Market fiyatlarından başladı ilk şikayetler. İndi, inecek derken değişen bir şey olmadı.
Kooperatif marketleri ile bu iş çözülecek dendi. O da durumu değiştirmedi. Fiyatlar onlarda da pek farklı olmadı.
Akaryakıt fiyatları arttıkça arttı. Artmaya da devam ediyor. Arabalar dinleniyor!
Derken, kira, d. gaz ve elektirik fiyatları ile pahalılık tavan yaptı.
Sadece bu dört kalemde şahsımıza gelen faturalar, fahiş artışı bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Geçen sene Kasım, Aralık ve Ocak ayında d. gaz 439.50, 394.75 ve 155.25 iken,
Bu sene347.25, 645.00 ve 953.00 TL. olmuştur.
Elektirik geçen sen aynı aylarda 104.00, 151.00 ve 161, 00 TL iken, bu sene 205.00, 471.00 TL olmuş, Ocak ayı henüz gelmediği için korkunç rakamdan haberimiz yok.
Kira da ise % 55 civarında fahiş bir artış olmuş, hepsi toplandığında, yani üçündeki artış, yaklaşık bir asgari ücrete tekabül etmektedir.
Yani sadece üç kalem toplamı asgari ücreti götürmüş bulunmaktadır.
Buradan bakıldığında asgari ücretli milyonların vahim durumu ortadadır.
Asgari ücretin altında maaş alan milyonlarca emeklinin durumu ise izahtan varestedir.
Görüldüğü gibi, bunlara bir de temel tüketim diğer harcamaları eklersek, artık çekilmez hale geldiği ortada, yangın her eve, her işyerine girmiş bulunmaktadır.
Çarşıya, pazara çıktığınızda, pahalılığı her yerde görüyorsunuz.
Bırakınız kırmızı eti, en küçük ekmek arası tavuk döner bile 20 lira civarındadır.
Akaryakıt, kira, d. gaz ve elektirik zamlandı mı, tabii ve kaçınılmaz olarak her şeye zam geliyor. Zira, dördü birden bütün üretim ve tüketim maddelerinin girdisi durumunda.
Dördünü ucuzlatmadan, diğerlerinde indirim yapmak imkansızdır.
Şimdi bu pahalılıkta, küçük esnaf ne yapacak?
Kirasına, d. gaz ve elektiriğine fahiş zam gelen dar gelirli vatandaş ne yapacak?
Her ev de zorunlu olarak bulunan bu üç faturayı nasıl ödeyecek?
Çarşı da işyerlerine bakıyorsunuz. Gündüzün mağazasında aydınlatma yapanlar azaldı. Dükkanlarda karartma var. Akşam ise erkenden kapatmalar başladı.
Hadi lambaları söndürdün ve müşteri gelince yaktın…
Isınma işini esnaf ne yapacak? D. gazı veya ufoyu yakması mümkün değil..
Soğukta oturup bekleyecek.
Yoksul insanlar, her şehirde binlerce mülteci,
Çöp konteynlerinden kağıt, karton, naylon pilastik toplayarak üç beş kuruş alan,
Sığınmacı insanlar ne yapacak? Kirayı, elektiriği, d. gazı nasıl ödeyecek?
Elbette daha az yakacak. Daha az ısınacak. Bu sefer de hastahaneler dolacak.
Önümüz bahar. Çiftçi nasıl ekecek?
Mazot, elektirik, gübre, ilaç fiyatları tavan yapmışken, tarlaya nasıl gidecek?
Tıraktörü nasıl çalıştıracak? Elektiriğe dayalı sulamayı nasıl yapacak?
Tabi ki, vatandaş geçim derdine düşecek..
Hepsinde asgari % 50, belkide % 75 indirim yapmadan sadra şifa olmayacak.
Vatandaşın dışarıdan gelen baskılar ve ülkenin can yakan diğer iç ve dış meseleleri ile ilgilenecek hali kalmayacak. Zaten bu meseleler görülmüyor, gösterilmiyor.
ABD güdümlü ziyonist izrail ile normalleştirme baskıları…
Bizim olan, Akdeniz’e kıyısı olan Türkiye, Suriye, Lübnan, Filistin, Mısır, yani Akdeniz Müslüman halklarının olan, Akdeniz doğalgazına şaki izrael el koydu.
Şimdi bunu satacak. Avrupa’ya gönderecek. Hatta bize de satacak.
Avrupa’nın Rusya’ya olan d. gaz bağımlılığı rahatsızlığından yararlanarak,
AB ülkelerine ulaştırması lazım ve dünyayı sömürdüğü yetmezmiş gibi, ilave kazançlar sağlayacak. Kalan bir avuç Filistinliyi, Hamas’ı, Hizbullah’ı, İran’ı vurmak için.
Bunun da tek yolu ve en kısa yolu Türkiye üzerinden.
Ona da yeşil ışık yaktıracak, yaktırdı bile.
Hem bizim gazımızı gasp etti, hem de bizim topraklarından geçerek satacak.
Ama tabi ki, geçim derdine düşmüş halkın bundan haberi olmayacak.
Allanıp pullanıp bizim lehimize gösterilecek. Yaygın basın ile bu hep oldu yine olacak.
Rusya- Ukrayna meselesi bir başka tehdit.
İşin içinde emperyalist ABD olunca, NATO’da olmamız nedeniyle bizi de etkileyecek. Hani ABD’nin Kore’de ki çıkarları için asker göndermiştik ya!
Başımıza kendi ellerimizle açtığımız Suriye belası, orada bilfiil kurulan ikinci parça bölücü uydu devlet, ülkemize sığınan ve bakmak zorunda olduğumuz milyonlarca Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı mülteci.
Filistin zaten unutuldu. Tamamen İzrail canavarının ağzına terk edildi. Bir avuç kahraman Filistinli, Hamaslı ve Hizbullah mensubuna bırakıldı küresel emperyalizm ve ziyonizmle mücadele.
D. Türkistan ise hiç dillerde yok. Çin’e yem edildi.
Suriye, Irak, Libya, Yemen, Arakan, Keşmir, Bosna, Kırım, Kıbrıs, Lübnan ve Afrika’nın ekseriyetinden hiç söz etmiyoruz. 100 yıl ayağa kalkamayacak hale getirildiler, BOP sayesinde. Tam da ziyonizmin istediği gibi.
Allah sonumuzu hayır eylesin.
Peki böyle olacağı önceden belli değil miydi?
Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan belli idi!
Babalar gibi satarım! Satmalar, özelleştirmeler, lüks, israf, üretime değil de konfora yatırım. Ahhh! Bu bizim arkadaşlar ahhhh! 50 Yıldır beraber yürüdüklerimiz!
Sizi seviyoruz. Hala seviyoruz. Dönün bu ve saymadığımız, sayamadığımız diğer yanlışlardan. Zamları da hadi sineye çekelim, ama ülkenin diğer yakıcı iç ve dış sorunlarını çözün. Kuvay-ı milliye oluşturun.
Bizi başka kapılarda sığınmacı yapmayın!