Siyaset yapan bilir. Şüphesiz ki her seçim önemlidir. Sandıklar açılmadan da hiçbir seçim kazanılmış değildir.
Ülkemizin son otuz yılındaki yapısal dönüşüme şahit oldum. Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki muazzam fark ortada.
Şu ana kadar hiçbir seçimde ABD baskısının bu kadar yoğunlaştığı başka bir seçim görmedim. Demokrasi adı altında terör odaklarının -bu kadar pervasızca- meşru gösterildiği başka bir seçim hatırlamıyorum.
İktidar zamanla yıpranırken doğal olarak muhalefetin güçlenmesi beklenir. Bizim ülkemizde tersi oluyor. Ak Parti karşısında alternatif olamayan muhalefet her geçen gün çuvallıyor.
Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir şeyi başardı. Kurulduğu günden bu yana girdiği hiçbir seçimi kaybetmedi. Kesintisiz olarak 21 yıldır iktidar olmasına rağmen halen Türkiye’nin güven veren umudu olmayı sürdürüyor.
Ülkemizdeki muhalefet cephesi ne yazık ki millete güven vermiyor. Bu ülke hepimizin. Samimi olarak yazıyorum. Keşke Tayyip Erdoğan’a güven duyduğumuz gibi muhalefete de güven duyabilseydik. Muhalefetin en büyük hatası Anadolu halkının %50’sinin sevdiği, bağrına basıp oy verdiği Recep Tayyip Erdoğan’a düşmanlık etmek oldu.
Recep Tayyip Erdoğan kaybetsin diye beklediler… Ne yaptılarsa bir türlü olmadı. Emevî dediler. Diktatör dediler. Hırsız dediler. Zalim dediler. İhanet ettiler. Darbe yapmaya kalkıştılar. Türk halkı yine de Recep Tayyip Erdoğan’dan vaz geçmedi.
*
Belki de muhalifler “akıllı siyaset” yapmış olsalardı şöyle davranmaları gerekirdi. Muhalefet partileri hükümetin icraatlarına itiraz ederken, doğru yapılan işlerde, millî hamlelerde destek olsalardı milletin güvenini kazanırlardı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ne demişti? “Bu hükümet dünyanın en iyi işini yapsa bile bizim bu hükümeti (Tayyip Bey’i kast ediyor) alkışlayacak halimiz yok“
Müzmin muhalif Can Ataklı, Karadeniz’de doğalgaz bulduğumuzda ne demişti: “Halkı kandırıyorlar. Elimde bir delil yok ama orada çalışanlardan sızan bilgilere göre bu Karadeniz gazı değil, Rus gazı kardeşim!”
Meral Akşener, TBMM’de mermi kovanlarını utanmadan kürsüden yere atıp şov yaparak millete rezil oldu. Doğalgaz için ne demişti: “Umarım Karadeniz gazıdır. İnşaallah Putin’in yaptığı bir kıyak değildir.”
Kemal Kılıçdaroğlu: “Kaynak hazır. Para hazır. Beni seçerseniz ülkeye 300 milyar dolar kaynak (kimden ve nasıl belli değil) getireceğim.” Deyince, Ali Babacan da: “Kemal Bey’in bahsettiği 300 miyar dolar hemen değil, yılda otuz milyar olmak üzere 10 yılda gelecek” açıklaması yaptı.
Erdoğan’ı devirip iktidar olmak uğruna kimlere ne sözler verdikleri belli değil. Ülkeyi tekrar IMF ve ABD’ye esir edecekler sanırım.
Milletin aklıyla alay ediyorlar. Cehaletlerini ortaya seren trajikomik sözler muhalefette devlet ciddiyetinin eksik olduğunu gösteriyor. Ne yazık ki muhalefet ülkemizi mahalle hamamına çevirdi…
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en uzun süreli kalkınma dönemine imza atan Recep Tayyip Erdoğan’ı bir kez bile takdir etmeyenler haklı olamazlar. Halep oradaysa arşın burada.
*
Adalet Bakanı Bozdağ: ”14 Mayıs akşamı ya şampanya patlatıp sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabbine hamd edenler olacak” diyerek aslında temel bir varoluş sancısını dile getirmiş oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun gençlere şirin görünmek uğruna Bozdağ’a verdiği cevap manidar: “Ortadoğu bataklığının kodları ile konuşan siyasetçileri emekli edeceksin.”
İçki içmeyip, Allah’a secde etmeyi “Ortadoğu bataklığı kodları” olarak tanımlayan Kemal Kılıçdaroğlu’na sormak lazım.
Deve misin? Kuş musun? Sen nasıl bir Alevîsin? Hak Muhammed, (sav) Hz. Ali inancıyla yetişen samimi bir Müslüman, İslam’ın emirlerine “Ortadoğu bataklığı kodları” der mi?
Sayın Temel Karamollaoğlu ve Ahmed Davutoğlu! “Ortadoğu bataklığı kodları” sözleriyle adayınız Kemal Kılıçdaroğlu tarafından aşağılandığınızın farkında değil misiniz? Cevap vermeyecek misiz?
Taksim’e cami yapan, Ayasofya’yı açan, başörtüsünü serbest bırakan; içki içmeyen, alnı secdeye giden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Müslüman Türk Milleti adına 14 Mayıs gecesi size okkalı bir cevap verecek.
*
Washington, Londra, Berlin, Paris, Tel Aviv dâhil dünyanın dört bir yanında hazır beklettiğiniz şampanya şişeleriniz kırılsın. Subliminal mesajlı reklam üzerinden inancımızla alay ettiğiniz rakı keyfiniz batsın.
Ortadoğu bataklığı kodları ha?