Bu hafta sizlere neredeyse bütün dünyanın tanıdığı ve her ne hikmet ise ülkemizde o kadar reklamı medya tarafından yapılmayan bir ressamımızı tanıtmak istiyorum .
Adı Eşref Armağan . Kendine taktığı isim parmaklarının ucu ile gören insan. Amerika da Harvard Üniversitesi başta olmak üzere aşağı yukarı bütün üniversitelerinde konuşmalar yapmıştır. Görmeyen bir adamın bu kadar mükemmel resim yapması hayretiyle beyninin incelenmesine kadar üzerinde yapılmayan tıbbi deney kalmamıştır.
İnsanı madde beden olarak değil de ruh olarak düşünmek gerektiğini anlamamız için ne olması gerekmektedir.. Beynin işlevi ruhun bedene bağlanma mekanizması olarak görülmesi gerekir.İnsanı ruh-beden ikiliği olarak kabul edip, sonuçları da ona göre düşünmek şarttır . Yoksa bu kadar yazılmış kitabın çöpe atılması lazım.
Kör ressam Eşref Armağan bilim dünyasını altüst etti. Ruhun varlığını unutup her şeyi beyin olarak gören bilim insanları kör bir insanın resim yapmasını anlayamıyor. Hele bu resimlerüç boyutlu görebilmeyi gerektirdiğinde nasıl yorumlayacaklarına şaşırıyorlar.
Bana göre devletimiz tarafından koruma altına alınması gereken bir insan. Özürlüler tarafından misal alınarak ideal olarak tanıtıldığında çok faydalı olabilir
Eşref Armağan, çok özel bir Türk ressamdır. Eserleri hem Türkiye çapında, hem de yurt dışında çeşitli sergilerde yer almıştır.
Geçmişte İtalya’dan bir süre önce de Şangay Büyükşehir Belediye Başkan’ından davetler almıştır. Birçok kereler hem Türk televizyon kanallarında hem de CNN, BBC ve Discovery gibi kanallarda adından söz edilmiş. Söz edilmiş edilmesine de onu tanıyana rastlamamam benim çevremle ilgisizliğimin bir sonucu olsa gerek. Film yıldızlarının göbek adına kadar ezberletildiği ülkemizde televizyonlarımızın ilgisizliğinin sebebini çok merak ediyorum.
Eşref doğuştan görmez olan bir ressamdır. Hiç bir zaman gün batımını, baharda yeşeren, çiçek açan doğayı, renklerini göremedi. Tuttuğunu koparan, mücadeleci kişiliği ona, duygularını dile getirebilmek için ses, bir anlamda da görmek için göz kazandırmıştır.
Görmeden bu kadar mükemmel eserler ortaya çıkaran bir dehanın eserleri karşısında büyülenmemek elde değil.
Resim yapan yeğenim Nurhan dan öğrendiğim kadarı ile resmin en zor kısmı perspektif imiş. Gözleri gören birçok insanın perspektif bir resim çizemediğini düşündüğümüzde, kör bir insanın mucizeler meydana getirdiğini anlamak gerekir. Gerçekten Eşref Armağan tarihte yerini almaya hak kazanmış bir yetenek sergilemiştir.
Görmeyen bir adamın bunu İtalya da sadece dokunarak perspektifi çoktan halletmiş olmasını bir heyet önünde göstermesi son derece şaşırtıcıdır.
Bundan 70 yıl önce İstanbul’da dünyaya gelir. Eşref, ne çocukken ne de yetişkin çağda hiçbir sanat öğrenim görmedi. Kendi kendine yazmayı öğrendi. Eşref, bütün gün babasının dükkanında baca boruları keserek babasına yardım ederdi, boş zamanını da resim çizerek geçirirdi. 6 yaşındayken kalem ile kağıt üzerine çizmeyi, 18 yaşında ise önce parmakları ile kağıt üzerine, sonra da kartona yağlı boya ile resim yapmaya başladı. Yağlı boyadan akrilik boyaya ve tuvale geçti. Elleri artık onun gözleri olmuştu. Görmemesine rağmen çizdiklerinin bu denli gerçeği yansıtması, resim yapmanın onda bir tutkuya dönüşmesini sağladı.
Bütün dahilerde olduğu gibi Eşref’teki bu zeka da olağanüstü bir şey. Görmemiş olması ona, kendisi gibi ihtiyacı olan, bir şeyler yapma arzusunda olan birçok kişiye bu işin sırrını ya da kendi kendine öğrenme metodlarını aktarabilme imkanı verildiği takdirde adetlerinin çoğalmaması için hiç bir sebep yoktur.
1994 senesinde Joan Eröncel isimli 47 sene evvel Türkiye’de evlenmiş Amerikalı bir hanım ile tanışır. Joan, onun eserlerinin mükemmelliği karşısında hayran olur ve ona yardım etmeye karar verir. Hatta onun adına bir internet sitesi açar (www.armagan.com). Şu an yenilenmiş bir sitesi daha bulunmaktadır (www.esrefarmagan.com). Resme biraz merakınız var ise lütfen bu sayfaları ziyaret edin. Gördükleriniz karşısında şaşırmamanız mümkün değil. Yukarıya bir tablosunu kopyaladım. Belki ilginizi çeker diye.
Devlet büyüklerimize ilanen duyurulur.