnmemize, ümmet ve insanlık kardeşliğimize,  bu şuur ve idrakin oluşmasına vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederiz. 

                   Madem Ramazan’a girdik, madem ki Oruç tutuyor, yeme ve içmeye ağzımızı kapatıyoruz, 

                   O halde, elimizi ve ayağımızı kötü fiillerden, dilimizi ve kulağımızı kötü sözlerden, burnumuzu kötü ve haram kokulardan, gözümüzü kötü ve haram görüntülerden uzak tutalım! 

                   Semtimizden, mahallemiz ve köyümüzden, ilçe ve ilimizden başlayarak, ama hepsinden daha mühim, daha ihtiyaçlı olan DEPREMZEDE kardeşlerimizi, hatta çok daha büyük mezalim ve mağduriyet yaşayan Filistinli, Afganistanlı, Bosnalı, Kosovalı, B.Tırakyalı, Kafkaslı, Balkanlı, Çeçenistanlı, Iraklı, Suriyeli, Libyalı, Yemenli, Arakanlı, D.Türkistanlı, Afrikalı, Ukraynalı ve tüm emperyalist ve ziyonist zülum mağdurlarını hatırlayarak maddi ve manevi tüm desteğimizi verelim. 

                Köylüm, komşum, genç bir kardeşim Muhittin yeğenimizin, yurt dışından, gurbet elden sosyal basında paylaştığı, bütünüyle katıldığım, hislerime tercüman olan: 

            “Oruçlu iken güler yüzlü olun, surat asmayın! Oruçlu iken insanları kırmayın! Daha merhametli, cömert ve daha sempatik olun! İnsanlar sizde olumlu yönde bir farklılık görsün ve desinler ki: 'sizi değiştiren şey’ nedir? Siz de: ‘ben oruçluyum’ deyin. İnsanlar, üzerinizde orucun olumlu yönlerini görebilsinler.. Unutmayın ki ORUÇ BİR İRADE EĞİTİMİDİR.” Sözünü dikkate alalım, benimseyip özümseyelim ve bir daha vazgeçmemek üzere hayatımıza, fiillerimize ve ahlakımıza monte edelim. Edenlerden olalım inşallah. 

                                                       BAHAR 

                 Ramazan ile birlikte, hemen hemen aynı gün ve tarihlerde bahara da girdik. Artık toprak bizim için uyanıyor. Ağaçlar bizim için yeşeriyor, bizim için çiçek açıyor. Güneş her gün bizim için doğuyor, baharda daha sıcak  olarak bize gönderiliyor. Dağların zirvelerinden karlar bizim için eriyor, bize dere, nehir, göl ve deniz oluyor. Bize ve tüm canlılar alemine  SU, HAYAT oluyor. Dünya da var olan her şey, bitkiler, hayvanlar, su, hava, toprak bizim için  yeniden doğuma hazırlanıyor. Kainatta ne varsa hepsi bizim için var, bize, eşref-i mahlukat, ahsen-i takvim olan insana hizmet ediyor. VE BU MİTHİŞ DÜNYA VE KAİNAT DÜZENİ İNSANLIK İÇİN HİÇ ŞAŞMADAN YÜZYILLARDIR İŞLİYOR. 

                      İnsan için bu düzeni kuran, işleten ve her şeyi bizim hizmetimize veren o BÜYÜK VE TEK GÜÇ, bunun hesabını sormayacak mı? Dünya da insanoğlunun kurduğu düzenlerin sormadığını, soramadığını, bunca zulmü  O İLAHİ GÜÇ SORMAYACAK MI SANIYORUZ? 

                       Düzeni kur, insanın hizmetine sun ama yanlışının hesabını sorma, öyle mi? 

                             TERÖRE ODAKLANMIŞ SEÇİM 

                       Yazının başlığından da görüldüğü gibi, Ramazan, bahar ve seçimi, üçünü bir arada yaşadığımız ve yaşayacağımız bir döneme girdik. Baharla birlikte başlayan Ramazan ve ardından seçim, zor, karmaşık, gergin, toz duman ortamında bir seçim. 

                       Ve sermayesinin kahir ekseriyetini, merkez gövdesini terör şebekesi ve malum parti üzerinden oy devşirerek, seçimi kazanma ya da kaybetme üzerine bina edilen bir seçim. 

