On bir ayın sultanı mübarek Ramazan’ı ruhuna uygun yaşamak varken, bu defa hayati öneme haiz bir seçim dönemine rastlaması “sen-ben, o parti-bu parti, kim tuttu o yuttu” türünden renksiz, çatışmacı, saldırgan ve suçlayıcı bir siyasi ortam oluşması, insanı üzmek bir yana hayli de yoruyor…

Bir taraf sırf kendi partisinin peşine düşmüş görmezken bir başkasını ve bununla kalmayıp karşısındakine kavgada bile söylenmeyecek ağır sözlerle yüklenirken, ortaya çıkan tablo, ülke yarınları adına ümitli olmak gibi bir duyguyu da alıp götürüyor…

Ama kimsenin umurunda değil!

Aynı bayrak altında yaşayan, aynı inanca ve kıbleye sahip insanlar, bu denli kavgacı bir üslupla birbirinin kalbini kıracak bir yol ve yöntem izliyorsa, işimizin kolay olduğunu söylemek mümkün mü…

Zaten ülke içinde azınlık olsa dahi iflah olmaz bir anlayışla toplumun değer yargılarını hiçe sayıp ağza alınmayacak sözlerle atışmaya girmek bu anlamlı ve mübarek ayın havasına ters düşüyor…

“Böylesi bir ortamda gidilecek seçimden gelecek fayda nasıl olur ve ne beklenir gelecekten?” sorusuna, sanırım cevap vermek bir o kadar zor olsa gerek…

“Aynı başağın taneleri” olduğumuz anlayışından uzaklaşıp seçimi “kan davası” haline dönüştürenler es kaza kazansa da “kaybeden” olduğunu görmek için sanırım fazla beklenilmeyecek...

Yunus’un diliyle “Gelin tanış olalım, zoru kolay kılalım” deyip çıkmadıktan gayri yola, kesin gitsin zaferden, kardeşlikten, hoşgöründen ümidinizi…

Öfkesine sahip olmasını bilmeyen bir toplum haline gelmenin üzüntüsü çöktü içimize…

Bilirim yolcu için yol, kurnaz politikacı için söz tükenmez…

Söze değil de icraata bakıp oy vermedikçe ve öfkesine sahip olmayı bilmeyenlere itibar edildikçe, işimiz de zor aşımız da…

İşi-aşı düşüneni ülkeyi yokluk sınırından alıp bir yerlere getireni hırpalarsak böylesine biperva, işimiz olur daha da zor…

Yine köşe bucak, cadde sokak her partiden yetkili yetkisiz herkes çıktı meydana…

Bilinir ki insanların en hayırlısı insana faydalı olandır…

Politikada anlayış bu doğrultuda olmalıdır ki halkın oyu alınsın, gönlüne girilsin…

Bu konuda “Size en az vaatte bulunana oy verin” sözünden hareketle ve bekara hanım boşamak kolaydır anlayışı ile atıp tutanlara itibar edilmemeli…

Yaptıkları yapacaklarına teminat olan partileri tercih etmek, ülkemiz ve ilimiz adına atılacak en sağlam adım, takip edilecek en düzgün yol olacaktır, hiç kuşkusuz…

“Politikacıya soru sorma zira o size yalan da söyleyebilir” sözü bize, ünlü düşünür Mark Twain’in “İnsanın kiri hamamda, siyasetçininki ise seçimde ortaya çıkar” sözünü hatırlatır her defasında…

O nedenle deriz ki gelip söz söyleyen politikacının yüzüne değil, gözüne bakın…

Zira gözler hiçbir zaman yalan söylemez…

Evet…
Bu süreçte on bir ayın sultanı Ramazan’da ülkemiz, ilimiz için dua etmek, sanırım oy kullanmak kadar anlamlı bir yol ve yöntemdir…

Kim ki iyi niyetle çıkar yola, isteriz ki kazanan ola…

Ya istikrar deyip sahipleneceğiz vatanı, bayrağı…

Ya da oyuna gelip bundan önceki dönemlerde olduğu gibi birbirimizi yemeye devam edip gideceğiz…

Varın siz yapın tercihi ve dahi takip edilecek yolu-yöntemi…

Şimdi öfkeyle kalkıp zararla oturmanın zamanı değil…

Dünyanın gözü üzerimizde…

O nedenle liderlerin yüzüne değil, gözüne bakıp oy verme zamanıdır…

Bu düşüncelerle gitsin istedim Bizim Bahçe’nin “orkideleri” partilere…