                        Terör çetesi ve uzantıları üzerinden değil, arkalarındaki güç, destekleyici, azmettirici ve besleyici güç olan küresel terörist, işgalci ve soykırımcı gerçek düşman ABD yönetimleri olması gerekirken, yani kukla ile değil, kuklacı ile, sineklerle değil, bataklık ile uğraşmamız gerekirken, maalesef kukla, piyon ve maşa ile uğraştığımız ve seçimi kazanmak için can simidi olarak kuklaya sarıldığımız bir seçim. Rakiplerimizi terör ile vurmaya, alt etmeye çalıştığımız bir seçim. 

                       Oysa, terörle iltisaklandırılan partiyi çok konuşma, tabanını ve bilumum bölge insanımızı incitecek, ötekileştirecek, ayrıştıracak her politika ve söylem, terör çevrelerine ve arkasındaki esas terörist emperyalist ve ziyonistlere en büyük ve bedava hizmet olmaktadır. 

                       Yine maaleseftir ki, terör çevrelerine düşmanlığın ve onlarla mücadelenin çok çok önüne, onlar üzerinden seçimi kazanma politikası geçmiş görünmektedir. Ve terör üzerinden yapılan politika ve seçim, o çevrelere, milyarlarca lira harcasa sağlayamayacak reklamı, bedava reklamı sağlamaktadır. Siyasilerimiz siyasetlerinde o malum parti yatıp kalkmakta, 24 saat onu konuşmakta, bilerek ya da bilmeyerek reklam etmekte, tanıtmakta, hafızalara kazımaktadır. 

                        Ayrıca, terör ve siyasi uzantıları ile mücadele ettik, ediyoruz, bitti, bitirdik derken, önce 2003’de işgal ile IRAK’ta, ardından da 2011’den itibaren SURİYE’nin karıştırılması ile bu ülkenin yarısında, ABD himayesinde, terör odaklarına iki DEVLET hediye edildi. Biz o parti ve odaklar üzerinden oy peşinde, onlar ise Suriye’de kurdukları 2. Devleti ABD himayesinde devletleştirme ve kökleştirme peşinde. Kim karlı, kim zararlı? 

                         Siyasetin merkezine malum partiyi koyarsanız, onlara büyük ve bedava reklam imkanı verirken, mağduriyette doğurur ve bilerek ya da bilmeyerek o partiyi büyütür, en azından tabanını konsolide eder, kemikleştirirsiniz. İşte sonuç ortada. Bunca mücadele, bunca şehidimiz, belediyelerinin tamamını ellerinden alma ve kayyum atamaya, öcüleştirmeye ve ayrıştırmaya rağmen, hala oyları % 10’un üzerinde. Doğru bir sıtırateji üzerinde miyiz diye düşünmemiz gerekmez mi? 

                        Malum odaklarla mücadele derdimizin önüne, onlar üzerinden oy alma geçti. Bir kesim şer odaklarına politik yüklenme yaparak bir kesimden, bir kesim de sıcak mesajlarla, o parti tabanından, diğer kesimden  oy alma derdinde. Felaket! 

                        Oysa terör konuşulmaz, üzerinden gevezelik edilmez. Politikaya malzeme edilmez. Onun üzerinden rey devşirilmez. Onunla her türlü amansız mücadele edilir, teröre karşı gereği yapılır. Terörle mücadele milli bir mesele, ülkemizin ortak ve partiler üstü meseledir, öyle olmalıdır, olmalıydı. Teröre karşı, partimiz ve liderimizden fersah fersah önce, çok çok önünde TÜRKİYEMİZ vardır ve olmalıdır. 

                        Ayrıca, o parti tabanını kazanacak her türlü politika meşru, ülke ve millet yararınadır ve üzerinde önemle durulmalıdır. 

                             DAHA FAZLA GEÇ KALMADAN AKLIMIZI BAŞIMIZA ALALIM ARTIK! KUMA TİPİ POLİTİKAYI BIRAKALIM! ÜLKE VE MİLLET İÇİN YAPACAKLARIMIZI, SORUNLARI ÇÖZME FORMÜLLERİMİZİ, ADALETİ, BAĞIMSIZ YARGIYI, DOĞRULUĞU, DÜRÜSTLÜĞÜ, AHLAKI, İSTİŞAREYİ, EHLİYET VE LİYAKATİ NASIL SAĞLAYACAĞIMIZI SÖYLEYELİM.